En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
ScorseseFTSpielberg
14 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
23 Ağustos 2023 tarihinde eklendi
Oyunculuk çok harika. Paul danno adeta dövülmek için yaratılmış. Filmde çoğu arkadaş sıkılmış ama ben hiç bi saniyesinde sıkılmadım bence temposu yerinde. Eklemek istediğin var mı spielberg -Çuk harika --Teşekkürler
Hayatımda izlediğim en sıkıcı flimlerden.Gece izlemeye başladım. Uyandığımda flim bitmiş saat sabah 9 olmuştu 😐. Eleştirimi okuduğunuz için teşekkürler.
Varoluşçuluk felsefesiyle ve psikolojik egoizmle ilgili en iyi film. Bu konulara ilgiliniz varsa kesinlik izlenmeli. Gerçekten bir Fight Clup kadar var. Gerçekten çok iyi bir film.
Bana göre kesinlikle fiyasko bir film. Oyunculuklar olmasa 0 verirdim de Daniel Day Lewis ve Paul Dano olağanüstü oynamış. 3 yıldızı da ona verdim. Yoksa izlerken sıkıntıdan patlayacağınız ve ikide bir artık ne zaman bitecek diye söyleneceğiniz bir yapım. Çünkü film bomboş. BOM-BOŞ. Kısaca eğer uykunuz gelmiyorsa izleyebilirsiniz. Nokta
konuşma yok petrol arayna çıkaran adamlar var. Uzun gereksiz sahneler var. Sıkıcı uyku getirici. 13 dakikada tek laf yok.. Bu ağır tempo yorar beni dedim. Ve bıraktım
Film güzel bir film fakat herkesin kaldırabileceği türden değil yani bu filmde ismine aldanarak aksiyon vurdulu kırdılı bir şeyler beklemeyin büyük hayal kırıklığı yaşarsınız. Bu film gerçek sinema tutkunlarına hitap eden türden zaten aksiyon arıyorsanız bu filmi izlemeyin yani demek istediğim biraz elit bir film. Daniel Day Lewis'in oyunculuğu tabiri caizse filmin bile önüne geçmiş, film tarihinin en sağlam oyunculuklarından birini gerçekleştirmiş. Filme puanım 10/9
Senaryosunu da Upton Sinclair'in "Oil" (1927) isimli romanından uyarlayarak yazan Paul Thomas Anderson'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "There Will Be Blood", destansı bir dönem draması olarak çıkıyor karşımıza...
Tek başına kendi arazisinde kazı yapmakta olan Daniel Plainview (Daniel Day-Lewis), 1898'de düşerek bacağını kırsa da petrolün ilk emarelerine rastlamıştır...
1902'de sıra, Coyoto Hills'deki o petrolü çıkartmaya gelmiştir...
Çıkartır da...
1911 yılı geldiğinde de oğlu H.W. (Dillon Freasier) ile beraber ülkedeki diğer petrol sahalarını gezerek insanlara, edindiği deneyim ve sahip olduğu ekipman ile petrol çıkartma vaatlerinde bulunur...
Derken Daniel, oğlu H.W. ve yanında çalıştırdığı Fletcher Hamilton (Ciarán Hinds) ile otururken, Paul Sunday (Paul Dano) ziyaretlerine gelerek 500 dolar (ve doğruysa artı 10 bin dolar) karşılığında Little Boston'daki petrol rezervlerinden bahseder...
Bu değerli bilginin ardından baba - oğul Plainview'ler bıldırcın avcısı kimliği ile Sunday ailesinin çiftliğine doğru yola koyulurlar...
Vardıklarının ertesi sabahı ava çıktıklarında, deprem çatlaklarından sızan petrolü kendi gözleriyle görürler...
Akşama da Daniel, Sunday ailesinin babası Abel'a (David Willis), 3.700 dolar karşılığında havasının oğlunun sağlığına iyi geleceğini düşündüğünü söylediği arazilerini satın alma önerisini götürür ve Paul'ün fanatizme varacak derecede dindar olan ikizi Eli'yın (Paul Dano) itirazına rağmen kelepir fiyatına kapatır...
Elbette torunu William (Colton Woodward) ile yaşayan Bandy'ninki (Hans Howes) hariç bölgedeki diğer arazileri de...
Çok istemesine rağmen Eli'ın kuyuyu kutsama konuşması yapması onaylanmazken, açılan ilk kuyuya Sunday ailesinin küçük kızı Mary'nin (Sydney McCallister) adı verilir...
Tabii böyle olunca da Eli'ya göre peş peşe gelen iş kazaları da kaçınılmazdır...
Dakika 65...
Hepsi bu kadar mı?
Olur mu hiç...
Para kazanma hırsı ile gözü dönmüş olan kapitalizm ve dini fanatizmin insan hayatında oynadıkları rolün, kendisine "En İyi Görüntü Yönetmeni" ödülünü kazandıran Robert Elswit'in kamerasından resmedildiği sürprizlerle dolu muhteşem bir 93 dakika daha bekliyor sizleri...
