Bu yılın aslında en sağlam bilimkurgusu bu filmdi ama anlaşılmaz bir şekilde Amerikada pek tutulmadı,üstelik yönetmenin en iyi filmi olduğu konusunda(ki buna ben de dahilim)eleştirmenlerin ortak kanılarına rağmen.Filmin tutulmamasının ana nedeni elindeki materyali fazlasıyla ciddiye alışı,anarşist tavrı ve kimilerine ağır gelebilecek senaryosu olabilir,her ne kadar klasik Hollwood aksiyonu gibi görünse de Ada bundan çok daha fazlasını vaat ediyor,bir kere filmde harikabir alegorik alt-metin var,bu alt,metin daha ziyade kutsal kitaplarda bahsi geçen "cennet" ile ilintili ve vardığı sonuç dolayısıyla(bir anlamda insanın kendisini yaratan tanrıyı öldürmesi)ateist bir görünüm çiziyor,ama bir yandan da tıbbın etik sınırlarını anlaması gerektiğini vurgulayan ahlaki açıdan tutcu sayılabilecek bir görüş de belirtiyor,bu iki karşıt tavrın filmde sunumu ise oldukça etkileyici bir şekilde oluyor,Lincoln ve Jordan(ki pekçok bakımdan Adem ile Havva`yı anımsatıyorlar)üretim merkezinden kaçıp dünyaya girdiklerinde, (ki burada Adem ve Havva`nın cennetten düşüş öyküsünün hatırlanmaması mümkün değil)sudan çıkmış balık gibidirler yalnız burada yasak meyve yerini gerçeği bilmenin dayanılmaz ağırlığına bırakmıştır.Bu temadan hareketle filmin din metaforunu bir kontrol aracı olarak kullanmasa da,onun kontrol ile olan bağıntısını hissettirmesi oldukça önemli,ayrıca sırf asılları daha uzun yaşasın diye aslında "insan" olan kopyaların da yaşama hakkının olduğunu savunması ve bir noktada bilimi değil de,etiği ve ahlakı yüceltmesi de ilginç ve tezat bir durum,film bir bakıma herkes haddini bilsin ve doğanın işine karışmasın diyor ayrıca insanın hırsı ve bencilliği üzerinden dolaylı olarak tanrısallık kavramını da eleştiriyor ki bu onu riskli kılıyor.Filmin olaya kopyanın açısından bakması ve sonunda ona arka çıkması da bir noktada anarşist bir tavır sayılabilir,ama sonuçta onun da insan olduğu ve yaşama hakkına sahip olduğunu savunması buradaki durumu biraz bulanıklaştırıyor ve bilim,ahlak,yaşama hakkı,etik,din,tanrı kavramları arasındaki sınırları belirsizleştiriyor,galiba filmin en büyük eksiği de bu hangi tarafı tutacağını bilememekten kaynaklanıyor,filmin baş kötüsü sayılabilecek karakterin bile lösemiye çare bulabileceğini belirtip,onun da tarafını tutar gibi yapıp hemen ardından onu tanrıcılıkla suçlaması da garip bir durum.Filmin tematik yoğunluğu böyleyken aksiyon bu sefer biraz geri planda kalmış ve iyi de olmuş,bu sahnelerdeki hipnotik tempo,müzikler,sanat tasarımı ve kurgu kusursuz denecek kadar iyi,zaten filmin genel görüntü çalışması bu yılın en iyilerinden birisi,hatta en iyisi çünkü yer altındaki steril ortam ve gerçek dünya arasındaki zıtlıklar kullanılan renk ve ışıklarla çok iyi betimlenmiş,takip sahnelerindeki hızlı kamera kullanımı ve birinci sınıf bilgisayar efektleri de filmin teknik açıdan kusursuza yakın yapıyor,oyunculuklara değinirsek başroldeki iki gneç oyuncunun yakaladıkları kimya ve enerjilerini filme aktarışları mükemmel özellikle Ewan McGregor`un kendi aslı ile olan sahneleri oyunculuk açısından birinci sınıf,kadronun geri kalanından sivrilen isimse Sean Bean oluyor,her zamanki kötü adam rolünün biraz dışındaki karakteri çok iyi yansıtmış doğrusu.Ada gerçekten iyi bir film ve yönetmenin en iyi işi,ama gereksiz bazı aksiyon sekansları yerine karakterlerin trajedilerine odaklanılsaymış sonuç çok daha iyi olabilirmiş diyor insan,ama yine de görülmesinde fayda var ve sunduğu ahlaki etik problemler açısından da dolu bir yapım,bakalım yönetmen sıradaki Transformers projesinde bize neler sunacak?O zamana kadar Ada yönetmenin tarzını çok iyi yansıtan ve başarılı bir yapım olarak görülmeyi hak ediyor.Saygılar.