Yıllardan beri bu filmin afişini görmediğim cafe, bar, sokak satıcısı kalmamaıştır herhalde. Buna rağmen filmi bir türlü izleyememiştim. Genellikle ''Amelie'' filminin yapısında bir film olduğu söyleniyordu izleyenler tarafından. Gerçektende o filme yakın bir sinema üslubu var filmin. Ancak ''Amelie'' çok daha iyi bir film hakkını teslim etmek lazım. Filme gelirsek ayakları yere basan, gerçekçi bir film izleyeceğim diye filmin başına geçerseniz büyük hayalkırıklığı yaşarsınız. Film adeta uçuyor. Gerçek hayatla pek bir ilgisi yok. Yönetmen kendi zihninde bir dünya oluşturmuş, onu da filme yansıtmış. Filmin ilk başlarında bende kendi kendime ''bu nasıl film ya?'' dedim çokça. Sonra ''filmin tercihleri bu yönde galiba'' deyip filme kendimi ancak kaptırabildim dakikalar içerisinde. Yani ayakları yere basmayan üslubunu kabul etmelisiniz filmin. Diğer türlü filmi beğenmeniz pek mümkün gözükmüyor. Ayrıca bu filmi bu kadar keyifli kılan başrol oyuncularının uyumu ve iyi oyunculukları olduğunu düşünüyorum. Perdede o kadar sevimli bir çift meydana çıkartmış ki yönetmen senaryo çokta ahım şahım olmadığı halde bile filmi keyifli kılıyor. İnternette gezerken film ile ilginç ve komik bir yoruma denk geldim. Bu yorum filmi en iyi anlatan yorumlardan birisi olmuş bana göre. ''Monochrome'' nickli kullanıcının ''ekşi sözlük''te yazdığı bu yorumla noktalayayım eleştirimi. Film hakkında sayfalarca eleştiri yazılsa bu yorum kadar kısa, öz ve güzel bir tespit yapılamazdı herhalde :) ...''ancak ''şekerci şekeylerim var, şekerci, abi bi tane almaz mısın, tatlı şekeyler'' anındaki Sezercik sevimliliğindedir. Çocukluğunda onu sevimli bulan, gençliğinde bunu da sever''...İyi seyirler.