En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Ethem Pulat
1 değerlendirme
Takip Et!
4,5
9 Kasım 2024 tarihinde eklendi
Filmi çok severek izledim ,çok ince detaylar var bence karavandaki çift mesela,kadın üvey annesi ama birbirlerinden bihaberler,şarkı söyleyen kızın yaşını sorması çok hoş bir davranıştı.genel olarak film bir çok duyguyu bir arada barındırıyor ve bunu çok güzel bir şekilde servis ediyor...
instagram gördüğüm etkilendiğim kaydettiğim filmi yaklaşık 1 sene sonra izledim çok etkileyici cesaretin nelere mal olacağını görüyoruz doğayla birebir yaşamanın zorlukları iyi de yanlarını görüyoruz cristopher McCandless hayatını anlatıyor oynayan oyuncu Emile hirsh ne kadarda benziyor ona ayrıca başarılı oynamış twilightten önce kristen stewart burda oynamış sonu özellikle insanı mahvediyor benim aklıma takılan genelde hep iyi insanlara denk gelmesi oldu doğaya çıkma macerasında orası biraz ilginç geldi kötü insan hiç gelmedi karşılaştığı insanların kalbine dokundu sevdirdi kendini 10/7.4
Bu film aslında hayat üzerine bir romantik bakış.İmkan ve eğitim sahibi olup seçenekleri uçlarda denemek gibi bir şey.Hikayesinin gerçek olması aslında insanın milyonlarca yıl yaşasa da,neyi aradığını bir türlü bulamamasıdır.Bu gerçeklik hem şu ânımızı ,hem geçmişimizi hemde geleceğimizi sorgulamamıza neden oluyor.Benim çıkardığım sonuç şu ; İnanılmaz şeylerin hayatımıza basit etkileri ve basit şeylerin hayatımıza inanılmaz etkileri olabilir ve bu etkiler tamamen bizim hayatımızı yönlendirmemiz sayesinde gerçekleşebilir.
özgür ruhlu adamın yol hikayesi denebilir. Ben şahsen çok sıkıldım. İkinci denememde zorlayarak bitirebildim filmi. Sıfır sürükleyicilik bir sefer. Sonuçta dramatik bir film. 140 dakikaya ne gerek var. Oyunculuklar iyi ve başarılı. Birde mantık hatalarıda vardı filmde.. gerçek hikaye
Bu dünyadan Alexender Süperberduş geçti. İstediği için yola çıkan. Hayatın anlamını ve mutluluğu arayan bir adam. Aile içi geçimsizliklerin bir çocukta ne denli bir etki bırakacağı. Yolda tanıştığı insanlarla çok iyi ilişkiler kuran. Paranın,sosyal ilişkilerin anlamsızlığını keşfeden adam. 23 yaşında ölen ama hayatımı mutlu yaşadım diyen insan. İstediği için her şeyi yapabilecek bir adam, sınır tanımayan. Kemerine deneyimlerini işlemek çok güzel bir olaydı. Her tanıştığı insan ile her gittiği yer ile ayrı bir deneyim sahibi olmak.. Buğday işi, o iki karı koca, daha sonra yine onlar ve Tracey( kristen stewart), en son yaşlı inatçı emekli asker (!). Her biri ayrı güzel deneyimlerdi. Ah Christopher McCandless seni unutmayacağım. ''başıboş gezmenin bize her daim keyif verdiğini yadsımamak gerekir. Bu olay düşüncelerimizde geçmişten, kanundan ve sıkıcı zorunluluklardan kaçışla bağdaştırılmıştır. mutlak özgürlük'' ''hayatta güçlü olmanın çok gerekli değil fakat kendini güçlü hissetmenin önemli oldugunu...''
