Bakmayın siz dizilerdeki ağalara...
Filmin en bariz silahı ise duygusallığı. Gerek karakterler, gerekse aralarındaki diyaloglar; gözyaşlarınızı çok çabuk teslim almaya müsait. Yer yer espriler de var elbet. Özellikle Cezmi Baskın'ın ağalık sistemi üzerine attığı tiratta, 'Sıla' türü töreyi ele alan günümüz dizilerine yaptığı eleştiri, filmin belki de en komik ve keskin yanı. Oyunculuklar gayet iyi. Çoğu tiyatrodan aşina olduğumuz yüzler, karakterleri sahici kılmış.
Ama bu iyi niyetli çaba yine de şu sorunun altından kalkamıyor: Madem Doğu (ya da Güneydoğu) bu kadar iyi, niye bu ülkede çok uzun bir süreden beri 'Güneydoğu sorunu' yaşanıyor, niye bu uğurda o kadar insan ölüyor. Ana karakteriniz eli açık, son derece iyi niyetli bir ağa olunca, çözümler basit ama ya onların yetmediği yerlerde sistem nasıl işliyor? Film bu soruya cevap veremiyor. Ya da bu konuda da sorumluluğu Batı'ya mı yüklüyor; işte burasını pek anlayamadım...