Man on Fire – Gazap Ateşi
Tony Scott bu filmi daha önce çekmek için çok büyük uğraşlar vermiş bir yönetmen, daha ilk başladığı yönetmenlik dönemlerinden bu filmi çekmek istese de yapım şirketleri bu denli büyük bir yapımın ellerine bulaştıracağını düşünmüş ve senaryoyu kabul etmemiştir. Tabi daha sonra ilk çevirimi olan 1987 yapımı Man on Fire filmi ise ondan daha önce çekilmiş ve pek fazla bir başarı sağlayamamıştı.
Tony Scott Diğer filmlerine baktığımızda ise birçok başarılı yapımlara el atmış Özellikle Top Gun ,Durdurulamaz , Devlet Düşmanı , DeJavu, Metrodan Kaçış gibi başarılı çalışmaları var.
Film’in konusu ise Joyhn W. Creasy ( Denzel Washington ) adlı bir eski Ajan’ın Meksikada zengin bir ailenin çocuğunu korumak için giriştiği mücadeleyi anlatıyor. Konun asıl işleyişi ise Meksika’da yaşanan insan ve çocuk kaçırmalarının zengin aileleri zor duruma düşürmesidir aslında. Meksika öle bir hale gelmiştir ki Saat başı 6 insan kaçırılıyor ve bunların çoğu evlerine geri dönemiyor. Filmin ana oyuncularından biri olan Pita Zengin bir ailenin tek çocuğudur. Ve herkes gibi oda okula gitmek zorunda, tabi korumasız bir yere gidemiyor. Ve bu arada devreye Creasy giriyor iİşe alınıyor ve küçük pitayı okula götürme görevi veriliyor.
Creasy ise alkol sorunları olan ve sürekli içen sarhoş olan bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Filmin içerisinde hikayenin eksik kalan tek yönü ise Creasy’nin neden alkolik olduğu neden bir ailesinin olmadığı gibi sorulara cevap vermiyor. Ve seyirci birazda olsa karakter hakkında bir yoruma varamıyor. Tek bildiğimiz ise Creasy’nin eski bir ajan olduğu ve askerlik deneyimi olan bir suikastçı olduğudur. Filmin en büyük oyuncularından biri bence küçük oyuncu Pita’dır o kadar muhteşem bir performans göster ki ben hayranlıkla izledim. Film çekildiği tarihte 10 yaşında olan Pita bazı oyunculara ders niteliğinde olacak bir performans çıkarmıştır. Özellikle Creasy ile arasında bağlantı ve onu kendine yakınlaştırması filmi biraz daha izlenir hale getiriyor.
Filmi aslında iki bölüme ayırsak yanlış olmaz, çünkü birinci perdede Pita kaçırılıyor ve bundan sonra durdurak bilmeyen aksiyon sahneleri bizleri bekliyor. Kaçırılmadan önce sert bir çatışmaya giren Creasy kaçırılma esnasında iki polisi vurması başını belaya sokuyor. Aslında burada polisin vurulmasın sebebi açık, kirli polisler diye anılan polislerdir. Yani kaçırılma vakalarında çetelere yardım eden bu polisler yozlaşmış Meksika emniyetinin yüz karası olarak lanse ediliyor.
İlk devrede sakin bir havada geçen film Pita’nın o güzel oyunculuğu ile film resmen taçlandırılıyor, o kadar güzel bir gülümsemeye sahip ki film resmen içerinize cız eden bir duygu yaratıyor. Ve onu sanki üzemiyorsunuz. Başta Creasy onunla soğuk bir mesafede dursada Pita onun kalbine girmeyi başarıyor ve aralarında samimi bir hava oluşuyor.
İkinci devrede ise Creasy burada kendi mesleğini konuşturuyor, ve pitaya zarar verebilecek her insanı bulup yok etmeye ant içiyor. 'Bu işe her bulaşanı, bundan her fayda sağlayanı ve bana her bakanı öldüreceğim… diyerek yola koyuluyor, ve karşısına çıkan her düşmanı etkisiz hale getirerek küçük kıza bir adım daha yaklaşıyor.
Bazı kesimlerde ise Yönetmenin kamera açısı ve Hızlı kurgusunu baya eleştirmiş, özellikle kullandığı farklı açılar izleyenleri filme odaklanamıyor. Ama ben kamera açılarını gayet başarılı buldum özellikle aksiyon sahnelerinde farklı ve hızlı kamera açıları ise aksiyon bir nebze daha yüksek tutmuş.
Yorumun sonuna gelecek olursak, film bir Creasy ve Pita’nın arasında geçen sıcak ve samimi arkadaşlık duygusu etrafında toplanıyor, film biraz daha içten bir havaya bürünmüş. İzleyecek olanları muhteşem bir aksiyon ve dramın sizleri bekliyor…
Puanım: 10/8.1