Waaww efsane bi filmdi kurgusu gerilimi merak duygusu aksiyonu heyecanı herşeyi yerli yerinde. Sadece sonlara doğru kaçma kovalamaca sahneleri abartıya kaçtı sıyrık bile almamaları saçma oldu. Çok aksiyon olsun diye gerçeklikten uzaklaşmaya gerek yoktu neyse film yılına göre de günümüze göre de gayet iyi izlenir...
tedavi için klonların insanların özgürlük mücadelesi.. Konu çok orijinal.. Sürükleyicilik iyi.. Kadro vo oyunculuklar başarılı.. Hayali bir gelecekte geçen filmde tabiki mantık hataları çok normal.. Ama onuda görmezlikten gelip 10 /10
Michael Bay filmlerini pek beğenmem ama bu çok güzeldi. Gelecek bir kesim için cennet, başka bir kesim için cehennem olmuş. Yıllarca sabırsızlıkla beklediğiniz olay, cehenneminiz olabilir.
Keyif aldığım bir bilim-kurgu filmi oldu. Uzun zamandır bu tarzda bir film izlememiştim. Filmin konusunu yaratıcı buldum ama filmin sürati iyi değildi. Echo ve Delta'nın kaçışına kadar güzel gidiyordu film. Kaçış sahnesinden sonra dikkatimin başka yerlere dağıldığı oldu. Çoğu filmde olduğu gibi bu filmde de senaryonun ilerlemesini sağlamak için basitliklere, olmayacak olayların olmasını gözlemledim. Filmin konusuna bakacak olursak; Klonların yaşadığı bir tesiste başlıyor film. Klonlar kendilerinin klon olduklarını bilmiyor elbette ki. Bu tesisi yönetenler klonların hafızalarını oluşturmuşlar. Klonlar da hatırladıkları anıları gerçekte yaşadıklarını zannediyorlardır. Klonlara, gerçek hayattaki havanın çok kirlendiğini sadece "ada" denilen yerde hayatın var olduğunu söylüyorlar. O adayı da sadece şanslı olanlar kazanabiliyor. Ana karakterimiz Echo, yaşadığı yeri sorgulamaya başlayan bir klondur. Bu sorgulamalar onu yaşadığı tesisin kendisi için yasak olan yerlerine götürür. Yasak bölgede, adayı kazanan kişilerin adaya değil ölüme gittiğini görür burada. Echo yaşadığı yerin iyi bir yer olmadığını anlar. Sevdiği kişi Delta da adayı kazananlardan biridir. Onu alıp tesisten kaçarlar. Bu kaçış sırasında tesisten tandığı birinin yanına gider. Adamın adı McCord'dur. McCord onlara yaşadıkları yer ve kendileriyle ilgili gerçekleri anlatır. Daha sonra Echo, kendisinin gerçek halini görmek için Delta ile Los Angeles'a gider. Bu arada tesisin yöneticisi klonların peşine birini(Laurent) göndermiştir. Echo, gerçek haliyle görüşür. Görüştükleri bir yerde, Laurent tarafından yakalanırlar. Laurent, saçma bir şekilde gerçek insanı öldürür ama klonu öldürdüğünü zanneder. Daha sonra klonu tesise götürür. Echo artık gerçekleri biliyordur. Daha sonra anlaşılır ki ölen klon değil gerçek insandır. Daha sonra Echo, klonların da uyanmasını sağlar. Tüm klonlar özgürlüğünü kazanır ve film sonlanır. Teknik olarak; Oyunculuklar sadeydi bana göre. Zaten bilim-kurgu filmlerinde oyunculuklar genelde ön plana çıkmaz. Filmdeki tesisin yer aldığı mekânı beğendim. Gelecekte yer alan bir yer görünümü verdi bana. Görüntü yönetmenliği o kadar iyi değildi. Kadrajın iyi ayarlanmadığı sahneler yer alıyordu filmde. Renk seçimi olarak, beyaz ve turuncu renkler ağırlıktaydı. Mekânlara uyum sağlıyordu. Etkileyici bir müzik duyamadım filmde. Bu bir eksiklik bence. Konusunu yaratıcı bulduğum, tempo açısından ve filmde yer alan sahne geçiştirmeleri nedeniyle biraz puanını kırdığım, güzel bir bilim-kurgu filmiydi. Filme verdiğim puan= 7,1
İzlediğim en güzel filmlerden biriydi. Konusu çok ilgi çekiciydi. Yani inanıyorum ki dünyanın bir yerlerinde klonlardan nasıl faydalanılacağı konuşuluyordur. Film bu noktaya etik bir parmak basip düşünmeye sevk ediyor. Bitmeyen temposu da artısı olmuş. Masal ötesi saçma sapan filmler gişe rekoru kırarken bu filmin tutmaması çok ilginç. İnsan düşünmeden edemiyor, yoksa film aşırı gerçekliğe harika bir spot ışığımı tuttu acaba. spoiler:
Filmin adı ADA ama içinde ada falan yok sadece uyduruk bir ada hikayesi ında film bir çok eleştiri yapıyor izleyin ve görü kurgu filmi beklemeyin karşımızda çok sağlam bir aksiyon var otoban sahnesi bi harika oyunculuklar fena değil güzel seyirlik sunan bir film izleyin bi şey kaybetmezsiniz.
Teknoloji sınırlarını zorladıkça insanlarında aynı eksende nasıl sınırlarını zorladığını güzelce göstermiş.Bu filmi izlemek için neden bu kadar bekledim diye hayıflandım kendi kendime.Konusu,kurgusu ile süper bir bilim kurgu filmi.
Michael Bay filmlerinin bu zamana kadar biçim açısından hiç bir sorunu yoktu.Sorun içerik kısmındaydı (gerçi sadece çektiği o aksiyon sahneleriyle gönüllerimizi fethetmeyi başarmıştı).The Island bu açıdan Bayin altı en fazla doldurulmuş filmi.Totaliter yapıya karşı,özgürlükçü ve kapitalizme tokat niteliğinde sert.Gişede en az iş yapan filmi olması da büyük bir şanssızlık.Acaba o yüzden mi Michael Bay tam daha iyi bir yönetmen olmanın sinyallerini verirken geriye dönüp Transformersı çekti?
İnsanların ne giyeceğini ne yiyeceğini ne düşüneceğini söyliyen Fahrenheit 451 yada THX 1138 tarzı bir geleceği resmederek başladı film, sonra bir dönüşle buranın bir klon fabrikası olduğunu ve herşeyi sorgulayan Lincolnün sevdiği kadını kurtarması için girdiği mücadeleyi ve macerayı görüyoruzki ilk bir saati oldukça başarılıydı ama Michael Bayin artık klasikleşmiş içi boş ve abartılı aksiyon sahneleri birdolu klişenin eklenmesi ve akılalmaz durumlardan klonların kurtulmasıyla tüm ilk saatteki derinliği götürüyor.Klonların yaptığı saçma sapan bir plan ve kötü sonlada sıradan bir gişe filminden öteye gidemiyor film.
belkide ileride olabilecek insan klonlanmasını konu edinen bu yapım sizi baştan sonuna kadar koltuğunuza çiviliyecektir,aksiyon ve bilimkurgu fırtınasına hazır olun...10/8,5
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.