Mahsun Kırmızıgül filimlerini her izlediğimde, "kliplerindeki o acemi duruşları, artistik bakışlar atan , arabeks sanatçısından nasıl olur da bu kadar hayatın içinden, Anadolu insanının gözünden bakan bir yönetmen çıkar ? "diye düşünmüyor değilim. Daha bir hafta önce Rusell Crow'un yani bir batılının gözünden kısmen de olsa bizden bir hikayeyi nasıl da yavan ve hissiz şekilde anlattığını görünce Mahsun Kırmızıgülün kıymetini daha bir anladım. Ayakları bu toprağa basan, bu toprağın insanının sevgisinden, heyecanından, sevinç ve üzüntüsünden beslene bir yönetmen tüm çıplaklığı ile karşımızda duruyor. İnsanın yüreğine dokunan, hislendiren, hüzünlendiren,, güldüren kısacası tüm insani ve hayatın içinde duyguları aynı anda yaşatabilmesi şüphesiz ki büyük bir başarı.Filim diğer tüm Mahsun filmlerinde olduğu gibi Doğu insanını, son yıllarda yanlış tanımaya teşne bütün hadiselere ve olaylara, siyasi ve sair tüm gelişmelere inat gerçek yüzü ile göstermenin çabası içinde. Doğu insanının sıcacık kalbi, insan sevgisi, aslında bölünmeyi hiç de istemediği halde bir kesim tarafından aksi mevcutmuş gibi gösterenlere inat batısından doğusuna her karışında aynı hissi yaşadığını, bir kere daha Mahsun Kırmızıgülün ağzından göstermiştir. Bu filimde de olumlu anlamda bürokrasi eleştirisi tadında ve yerinde.
Filme gelince; Özellikle Aziz karekterini oynayan Mert Turak ile Muhtar'ı oynayan Erol Demiröz'ün (...ki Mahsun Kırmızıgülün her filminde Ali Sürmeli ile birlikte vazgeçemediği oyuncudur) ve anneyi oynayan Meral Çetinkaya başarılı oyunculuğu göz dolduruyor. Filim her sahnesi ile ve özellikle final sahnesi ile duygu yoğunluğunda zirveye çıkıyor. Salondan gözleriniz yaşararak çıkıyorsunuz. Filim her yönü ile izlenmeye değer. Kaçırmayın...