En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Amir Han
Takipçi
452 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
12 Ağustos 2017 tarihinde eklendi
Bu zaman kadar nasıl izlememişim kendime hayret ediyorum. Bu filmi tam anlayabilmek için birkaç defa seryetmek gerekiyor. Her izleyişimde farklı bir detayı buluyorum. Mutlaka izlenmeli.
"Kült filmlerin en başarılı örneğinden birisi, bir David Fincher klasiği. Nefis muzikler, muhteşem oyunculuklar ve karakterler. Bu film her yönüyle yararlanmanız gereken bir film. Şuana kadar izlediğim en farklı tarza sahipti ve en sakin sahnelerde bile içimi heyecan bürüyordu. Adından da anlaşılacağı üzere filmin ana konusu, özeti, anlatımı, her şeyi dövüş. Tyler ve Jack'in bar çıkışı yumruklaşması sonucu ikili adeta bir dövüş bağımlısı olmuş, hayatlarında ki herşeyin anlamsızlaştığını farketmişlerdir. Biri hariç; dövüş. Zaman zaman Tyler'ın tebessüm ettiren espri ve davranışları da çok iyi gerçekten. Filmin her sahnesinde bir fincan olduğu belirtilmiş yönetmen Fincher tarafından. Bu arada Jack'in günlerce katlandığı orgazm sesleri sahnelerinde nedensizce gülme krizine girdim. Filmde nedense Jack karakterini, Tyler karakterinden daha çok beğendim. Çekim kalitesiyle de Se7en'i hatırlatmıyor değil, Se7en'de ki gibi karanlık renkler kullanılmış bol bol. Filmi izlerken çok karışık ve garip bir ruh hali içine girmeye başladığımı farkettim, çünkü film karakterleri neredeyse şizofren. Bir sahne de Tyler'ın "Koş Forrest koş" repliğini kullanması da çok hoştu. Tüm bunların yanında filmin sonlarına doğru şok etkisi geçirmemizi sağlayan, inanılmaz bir gerçekle yüzleşiyoruz ve yine David Fincher'ın çarpıcı son taktiği devreye giriyor... Bir dövüş filminden çok daha fazlası gerçekten bir an önce izlenmeli."
Bağımlılıklarımızı kırmamızı öğütleyen bağımsız olmayan film. Çok felsefik film hehe diye gezen liseli fanboyları bıktıran film. Sonundaki ucuz aşk finali ile kendi mesajına ve orjinal kitabına birazcık ters düşen film. Ama şüphesiz ki iyi bir filmdir. Detayları iyi kullanan bir film öncelikle, oyunculuk anlamında başarılı bir film, karanlık çekimleri kendini belli eden bir film. Filmde detaylı bir şekilde anlatıldıktan sonra son sahnede uygulamalı olarak yapılan 25. kare esprisi de şahanedir.
film gerçekten harkulade bir başyapıt diyebiliriz gerçekten filmde bir sonra ne olacağını tahmin etmeniz çok zor önceden izlemediyseniz bu film sizi çok şaşırtacak ben sonunda beynimden vurulmuşa döndüm spoiler: aynı ana karakter gibi :D izlenmesi gerek olan filmlerden biri :)
Öncelikle filmi izlememiş olanların dikkatini çekmek istiyorum. Filmin içeriği hakkında, izlemeden önce heyecanın kaçmaması açısından, bilinmemesinin iyi olacağı türden detaylar vereceğim.
Filmden etkilenmeyen yoktur sanırım.. Ben de beğenen ve defalarca izleyenlerden biriyim. Ama filmi beğenmiş olmak, analiz etmeye ve olumsuz yanlarını eleştirmeye engel olmamalı. Kişisel görüşümü bu sayfaya uğrayan ve kaç yıl geçmiş olmasına rağmen hala filmle ilgili soru işaretlerine cevap arayan herkese bir fikir verebilmek için yazıyorum.. Bu filmin senaryosu Chuck Palahnıuk'un aynı isimli romanından uyarlanmış. Yazar yeraltı edebiyatının günümüzde en iyi temsilcilerinden birisi.. Bir çok kitabını da okuyan ben, yazarın dünyaya ve sisteme eleştirel gözle baktığını söyleyebilirim. Sistemin çirkin yüzünü acımasızca ortaya koyan ve tokat etkisi yapan bir dili var.
Gelelim filme.. Kapitalist sisteme eleştiri yönelten, tüketici toplumu olmaktan çıkılması gerektiğini öğütleyen replikler var, evet.. Mutsuz ve bir nevi robotlaşmış, mutluluğu alışverişte arayan toplumun, bu düzenden bunalıp çözüm üretmesi yerine, filmi izleyip rahatlaması ve geçici bir moral sağlaması söz konusu..Bu gibi pasif eylemlerden kimseye zarar gelmez.. Toplumda büyük bir basınçla patlama olmaması için, zaman zaman küçük patlamaları yani küçük rahatlamaları sağlayacak bir şeyler yapmak iyi bir seçenek sayılabilir..Yani film kapitalist düzene karşıymış gibi görünse de, bu düzenin tercih ettiği "pasif insan modeline" katkıda bulunmuş oluyor.