Sonsuz özgürlük...Bugüne kadar bu filmi nasıl izlememişim diye kendime kızıyorum. Tek kelime ile bayıldım. Gerçek hayattan uyarlandığı için hoş olmayan durumlarda vardı fakat filmin bütününe asla zarar vermiyor.[spoiler]Hiç beklemediğim bir sonla bitmesi şoka uğramama sebep oldu.[spoiler]
Yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır, Yalnız yürünen deniz kıyısında sevinç, Kimsenin bilmediği topluluklar vardır derin denizlerde, Tınısında da müzik, İnsanları sevmiyorum diyemem, ama doğayı daha fazla... [Lord Byron]
Onları mezun oldukları okulun önünde görüyordu. Babasının ve annesinin okulun önünde görüyordu. Mezun olmak ve evlenmek üzereler. Yanlarına gidip dur demek istiyorum. Çocuklarınıza kötü şeyler yapacaksınız, hatta ölmek isteyeceksiniz. Onların yanında gidip onlara lütfen yapmayın demek istiyordu. Ancak bunu yapamazdı, yaşamak istiyordu...
spoiler: Annesi ve babası onun hayatı için her şeyi düşünüyordu. Eğitimi; okuyacağı üniversite, alacak yeni araba... Oysa onun istekleri bunlar değildi. Kitaplarla beraber iç dünyasına yolculuk etmeyi daha çok seviyordu. Tostoy ve Jack London gibi... O aşırı korumacı bir aileden ve para odaklı bir dünyadan uzaklaşmak istiyordu. Okumak, sistemin içerinde çalışmak, evlenmek ve mutsuzluklarını çocuklarına yansıtmak ona göre değildi. Sistem para odaklıydı... Bu hayatın gerilimi eve yansırdı. Evde şiddet dolu bir tiyatro içerisindeydiler; oyuncular hem yargıç hem de sanıktı... Anne ve babası ilk milyon dolarını kazandıktan sonra daha açgözlü oldular. Bir ara boşanmaya bile karar vermişler sonra vazgeçmişlerdi. O sırada inanılmaz bir soru sormuşlardı: “Biz boşanınca hangimizde kalmak istiyorsunuz?” Bu onu ortadan ikiye ayırmıştı. 'Keşke boşansalardı' diye düşünmüştü.
Üniversite parasını hayır kurumlarına bağışlayıp batıya doğru ilerlemeye başladı. Karşılaştığı insanlar ona ilginç bilgiler verir. Biri ona avlanmayı öğretir. Biri ona akıl verir, biri ona bilgelik verir. Hatta evlat edinmek isteyen bir yaşlı adama bile rastlar...
Küçükken anne ve babasının kavgalarını, fiziksel şiddetlerini hatırlıyordu. Anne babasının arasında problemlerin yükünü kardeşiyle beraber taşıyordu. Lise çağlarında başka birilerinden aile sırlarını öğrenmişti. Babası annesi ile tanıştığında evli olduğunu öğrendiğinde dünyası başına yıkılmıştı. Hem de bir çocukları varmış. Anneleri o zamanlar bir metres konumundayken onun karısı olup onun suçuna ortak olmuştu. İlk çocuğunu da reddetmiş olan babasına öfkeliydi. Ailede herkesin ait olma hakkı vardı. Yarım kardeşinin dışlanması, belki de onun da kendisini dışlamasıyla sonuçlanıyordu.
Tüm seyahatlerin sonunda kuzeye ve daha kuzeye gitti; Alaska’ya. Orada terk edilmiş bir otobüs buldu. Bu otobüste tek başına ancak yalnızlık hissetmeden yaşadı. Mutlu olmak için insanlara ihtiyacı yoktu, Tanrı her yerdeydi. Artık kaçtığı medeniyet tarafından zehirlenmeyecekti...Kaderi ne olursa olsun, o yaşamı, yaşayarak ölümü seçmişti. Doğanın içinde, doğa ile bir...
Eğer insan hayatının mantık tarafından yönetildiğine inanırsak yaşama ihtimalini yok etmiş oluruz.
