Hesabım
    Dövüş Kulübü
    Ortalama puan
    4,7
    7413 Puanlama
    Dövüş Kulübü hakkında görüşlerin ?

    558 Kullanıcı yorumları

    5
    335 Eleştiri
    4
    158 Eleştiri
    3
    15 Eleştiri
    2
    32 Eleştiri
    1
    4 Eleştiri
    0
    14 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    büşraamemiş
    büşraamemiş

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,5
    30 Nisan 2024 tarihinde eklendi
    aynısı yengemin başına geldi












    …………………………………………………….,,…..,,……..,.,.,.,.,,,..,.,,,,,..,,,,,,
    Tolgakocak
    Tolgakocak

    178 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    24 Aralık 2023 tarihinde eklendi
    cok güzel filmdi edward norton Helena Bonham Carter ve brad pitt 3üde harika oynamış zamanına göre cok iyi film 90lardaki filmlerin coğu güzel zaten matrix yüzüklerin efendisi o dönemde cekilen diğer efsane filmler kapitaltizme örnek olarak cekilen film cok fazla gönderme olan film olmuş replikleri ve sahneleri muazzamdı Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız bir amacımız ya da yerimiz yok.Her şeyi kontrol etmeye çalışmaktan vazgeç. Bırak ne olacaksa olsun. Bırak olsun en sevdiğim sahne son sahneydi binaların patladığı ve efsane calan şarkıyla mükemmel son where is my mind 10/8
    aytuğ köse
    aytuğ köse

    7 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    29 Kasım 2023 tarihinde eklendi
    Sıkılmadan izlediğim prestij den sonra 2.film ve 1.filmim kesinlikle izlemeniz gerekiyo 1 yıldız gerenler nasıl bi beklenti içindelerde 1 yıldız verebiliyolar kesinlikle cok iyi film
    Fatih Meral
    Fatih Meral

    Takipçi 52 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    5 Mart 2023 tarihinde eklendi
    Tarihin en kült ve akıcı filmlerinden bir tanesi.Defalarca izlendikten ve araştırıldıktan sonra yorum yazılması gereken bir film.Hayatı sorgulatan içinde felsefe ve düşünsel bir çok ögenin olduğu bir film.Filmde aslında sıradan insanların yapmak zorunda bırakıldığı, sevmeden yaptığı işlere başkaldırıyla başlayan sonra genel Kapital sisteme kadar uzanan derinlikli eleştiri içeren bir film.Aslında Jack, Cornelius ve farklı isimlerle sesleniyor başrol oyuncusuna.Bu da demektir ki bu insan normal hayatta dolaşırken gördüğüm tüm insanları temsil ediyor.Tyler Durden efsanevi karakter olmuş.Jack baş kahramanımızın olmak isteyip de olamadığı hayalî karakteri canlandırıyor.Filmin sonunda anlıyoruz.Tyler Durden, düzene ve basmakalıp her şeye karşı çıkan, dövüş kulübünün kurucusu ve yasalarını koyucusu olarak karşımıza çıkıyor.Jack bu karaktere hayran ve onun gibi olmaya çalışıyor.Marla'nın da hayalî kahraman olduğunu iddia eden tezler var.Marla, Jack'in aslında özbenliğini daha çok temsil eden bir karakter.Dövüş kulübünün ideolojisi ve aksiyonu birçok hayran ve katılımcı topluyor.İlk kural ve ikinci kural dövüş kulübü hakkında konuşmamaktır sözü güzel.İkinci aşamada çoğalınca ve güçlenince kaos teorisine geçip toplumsal düzeyde eylemlere başlıyorlar. Yani yanlış olan her şeye başkaldırıya.Temelde Jack karakteriyle kendi iç dünyasına olan başkaldırı toplumsal düzeye ulaşıyor.Marla ve Robert daha çok feminem tarafı, Tyler Durden ise masküler tarafı temsil ediyor.Jack iki boyutta sıkışıyor.Robert'in göğsünde huzurlu uyuması, Tyler'la beraber serkeş bir hayat yaşaması gibi ikilimler.İkisi de aslında mutlu ediyor.Filmin en sonunda kendini vurup Tyler'ın ölmesi, kendisinin ölmemesi ve Marla ile el ele tutuşarak bitirmesi kendi benliğini seçtiğini gösteriyor.Aslında Jack, Marla ve Tyler'ın hatta diğer elemanların takıldığı harabe evin bile hayalî olduğunu söyleyenler var.Tezlerini ispat edecek şeyler de var.Filmde biz bir hiçiz vurgusu ile Nihilizm ögeleri de ön plana çıkıyor.Dövüşmekten zevk almak ve hafta sonu dövüşmeyi beklemek mesela insanların aslında olmadığı bir canlıya evrildiği ve yapmacıklıklar barındırdığına işaret ediyor.Freud'a kadar kapı aralar savaşmak yani dövüşmek temel iç güdü olması.Filmin sonunda Marla ile el ele tutaşarak çok katlı finans merkezlerinin patlamasını izlemek.Kahramanın huzura ulaştığını ve istediğini başardığı simgeliyor.Tek kelime ile harikâ bir film.
    Onur D
    Onur D

