Hesabım
    İnsan Olmak: Fatih Akın Sineması

    Hümay Ongan, Fatih Akın'ın kariyerini ve filmografisini masaya yatırıyor...

    -

    Şu sıralar MUBI’de yer alan seçki sayesinde Fatih Akın filmlerini yeniden izliyoruz. Dolayısıyla yönetmenin dünyasına dair yeniden düşünüp konuşma imkanımız oluyor. Platformların en iyi yanının zaman zaman sevdiğim işleri tekrar gündemime sokması olduğunu düşünüyorum.

    Fatih Akın’ı yazarken öncelikle hayatından başlamak gerektiğini fark ettim. Elbette bütün sanatçılardan söz ederken yaşadıklarını göz önünde bulundurmak gerekiyor ancak Fatih Akın için mesele bunun ötesinde. Almanya’da göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Akın, çocukluğundan itibaren tatillerde önce fabrikada, ardından bilet satıcısı olarak sinemada çalışmaya başlamış. Video kasetlerin ve arabesk filmlerin gurbetçiler arasındaki önemini sinema tarihinden biliriz. Fatih Akın da ailesinin izlediği bu filmlerle birlikte sinemaya ilgi duymaya başlıyor.

    Duvara Karşı -
    Duvara Karşı

    Bunlar neden önemli? Türkiye’ye dair ilk bakışının bu yıllarda oluşmaya başladığını söyleyebiliriz. Almanya’da doğmuş bir çocuk olarak oranın kültürüyle hayata başlarken ailesinden ve etrafındaki göçmen ailelerden ülke hasretini ve bu hasretin Türk filmleriyle giderilmeye çalışılmasını görüyor. Fatih Akın’da zaman zaman oryantalist zaman zaman gerçekçi bir noktadan Türkiye’ye bakmanın sebebi bu karışım. Hiçbir zaman Akın’ı memlekete tamamıyla dışarıdan, bir Avrupalı gibi bakan pozisyonda görmesem de kimi zaman yeterince gerçekçi olamayan detaylarla karşılaşıyoruz.

    Gençlik yıllarından bir diğer önemli mesele on altı yaşındayken takıldığı, göçmen çocuklardan oluşan çete. Filmlerinde sıklıkla gördüğümüz suç, suça itilme hatta zaman zaman gangstervari izleri bu yıllarda gördüklerine dayandırabiliriz. Akın, filmlerinde suça ilişkin oldukça gerçekçi bir dil yakalamayı başarıyor. İnsan, bildiği şeyi gerçekçi bir dille anlatmakta çok daha başarılı oluyor. Fatih Akın, bilmediği bir konunun etrafında dolaştığında bunu fark etmek hiç zor olmuyor. Bunun en göz yoran örneği Yaşamın Kıyısında filminde Nurgül Yeşilçay’ın canlandırdığı solcu karakterin sığlığı. İstanbul’da solcu avına çıkan Fatih Akın, konudan ne kadar uzaksa kentin müziğini anlatırken (Köprüyü Geçmek) o kadar samimi ve gerçekten başarılı bir iş çıkarıyor.

    facebook Tweet
    Öneriler
    Back to Top