Tabiatın Kucağında Uyuyan İnsan McCandless... İlk önce şununla başlayayım; İnsanın hayata bakış açısını değiştirebilecek yapımlardan biri bana göre belkide en başta olanı.. Beton yapılar arasına sıkışmış insanoğlunun paradan başka birşeyi düşünmediği düşünmek istemediği daha güzel nasıl anlatılabilir..!! McCandless 20.yy eleştiren insan peki 21.yy görsen acaba nereye kaçmak isterdin..? Hiçbir zaman veremeyeceği bir cevap.. Normal olarak şuanda yaşayabilirdi ancak başına o talihsiz olay gelmeseydi.. Emile Hirsch.. Kademe atladığı bir film olarak görüyorum o zaman 22 yaşında olmasına rağmen.. Bir filme daha oyunculuk bakımından daha neler verebilirdi ki.. Gerçekten çok başarılıydı.. Etkileyici bir oyun çıkarmanın ötesinde, kendisini hikayeye çok iyi oturtmuş ve izleyenlere karakterin özelliklerini, gerçekleştirdiği bu kaçışın nelerden kaynaklandığını anlatmada kendine düşen görevi layıkığla yerine getirmiş.. Fiziksel olarakta bu film için acaip derecede kilo vermiş.. Tabiatta geçirdiği zamanda, bir ara sanırsam antilop sürüsüne yaşlı gözlerle baktığı yüz ifadesi ve tam bir başka hayvanı vuracağı zaman arkasından yavrusunu görünce vazgeçtiği sahneler harikaydı bana göre.. Başrol oyuncusundan girmişken filmdeki oyunculardan biri Kristen Stewart\'la ilk tanıştığım film idi.. Yönetmen ve Müzikler.. Aktör ve yönetmen Sean Penn bu filmde ustaca bir iş çıkarmış.. Müziklere gelicek olursak tek kelime ile Eddie Vedder.. Klişe ama gerçekten süperdi yaptığı her müzik.. Orjinal şarkı ödülüde kazandı film.. Ayrıca film Belgesel tadındaydı.. Harika doğa olaylarıyla, konu iyice harmanlanmış işte film budur denilecek halini almıştı.. Gerçekte yaşanması insanın hüzünlenmesine neden oluyor ancak sanatsal açıdan filmin çekilmesi çok iyi.. Son sahne filmin en can alıcı noktası.. Halen izlemeyenler için tavsiyem bu filmi mutlaka izleyin.. Gerektiği kadar bu gerçeklere kulak verin.. Mükemmel görüntüler eşliğinde değişik bir yolculuğa çıkmaya ve birkaç defa daha izleyeceğiniz bir yapıma hazır olun.. 8/10..!! ***Mutluluk sadece paylaşıldığında gerçektir...
"Doğa, teknolojiden uzak ve türlü türlü maceralara yakın bir vahşi yaşam... Hayvanlarla, ağaçlar ve bitkilerle, nehirler ve kar soğuklarıyla, çöller ve dağlarla, kayalar ve topraklarla... Kulağa çok hoş geliyor değil mi? Böyle bir hayatı zaman zaman günlük yaşamın sadece telefonlar, bilgisayarlar ve evde sıradan aktivitelerle geçmesinden dolayı hepimiz en az bir kere istemişizdir. İşte tam olarak bu; dahi oyuncu ve yönetmen Sean Penn, filmi öyle başarıyla yönetmiş ki insan kendisini filmin içindeymiş gibi ve Christopher'ın yaşadıklarını yaşıyormuş gibi hissediyor. Yolda rastladığı karakterlerin filmde ki payı bence çok fazla. Jan, Rainey, Wayne, Ron gibi karakterlere bayıldım. Ayrıca Kristen Stewart'ında 16'lık gencecik hali bu filmde yer alıyor. Tracy Tatro, (Kristen Stewart) Christopher'dan hoşlanıyor ve ben devamında bu ikilinin beraber yola çıkacağını zannetsem de öyle olmadı, bu hayal kırıklığına uğrattı beni. Sanırım yaş probleminden dolayı Christoper Tracy ile ilişki yaşamadı, çünkü aralarında tam 6 yaş fark vardı ve bu gözle görülebilir bir fark. Film yaşanmış gerçek bir hikayeden yola çıkılarak çekilmiştir, muzikleri de enfestir. Güzel manzaralar, duygusal anlar ve insanın içine ferahlık hissi veren nehir sahneleri vardır. Filmin sonunda duygu yüklü şeyler yaşandı ve Christopher'ın yolda rastladığı herkesin güzel, istedikleri bir hayata ulaştıkları da gösterildi. Unutmayın, doğa aynı zaman da doğallık demektir."
