*Filmin Genel Konusu:
1954 yılında geçen filmde, Teddy Daniels (Leonardo DiCaprio) ve ortağı Chuck Aule (Mark Ruffalo), akıl hastalarının tutulduğu Ashecliffe Hastanesi’ne kaybolan bir hastayı bulmak için giderler. Ancak araştırmaları ilerledikçe hastane ve çalışanları hakkında şüpheleri artar. Teddy, burada gizli deneylerin yapıldığını ve kendisini susturmaya çalıştıklarını düşünmeye başlar.
(DİKKAT SPOİLER İÇERİR!)
*Peki Gerçek Ne?
Aslında Teddy Daniels diye biri yok!
Teddy’nin gerçek adı Andrew Laeddis, yani film boyunca aradığı "kötü adam" kendisi. O, eşini öldürmüş bir akıl hastası ve yıllardır bu hastanede yatıyor. Doktorlar onu tedavi etmek için ona özel bir terapi yöntemi uyguluyor: Ona kendi yarattığı dünyayı oynama şansı tanıyorlar.
Teddy’nin "ortağı" sandığı Chuck, aslında onun baş doktoru Dr. Sheehan.
Hastane yöneticisi Dr. Cawley, bu senaryoya uyum sağlayarak Andrew’un gerçekle yüzleşmesini amaçlıyor.
*Finalde Ne Oluyor?
Filmin sonunda Andrew (Teddy), olanları hatırlıyor ve eşini öldürdüğünü kabul ediyor. Ama ertesi gün yine Teddy gibi davranmaya başlıyor. İşte burada filmin en kritik sahnesi geliyor:
Andrew, Dr. Sheehan’a dönüp “Sence hangisi daha kötü olurdu? Canavar olarak yaşamak mı, iyi bir adam olarak ölmek mi?” diyor.
Bu söz, onun bilinçli olarak tekrar Teddy rolüne büründüğünü gösteriyor. Çünkü gerçeği kabullenmek onun için çok acı verici. Eğer "iyileşemezse", doktorlar onu lobotomiye (beynine müdahale edilerek bilinçsiz hâle getirilmesi) gönderecek. Andrew da muhtemelen bu acıyla yaşamak yerine bilinçsiz bir şekilde var olmayı seçiyor.
Yani filmin finalinde Teddy (Andrew), aslında deli olmadığı hâlde bilinçli bir şekilde deliliği seçiyor!
*Bu olaylar da filmin ne kadar akıl almaz bir şey olduğunu gösteriyor. Psikoloji, dram ve gizem filmlerini sevenler için tam bir başyapıt. (9/10)