Önerimiz, eğer fırsat bulup da bugüne kadar izlemediyseniz Daniel Day-Lewis'in "En İyi Erkek Oyuncu" kategorisindeki, sinema dünyasının "üç büyükleri" olan Academy, Golden Globe ve BAFTA ödüllerinin tamamına el koyduğu bu filmi kaçırmamanız biçiminde olacak...
“There Will Be Blood”, ilk bakışta hatta neredeyse filmin sonuna kadar iyi bir “babanın” para ve başarı hırsıyla benliğini yitirişini değil;-ki klasik olan budur ve filmi ilgi çekici kılan da bu noktadır- bu açlığın onu nelere katlandırdığını, tüm hayatına bu azmi nasıl yedirdiğini göz önüne seren bir film.Her ne kadar ilk sahne,spoiler: filmin işçilerin içinde bulunduğu zor durumu irdelemeye yönelik bir film olduğunu düşündürse de ki bu da güzel, nükteli bir ters köşe olmuş...Alelade bir film değil mutlaka izlenmeli.Sahneler, çekim de oldukça göz doyurucu ve müzikler de bir o kadar farklı.Day-Lewis de harika zaten.Bence oyalanmayın daha fazla.
Öncelikle şunu söyleyeyim; There Will Be Blood uzun zamandır izlediğim en iyi filmdi. Eğer sıradanlık kokan gişe filmlerinden bıkmış ve kaliteli bir hikâye izlemek istiyorsanız bu filmi mutlaka izlemelisiniz. Film müzikleriyle, oyunculuklarıyla ve hikayesi ile beni tamamen etkisi altına aldı. Normalde bir filmi izlerken birçok sahnede izlediğim şeyin bir film olup gerçek olmadığını hatırlar ve arka plandaki prodüksiyonu-seti ister istemez gözümde canlandırırdım. Ama bu filmde öyle bir şey olmadı. Filmin atmosferi, çekimleri, seçilen renk paleti filmi çok gerçekçi kılıyor. Bunların yanına muhteşem oyunculuklar da gelince film hiçbir şekilde sırıtmıyor, gerçek bir hikâye izliyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Her şeyi ile güzel bir film. Mutlaka izleyin.
Insan hirsinin ne gibi sonuclar doguracagi menfaati icin insanlari nasil kullandigi ve somurdugunu anlatan carpici bir o kadar keskin bir film. Daniel Day Lewis ise ayri bir unsur adam rolunu benimsemis sanki yasiyormuscasina oynamasi filmin en buyuk kozu ve artisi ne diyim izleyin kararinizi verin. 7 / 10
Film boyunca surekli dua edip kiliseyi, isa'yi oven din adaminin para icin dini reddetmesi, is adaminin dini anlamsiz bulmasina ragmen daha fazla para icin kiliseye gitmesi, aile imajinin toplum gozunde sempatik imaj yarattigi icin sokaktan buldugu bebege cocugu muamelesi yapip isi bitince cocugu dislamasi, egolari icin diger insanlari kana bulamamaktan kacinmayan insanoglu ve hep daha fazla icin yapilanlar, kaybedilenler vedaha bircok ayrinti var filmde. Yine de agir ve bogucu buldugum ve gereksiz sahnelerinin coklugundan cok iyi film diyemeyecegim hollywood eseri.
Böyle gelmiş böyle gidecek, korkarım valla... Biri biterken öbürü başlar, yoktur bunun çaresi dostlar.
Değişen hiçbir şey olmayacak. İnsan yaratılışından itibaren bir şeyler adına insanlar hep birbirleri ile mücadele etti ve birbirlerini ezdi. Zamanında bu yemek içindi, bazen avrat içindi, uzun zamandır ve şimdilerde petrol için yapılıyor. Belki bundan 100 yıl sonra su için yapılacak. Değişen tek şey uğruna savaşılan madde. Yoksa amaçlar ve emeller hep aynı. Yaratılışımızla alakalı olan bir gerçek bu.
Filmin çok büyük bir kısmı oldukça ağır tempoda ilerliyor. Yer yer sıkma noktasına geliyor. Bazı sahneler gereksiz kaçmış hata. Ama film çok sağlam bir konu içeriyor. Ve sağlam mesajları var. Ayrıca Daniel Day-Lewis, Paul Dano ve ufak çocuk Dillon Freasier üçlüsü çok çok iyi oyunculuk çıkarmış. Özellikle iki adam çok iyiydi. Rollerini oldukça benimsemişler. Rahibin içine sanki bir Al Pacino kaçmış gibi oynuyordu. Mükemmeldi oyunculuk anlamında. Herkese tavsiyemdir. İyi seyirler... 8.0/10
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.