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    26 Şubat 2023 tarihinde eklendi
    Tarihin gelmiş geçmiş en iyi filmidir. Film belirli bir olgunluk gerektiriyor akıl olgunluğu. Ölmeden önce yapılması gereken kaç maddeniz vardır bilmiyorum ama benim ölmeden önce yapılması gerekenler listesine eklediğimdir. Filmi hiç izlemeyenlerin yerinde olmak isterdim tekrar o anı ve tutkuyu yaşamak için. 29 defa izledim her noktasına hakimim ve her boşluğa düştüğümde açar izlerim. Bu zamana kadar 29 defa boşluğa düşmüşüm. Film hayata bakış açınızı değiştirecektir. Olumsuz yorum yapanlar için yeterli olgunluğa erişemediklerini düşünüyorum. Filmi izlemediyseniz eğer ki, koltuğunuzu geriye yaslayın, hazır olun ve başlatın. Ve hiçbir şeyle ilgilenmeyin filmi yaşayın. Her sahnesi çok önemli ve replikleri hayat kareleriniz. İyi seyirler
    sinema
    1 ziyaretçi
    5,0
    28 Haziran 2022 tarihinde eklendi
    Açıkçası ne kadar iyi olduğunu anlatmaya gerek yok. İzleyince anlarsınız zaten. Tarihin en iyi filmlerinden... Nokta
    Cemo Ozan
    Cemo Ozan

    24 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    21 Nisan 2022 tarihinde eklendi
    Film, robotlaşan insanın ruh halini anlatıyor. Odaklanmanız gerekiyor bi sahneyi atarsanız devamını anlamak güç olur.
    Ahmet Kırmızı
    Ahmet Kırmızı

    22 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    13 Şubat 2022 tarihinde eklendi
    Öncelikle filmin atmosferi başka hiçbir filme benzemiyor. Olayların ilerleme şekli de bir okadar sıradışı. Filmi ilk izlememde hiçbir şey anlamadım. 2. İzleyişimde çok daha fazla şey anladım ve birkaç kez daha izlemem gerektiğini de anladım. Hemen sindirilebilecek bir film değil onun için sakin kafayla dikkatli bir şekilde izlemenizi tavsiye ederim.
    turkish funny videos
    turkish funny videos

    Takip Et!

    5,0
    23 Ocak 2022 tarihinde eklendi
    Bu filmi 1 kere izlemeyin. tekrar,tekrar izleyin, her sahneyi ince ince izleyin ve anlamaya çalışın. bu film 1 kere izlenince tam anlaşılacak bir film değil. her sahnenin, her lafın altında çok yatıyor. bana çok şey katan bir film ve izlediğim en en en iyi film bu hep böyle kalacak. bu filmden iyi bir film çıkacağını sanmıyorum. benim için hep bir efsane olarak kalacak. RESPECT.
    Ahmet Büke
    Ahmet Büke

    Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    24 Kasım 2021 tarihinde eklendi
    uyku bozukluğu yaşayan adamın hayal dünyasında yarattığı adamla. Şehrin başına bela olması.. Sürükleyicilik sıkıntılı gibi.. biraz karışık.. Oyuncular harika.. İşin aslı hayal kırıklığına uğrattı beni.. Daha nnet bir kurgu bekliyordum
    Mert Ay
    Mert Ay

    1 değerlendirme Takip Et!

    2,5
    15 Ekim 2021 tarihinde eklendi
    Abartıldığı kadar iyi bir film değil sadece oyunculuklar götürmüş işleyiş ve konu net aktarılmıyor genede geçer not alıyor
    oscar
    oscar

    Takipçi 86 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    9 Ekim 2021 tarihinde eklendi
    Çok güzel bir film. Brad Pitt efsane oynamış. Ve sonundaki şaşırtmaca muazzamdı. Gerçekten çok güzel sistem eleştirileri vardı. Helena Bonham Carter harikaydı. Filmde gerçekten heyecanlanıyorsunuz. Sonu gerçketen ağzımı açık bıraktı. Bu arada bu filmi gerçekten dikkatli izlemeniz gerekiyor. Filmde bayağı bir starbucks reklamı vardı. Bir ara got'ta çok fazla starbucks kahvesi olayı olmuştu ama aslında o starbucks kahvesi bile değildi. İşte zamanında fight clubta bundan 7-8 tane vardı ve en az got kadar konuşulmuştu. bu efsane filmi herkese tavsiye ederim.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.078 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, Chuck Palahniuk'un aynı isimli romanından (1996) uyarlayarak Jim Uhls'in yazdığı “Fight Club”, yönetmen koltuğunda David Fincher'ın oturduğu, 20. yüzyıl sinemasının "kült klasiklerinden" biri...

