YÖNETMEN SERDAR AKARDAN TARANTİNOYU KISKANDIRACAK KADAR İYİ REPLİKLER VE DİYALOGLAR LA DOLU TAM BİR BAŞYAPIT 10 ÜZERİNDEN 10
■ Nerde kalmıştık?■ Cannes Film Festivalinin resmi bölümüne seçilmiş ve Cannes da birçok kez gösterilmiş olan bence bizim sinemamızın en iyi filmlerinden biri Gemide.Ama asla aileyle izlenebilcek bir film değil.Daha çok kendi başınıza veya arkadaş ortamında izlenebilir.Çünkü küfür filmin adeta bel kemiği.Ancak filmin yarattığı atmosferden olabilir küfürler olmasa film eksik kalırmış gibi.O kadar doğal ilerliyor ki adeta oynanmamışta yaşanmış hissi veriyor.Tabi bu oyanamayıpta yaşayanlar arasında bence bütün alkışı Erkan Can abimiz hakediyor.■ Bir memleket gibidir gemi. Her şey düzenli ve kontrol altında olmalıdır, kaidelere uyulmalıdır, kanunlara, nizamlara… Ben de bu memleketin başşeyi gibiyim; başbakanı gibiyim mesela. Her şey benden sorulur. Denize çıktın mıydı bu küçücük gemi bir memleket oluverir. Aslında bir başbakandan daha çok görevim var; çünkü onun bakanları var, adamları var, falanı var filanı var, benim yok. Bu gemide güvenlik de eğitim de sağlık da eğlence de benden sorulur. Kamil de başbakanın en kıyak yardımcısı; siz de vatandaş, aynı zamanda memur gibisiniz. Bu yüzden çok kıyak, çok disiplinli ve çakı gibi olmalıyız. Sürekli kendimizi ve birbirimizi kollamalıyız
*Bu yazı filmlerle orantılı olarak sıkıcı,bunaltıcı ve filmler kadar şiddet ve küfür içermektedir.
1998 yılında Serdar Akar,Önder Çakar ve Sevil Demirci tarafından kurulan Yeni Sinemacılar 90'ların ikinci yarısında yeniden uyanan Türk sineması'nda auteur;yani kendi dilini oluşturabilen akımın öncülerinden oldular.Gemide ile başladıkları serüvenlerinde sırasıyla Laleli'de Bir Azize,Yer Altında Dünya Var,Dar Alanda Kısa Paslaşmalar,Maruf ve Takva'yı çektiler.Oluşturdukları bakış açısı nedeniyle bu listeye Serdar Akar'ın Barda'sını da eklemek mümkün.
Yeni Sinemacılar kendi cümleleriyle "Ne eski Yeşilçam geleneklerine saplanıyor, ne de Batılı trendleri kopyalayıp üzerine yapıştırıyordu" ve bu tanımlamadan dolayı da yeni bir dil oluşturmaya çalışıyorlardı.Oluşturdukları bu yeni dilin en somut örneği ise ilk filmleri Gemide idi.
Gemide
Dumandan bir Gemide yazısı ve "Bir memleket gibidir gemi... herşey düzenli ve kontrol altında olmalıdır... kaidelere uyulmalıdır, kanunlara, nizamlara... " cümlesi ile başlar Gemide.
Atmosferi itibariyle o güne kadar Türk seyircisinin pek alışık olmadığı bir giriştir bu.
Mahallenin Muhtarları adlı yıllar süren gudik dizinin bir o kadar gudik karakteri Temel'i olarak bilip nefret ettiğimiz Erkan Can'ın ağzından duyduğumuz bu cümle ile irkilmeye başlarız daha filmin başında.Temel'i,esrar çeken bir adam olan İdris Kaptan olarak sunar bize yönetmen.Mekan boğucu bir atmosfere sahip leş bir gemidir.Geminin sakinleri,ki onlara sakin demek pek de doğru değil aslında,İdris Kaptan geminin baş şeyi,mesela başbakanı gibidir.Kamil onun en kıyak yardımcısı;Boksör ile Ali ise bir nevi bakanlardır.
