şimdi öncelikle shyamalanın bu filmi ciddiye alarak yaptığına inanmıyorum.daha doğrusu inanmak istemiyorum,inanamıyorum.ve bunu filmin bazı kısımlarında belli ettiğini düşünüyorum.yani o diyaloglar,o olaylar,o senaryo ve karakterler bu şekilde yazılamaz.özellikle de altıncı his gibi bir efsaneye imza atmış bir yönetmenden.daha sonraki signsı da beğenmiştim aslında.en azından finali tek başına bile kurtarabiliyordu.pek çok kişi sevmemesine rağmen bence lady in the water da çok fena değildi,izlenirdi özellikle ikinci yarısı.ve arada the village var mesela,o da sürprizli ve en azından ortalama bir filmdi.kısacası yönetmende altıncı his başyapıtından sonra gözle görülür bir düşme var,fakat bu düşme bile neredeyse idare ediyordu bizi.ne var ki the happeningte dibin de dibine inmiş night.ama tekrar söylüyorum bence ne bileyim eğlencesine falan çekmiş,öylesine çekmiş.yoksa ciddi ciddi oturup böyle berbat bir film ortaya çıkaramaz.kötülemeye nereden başlayacağımı da şaşırdım,dağıttım konuyu o yüzden.mark wahlberg berbat,zooey berbat,ki zaten karakterleri komple o kadar anlamsız,boş,berbat ki zaten...olaylar mantıksız,içine sinmiyor insanın,doğayı koruyalım tarzı bir mesaj vermeye çalıştığı besbelli ama kesinlikle böyle bir şey yapamıyor.havada kalıyor herşey.arada filme dahil olan karakterler de tam anlamıyla fiyasko!aşırı sığ bir film,çekilmemiş olması gereken bir film,türkiyede bile o dalga geçtiğimiz korku filmleri the happeninge ciddi anlamda basar yani.ha bir de şu olay var ki,ne kadar anlamsız,saçma ve havada olsa da,film yine de kendini izletiyor,kötü bir film izlediğinizi bile bile izliyorsunuz yine de,o açıdan sıkıcı falan değil yani.ki zaten 80dakikacık gibi oldukça kısa bir süresi var.shyamalanın ne olursa olsun bu filmi ciddi çektiğine inanmıyorum.bu adam altıncı hissi yaptı,bu kadar da olmaz.