    Vakti zamanında, vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlediğimiz ve "2 Disc Collector Edition" olarak DVD arşivimize de eklediğimiz filmin, pırıl pırıl "repack" bir kopyası elimize geçince, hadi bir kez daha izleyelim ve izlemişken de yorumlayarak, insanları aslında ihtiyaç duymadıkları metaları, beyinlerini yıkayan reklamlar aracılığı ile tüketmeye ve bu gereksiz tüketimi gerçekleştirmek için de mutlu olmadıkları işler de sabahtan akşama kadar "modern köleler" biçiminde çalışarak, "kendine ve çevresine yabancılaşmaya" zorlayan kapitalist sistemin kıyasıya eleştirildiği bu film hakkındaki görüşlerimizi de paylaşalım istedik...

    Abarttık mı?

    Kesinlikle değil...

    Hele bir de, geçtik mavi yakalıları, "patron" sınıfı ve üst düzey yöneticiler dışında kalanların yani sıradan seviyelerdeki beyaz yakalı ofis personellerinin ulaşabildikleri, düşük bütçeli her evde bulunan ve herkesin "pişti olduğu" bir seri üretim IKEA mobilya faslı var ki, tam da nokta atışı...

    Hazırsanız gelin başlayalım...

    Filmin isimsiz "Anlatıcısı / the Narrator" (Edward Norton) bizlerin öncelikle, Tyler Durden (Brad Pitt), Marla Singer (Helena Bonham Carter) ve testislerini aldırmış olan Robert 'Bob' Paulsen'dan (Meat Loaf) haberdar olmamızı sağlıyor...

    Haberdar eder etmez de, hızlı bir geçişle geçmişe dönerek "kronik insomnia" rahatsızlığından mustarip olduğu için altı aydır uyuyamadığını ve artık her şeyi birbirine karıştırmaya başladığını itiraf ediyor...

    Derken iş yerindeki müdürü Richard Chesler (Zach Grenier) kendisine, masa başı yerine her zamanki gibi yine bir şehir dışı bir görev vermiştir...

    Uykusuzluğun verdiği acıyı dindirmek üzere doktorundan ilaç isteyen Anlatıcı ilaç yerine ondan, gerçek acının ne olduğunu anlaması için Salı akşamları, Metodist kilisesindeki testis kanserine yakalanmış insanların arasına katılması tavsiyesini alır...

    Ve bizimki, "bir bakalım" diyerek gider de...

    Gittiğinde de orada, birbirleriyle hikayelerini paylaşan mutsuz insanları görür...

    Kendisi de "koca sığır" olarak tanımladığı, hüngür hüngür ağlayan Bob ile eşleşir...

    Gerçi sadece Bob değil, Anlatıcı dışındaki hemen herkes birbirlerine sarılarak ağlamaktayken, Anlatıcı da göz yaşlarını serbest bırakarak onlara katılıverir birden...

    Bu yöntem sayesinde artık tamamen rahatlamış ve bebekler gibi de uyumaya başlamış olması nedeniyle Anlatıcı, birdenbire kendini benzeri terapi gruplarının müdavimi haline gelmiş olarak bulur...

    İşler tam da yoluna girdi derken, testis kanseri grubuna, kanser olmadığını tahmin ettiği Marla Singer adındaki (kendi ifadesiyle) bir "piliç"de katılınca, Anlatıcı'ya göre her şey sil baştan mahvolmuştur...

    Zira ağzından sigarasını eksik etmeyen bu Marla'da kendisi gibi bütün terapi gruplarını turlamakta olup, bir anlamda kendi yalanları ile yüzleşmesine yol açmaktadır...

    Böylelikle Anlatıcı yeniden, "ağlayamadığı ve uyuyamadığı" günlere geri dönmüştür...

    Bu gelişme üzerine Rupert adını kullanan Anlatıcı Marla'ya, grupları aralarında bölüşmeyi teklif eder...

    Ki böylelikle, en azından "iki sahtekar", birbirleriyle karşılaşmayacaklardır...

    Marla'da bunu mantıklı bulunca, anlaşırlar ve birbirlerinin telefon numaralarını alarak ayrılırlar...

    Büyük bir otomobil üretim şirketinde, "recall - geri çağırma" uzmanı olarak çalışan Anlatcı, kazaya karışan araçların durumunu tespit etmek ve ona göre bir yol haritası ortaya koymak üzere Amerika'nın dört bir tarafına uçmaktadır her gün...

    Bu uçuşlarından birinde Anlatıcı'nın yolu, yanındaki koltukta oturmakta olan sabun satıcısı Tyler Durden ile kesişir...