Boksör'ün başlarına saracağı dertlerle geminin düzeni bozulmaya,Kaptan'ın da otoritesi sarsılmaya başlar.Film başbakan İdris Kaptan'ın iktidarının çatırdamasını,yavaş yavaş kontrolü kaybedip ne yapacağını bilemez hale gelişini anlatır bizlere.
Gemide Dili
Gemide,daha açılış sahnesiyle bangır bangır bağırmaktadır "bu size daha önce anlatılanlara pek benzemeyen bir deneyim olacak" diye.Daha filmin başında seyirciye gösterilen esrar çekip ahkam kesen Kaptan karakteri ve Boksör'e bakmak için güverteye çıkıp kusan ve ağzında salyalarıyla kameraya dönen Ali ile bunun gerçekten da daha önce bize gösterilenlerden çok farklı olacağını hissederiz.
Gemi,dış dünyadan kopuk,Kaptan'ın da söylediği gibi başlı başına bir memlekettir.Bu memleketin de dış dünyadan ayrı bir sistemi ayrı bir düzeni ve ayrı bir de dili vardır.Bu dil bizim normal hayatımızda pek aşina olmadığımız bir dildir.Filmde her iki cümleden birinin küfür olması da bu dilin gereğidir.
Filmin baş karakteri olan Kaptan'ın her sözünün içinde şimdiye kadar beyazperdede rastlamadığımız küfürlerin olması,kötü adamların bile TDK onaylı sözcüklerle konuştuğu,ağızdan en ufak bir tukaka sözün çıkmadığı Türk sinemasında bir ilktir.Bu küfürler her ne kadar belli bir kitleyi rahatsız edecek düzeyde olsa da filmin anlattığı hikayenin inandırıcılığı ve karakterlerin gerçekçiliği açısından çok büyük bir adımdır.
"Nasılsın kaptan başın ağrıyor mu" diye soran Kamil'e "Off Kamil kafamın içinde filler sikişiyor" diyen bir kaptan vardır filmde.Böylesine basit bir diyaloğu bile küfürle sunan film aslında anlatılan hikaye,çok da şatafatlı olmamasına rağmen bu gerçekçi karakterleri ve boğucu atmosferiyle şimdiye kadar rastlamadığımız bir düzeye ulaşır.
Filmin sonlarında içine düştükleri durumu çözmeye çalışan Kaptan ve Kamil'in aşağıdaki videodaki diyalogları,içinde barındırdığı "kötü" sözlere rağmen seyirciye Türk sinemasının en önemli tiratlarından birini sunmaktadır.
İki lafından biri "a.ına koyum" olan insanların yaşadığı bir ülkede çekilen Gemide filmi "küfürlerle dolu iğrenç bir film" değil "küfürlerin gerçeklik kattığı iğrençlikleri anlatan" gerçekçi bir filmdir.
Yeni Sinemacılar kendi oluşturdukları bu gerçekçi sinema dilini,Serdar Akar'ın Gemide'sindeki "filme özgü" dilden taviz vermemesi sayesinde oluşturmuşlardır.Böylece Gemide ile Türk sineması bambaşka bir sinema dili ve bambaşka bir gerçekçilik yakalarken,Erkan Can gibi yıllarca saçmasapan bir televizyon dizisinde harcanan bir oyuncuyu Türk sineması'na gerçek anlamda kazandırmıştır.Erkan Can'ın oynadığı Kaptan karakteri "role hayat vermek" tabirine tam anlamıyla oturan bir iştir.
Gemide bu özgünlüğün yanında yine pek alışık olmadığımız bir tarzı da getirmiştir sinemamıza.İç içe geçen çapraz hikaye kavramı ile film içinde iki hikayenin çakışması ortaya çıkmış ve "Laleli'de Bir Azize" doğmuştur.