Ve devam edelim..spoiler: Narratorun (yani Jack'in) hayatını düzeltmeye cesareti ve gücü yok. O gücü hayali kimliğinde buluyor, yani Tyler'da... Hayali kimliği onun hayatını da dünyayı da değiştirmek için gereken özgüvene, cesarete ve zekaya sahip. Bunun yolunun yakıp yıkmaktan geçtiğini düşünüyor Tyler. Ve filmin sonunda Tyler ölüyor. Görevini tamamlayan kişinin görevi bitmiş oluyor. Narrator, kendi yapmak isteyip yapamadığı şeyleri Tyler sayesinde yapmış oluyor. Ama aslında Tyler diye biri yok..
Ve verilen mesaja bakalım. Cesareti olmayan, hayatlarından bunalmış ve değiştirmek isteyen ama yeterli zekaya veya güce sahip olmadığını düşünen insanlar Tyler gibi birinin gelmesini bekleyecekler, Kendilerinin yerine, yapılmasını istediği şeyleri yapacak birinin gelmesini... O mucizenin bir gün gerçek olacağını düşünecekler. Ve beklemeye devam edecekler. Ve hayatları aynı şekilde sürmeye devam edecek. Emek değerlidir. Değil midir? Gerek kitapta gerekse filmde emekçilerin köleye benzetilmesi günümüz dünyasındaki acı bir gerçeği ortaya koymak demek. Emeğin sömürüldüğü bir sistemi eleştirmek çok normal. Tüketim toplumu olmak yerine önce insan olduğumuzu ve birey olduğumuzu hatırlamamız gerekliliği de çok doğru bir mesaj. Ama bunlar, bizi çalışmamaya, boş yaşamaya, üretmemeye teşvik etmemeli ! Ya da anarşist davranışlara.. Bir kurtarıcının gelip her sorunu çözmesini beklemeye de !..
Filme yapılan olumlu eleştiriler,beğeniler üzerine büyük bir istek ve merakla Dövüş Kulübü'nü izledim. Fakat malesef bu yorumu aynı beğeni ve istekle yazamayacağım.Öncelikle konuya değinmek istiyorum Filmde esas nokta maddeye bağlı kalmamak,özgür olmak,modern dünyanın çarpık anlayışına isyan etme,Taylor karakterinin bu çerçevede bir dövüş kulübü ve çete kurması. Buraya kadar tamam fakat bazı sahneler arasında kopukluk var. Bazı bölümlerde mantık hataları ve ciddi abartılar söz konusû.
spoiler: Örneğin uçaktan inmeden önce evinin patlatılmasının Edward Norton yani ana karakterin ruh hastalığı yaşamasıyla ve kendi evini patlatmasıyla izah edilmesi mümkün değil. Yine,filmin sonunda Edward'ın kendi ağzına sıktığı halde ölmemesi. Sabunun,bombanın nasıl oluşturulduğunu bilmeyen birinin şizofreni hastalığıyla,kendi kendine kavraması da oldukça mantıksız. Evsiz kalan birinin kendi kendine ev bulup,hiç dövüş bilmediği halde böyle bir kulüp kurması,baştan başa,kabiliyeti olmadan bu kadar ilerlemesi de inandırıcı gelmemekte.
Filmi daha iyi anlamak için internette araştırma yaparak çeşitli ipuçlarını elde edebilirsiniz, çünkü ilk izlemede detayları anlamakta zorluk çekebilirsiniz .
Kısacası, film ne harika ne de berbat düzeyde. Orta seviyede olduğunu düşünüyorum. 10 üzerinden 5.5 veriyorum.
Öncelikle bir film nasıl iyi olmalı kriterlerindeki maddelerin çoğunu karşılayabilen bir sinema projesidir. Başroldeki iki büyük yetenekten bahsetmiyorum bile. Senaryosu oldukça özgün olup perdeye iyi yansıtılmış. Akış ve kurgunun dozacıda iyi ayarlanarak bizlere güzel bir ürün sunulmuş.
Netice itibariyle bu filmi başyapıt olarak değerlendirenlere lafım yoktur; fakat şahsım adına yarım yıldız kırmak istiyorum. Nedeni mi ? Bilemiyorum :) İzleyin,izlettirin...
Tam bir ters köşe filmi. Bu aralar Edward Norton'un oynadığı filmlere denk geliyorum sürekli ve oyunculuğu gerçekten harika. Brad Pitt'in oyunculuğunu zaten anlatmaya gerek bile yok. Her zamanki gibi harika. Harika üstü bir film. Tam bir başyapıt. Filmde çok ufak eksiklikler dışında eksiklik yok. Ne bağırıyor kız ama :)
Bir David Fincher filmi , oyuncular Brad Pitt ve Edward Norton daha ne olsun gerçekten , film o kadar dikkatli izlenmesi gereken bir filmki söylenen sözlerin tam anlaşılması için şahsen ben 2.kere izlediğimde herşey yerine oturdu hatta bazı yerleri durdurup not bile aldığım oldu gerçekten çok iyi film , başyapıt.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.