    Neyse...

    Marka kıyafetlerinin bulunduğu çantasını yitirdiği bu son uçuşunun ardından, atladığı taksi ile orta sınıf burjuvaların yaşadığı Pearson Kulelerindeki evine gelir Anlatıcı...

    Ancak o da ne?

    Kafasını kaldırdığında, gaz birikmesi sonucunda oluşan büyük bir patlama ile darmadağın olan ve eşyaları da sokakta yerlere saçılan dairesindeki yangının devam etmekte olduğunu fark eder...

    Zaten itfaiye ile polis, olay mahallinde harıl harıl çalışmaktadırlar...

    Otele gitmek yerine Anlatıcı bir telefon kulübesinden, önce Marla'yı ardından da Tyler'ı arasa da ikisine de doğrudan ulaşamaz...

    Fakat geceleri, "spoiler" olmasın diye açıklayamayacağımız sebeplerle, yarı zamanlı sinema makinistliği ve lüks oteller de garsonluk da yapan Tyler, hemen geri dönüş yaptığı için buluştukları barda, üç sürahi birayı beraberce mideye indiriverirler...

    Dışarıya çıktıklarında da Tyler Anlatıcı'dan, kendisine sağlam bir yumruk atmasını ister...

    Aynısını Tyler, Anlatıcı'ya yapar ve birbirlerini çok fena halde hırpalarlar...

    Şimdi, Tyler'ın harabeyi andıran evine gitme işi vardır sırada...

    Bu döküntü mekana bir ay içinde alışan Anlatıcı, Tyler ile yaptığı gece dövüşlerini de sürdürmektedir...

    Öyle ki, neredeyse ikisinin de suratlarında çürümemiş herhangi bir yer bulunmamaktadır...

    Hafta içi mecburen çalışan ikili, Cumartesi akşamları yalnız olmadıklarını da öğrendikleri sokak dövüşlerindedirler ve kendilerine katılanların sayısı da giderek çoğalmaktadır...

    Çünkü kapitalist çürümenin tek mağduru sadece ikisi değildir...

    Nihayet bizim asla değinmeyeceğimiz, Tyler'ın Dövüş Kulübünün kurallarını açıkladığı sahne de gelir ve çatar...

    Yapılan bu dövüşler, mevcut sorunlardan hiç birini çözemese de, Lou'nun (Peter Iacangelo) tavernasının bodrumunda dövüşenlere, ibadet ederek rahatlatan bir terapi gibi gelmektedir...

    Aradan tamı tamına sekiz hafta geçer ve Tyler'ın evinin duvarındaki telefon çalar...

    Anlatıcı'yı arayan Marla'dır...

    Dakika 48...

    Geride, bomba gibi bir sürpriz finale de sahip olan 101 dakikalık bir bölüm daha mevcut...

    Doğrusunu isterseniz yaklaşık 15 - 16 aydır bütün dünya, kapitalist üretim ve tüketim çarklarının durmaması adına benzer bir krizi yaygın bir şekilde Covid - 19 olarak bilinen SARS-CoV-2 virusu salgının da yaşıyor...

    Eminiz bu konu da, çok kısa bir süre içinde Fincher gibi "klasik noir" ve "neo - noir" ögelerden fazlasıyla yararlanarak "doğrusal gitmeyen / non - linear" bir akış içinde filmlerini kurgulamayı seven ustaların çekerek beyaz perdeye aktaracakları senaryolar da kendilerine yer bulacaktır...

    Fırsat bulup da bugüne kadar izlememiş olan sinemasever dostlara, Brad Pitt, Edward Norton ve Helena Bonham Carter'ın döktürdükleri bu filmi hararetle öneriyoruz...

    Keyifli seyirler,
    Orhan Akkoç
    Orhan Akkoç

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    26 Nisan 2021 tarihinde eklendi
    Yani tavsiyeler yorumlar imbd zorla izlettirdi ama olan 2:20 dakikama oldu bunu begenenlerin psikolojisi bence normal değil gereksiz bu kadar abartiliisi ne efsane fimler varken yok beğenmeyenler film izlemeyi bilmiyormuş siz biliyorsunuzda ne anladınız 😀
    TEK T
    TEK T

    47 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    22 Nisan 2021 tarihinde eklendi
    Film tarihinin gelmiş geçmiş en sağlam, en vurucu, en mükemmel, en kusursuz filmidir kendisi. İzlemeyenler için bulunamaz bir nimet izleyenler için tekrar tekrar izlenilebilecek bir başyapıttır kendisi. Tek bir ricam var sizlerden filmi çok dikkatli seyredin ve tam anlamıyla anlayın ki yorumlarda bazı arkadaşların saçma saçma yorumlarına maruz kalmayalım. 10/10
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top