Genç karakterimiz Christopher McCandless'ın inanılmaz özgürlük hikayesi. Hepimiz kaç yaşında olursak olalım şehir hayatından, global dünyadan uzaklaşmak istesek de bu çok büyük cesaret isteyen birşey olduğunu biliriz ve hemen korkarak geri çekiliriz. Malesef hiçbirimiz o sahip olduğumuz mükemmel telefonları, inanılmaz zeki bilgisayarlarımızı, bi tarafı çizilecek diye korktuğumuz arabalarımızı ve sıcacık evlerimizi bırakıp doğaya yani kendimizi tek özgür hissedebileceğimiz yere gidemeyiz.. Bu filmin gerçek bir hikaye olması beni çok etkiledi ve böyle insanların da dünyada var olması veya geçmişte var olmaları tüylerimi diken diken ediyor. Filmde de dediği gibi "Düşüncelerimi anlatan kelimelerin gitgide anlamsızlaştığını farkettim". Evet bu gerçekten de böyle Doğadayken kelimelerin hiçbir önemi yok ! Hiç beklemezdim ama filmin sonunda ağladım. Sizi derinlere sürükleyecek olağanüstü bir kişisel yolculuk MUTLAKA İZLEYİN.10/8
gerçek bir hikayeden uyarlanması etkileyici ama film açısından bakarsak tükenmiş karakterimiz yaşam baskısı,topluma ayak uyduramıyışın,bunalmışlığı ile kendini özgürlüğe engel ne olursa olsun istediği özgür hayatına doğru adımlarını izliyoruz.. Duygular ve amaç çok güzel ama uzun bir film izledikçe bir müddet sonra sıkılabiliyorsunuz.. İzlemeye değer.
bazen aslında hepimizin tükendiği bittiği zamanlar olur ve içimizden bırakıp herşeyi gidiyim dediğimiz olur(en azından bana çok olur bir doğa sever olarak bide).bu film işte hayatta bence aslında hiçbir zaman mutlu olmayan ve mutuluğu denemediği hissettiği bir şeyde aramak isteyen birini hikayesi.müzikleri filmdeki karakterleriyle tekrar tekrar izlenebilicek bir de olmazsa olmaz filmden bir replik 'insanlarıda severim ama doğayı daha fazla' ,
öncelikle herkese Merhaba. Film çok iyi. bu filmi izledikten sonra ciddi derecede değişik duygulara kapıldım diyebilirim. Zaten yalnız yaşayan bir insanım. Bunun da çok etkisi var tabi ki. Ben açıkçası doğayı insanlardan daha çok seviyorum. İnsanlar sürekli bi kötülük yapmanın, sadece kendini düşünmenin, bi çekememezliğin, inanmamanın , 2 yüzlülüğün , sürekli yalanın dolanın peşindeler ! NEDEN abi ? NEDEN ? ben tek kelimeyle BIKTIM artık daha şu 20 yaşımda. Chris McCandless' i çok iyi anlayabiliyorum. Ne diyordu film ? İNSANIN İÇİNDEKİ MACERACI RUH İÇİN KESİN OLARAK BELİRLENMİŞ BİR GELECEKTEN DAHA YIKICI BİR ŞEY DÜŞÜNEMİYORUM. olayın özeti . Neyse arkadaşlar eğer yanlış bir şey söylediysem kusura bakmayın ama gerçekten böyle yani söylediğim gibi düşünüyorum herşeyi. Neyse HOŞÇAKALIN .
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.