klişe tabiriyle eastwood western türüne saygı duruşunda bulunmuş diyebiliriz.film bittikten sonra "pek de bir özelliği yoktu" veya "her şeyiyle kusursuz bir filmdi" düşünceleri arasında kalmanız kuvvetle muhtemel.ilk düşünceye kapılmanızı etkileyebilecek en önemli unsurların başında filmin aldığı ciddi ödüller geliyor.en iyi film,en iyi yönetmen,en iyi yardımcı erkek ve en iyi kurgu dallarında oscar ödülü var örneğin.insan tabii ki böyle bir filmden de inanılmaz şeyler bekliyor.fakat bu beklentinin de öncesinde,eğer 92 yılındaki diğer adaylara bakarsak,unforgiven'ın bu ödülleri toplaması gerçekten de şaşırtıcı değil.karşısında "bu hak etmiyor,kesinlikle bu almalıydı" diyebileceğimiz başka bir rakibi yokmuş bana kalırsa.öte yandan,diğer adayları göz önüne almasak dahi,film bu ödülleri kendisi olarak da hak ediyor bana göre.ustaca bir iş çıkartıldığı ilk saniyeden,daha o dizeler akmaya başladığı anda belli oluyor.müzikler,mekanlar,kişiler ve olaylar,her şey buram buram western kokuyor ve bizi 1880 yılına anında taşıyıveriyor.senaryo sağlam.eastwood hem oyuncu hem de yönetmen olarak sağlam.filme çok uygun bir ekip kurmuş.sıkmadan,nasıl geçtiğini anlamadan,hemence bitiyor 130 dakika.ben beğendim filmi.fakat bittikten sonra "şurası biraz şöyleydi,burası biraz böyle olsaydı keşke" gibi yorumlar yapmayacağınızın garantisini de veremiyorum açıkçası.kaliteli.