Çok başarılı ve etkileyici bir film var karşımızda. Özellikle, muhafazakâr Akademi Üyelerinin kararlarını gözden geçirmelerine sebep olacak bir film. Filmde, ilk önce göze çarpan müthiş görüntü yönetmenliği; filmde bir sahnede Archer ?Biz National Geographic Kanalından geldik? diyor, adeta yönetmen burada filmin görüntülerini tarif etmiş, zaman zaman National Geographic'de bir belgesel seyreder gibi oluyorsunuz. Leonardo Di Caprio, Archer rolünde çok başarılı, bazıları İngilizce aksanını çok abartılı bulmuş, şunu belirteyim benim iki üç tane Güney Afrikalı arkadaşım oldu hayatımda, o arkadaşlarımın İngilizce konuşmalarından biliyorum ne abartması bırakın abartmayı aksine çok çok başarılı olmuş aksanı Caprio'nun. Bilmeyenler için belirteyim, bilinenin aksine Güney Afrika Cumhuriyeti'nin resmi dili, Flamanca'da türetilmiş olan, Afrikaans'dır (filmde Archer'ın komutanının konuştuğu dil) İngilizce ikinci dilleridir, o bakımdan İngilizce'yi aksanlı konuşurlar. Bu arada, Caprio'ya keçi sakal yakışmış, daha olgun hale getirmiş. Ancak ben asıl, Djimon Hounsou'nun performansına hayran kaldım, yönetmenler bu müthiş yetenekli kabiliyetli oyuncuya ne zaman başrol verecekler merak ediyorum, Oscar Ödülü verilecekse öncelik Hounsou'nun olmalı. Filmin hayli uzun oluşu (genelde bir Oscar Ödüllü veya aday filmlerinin politikasıdır) güzel görsel sekanslar ve müthiş aksiyon sahneleri yüzünden bana göre seyirciyi bir dakika bile sıkmıyor. Bu filmi Hotel Rwanda filmine benzetenler var, şunu belirteyim bu filmin en önemli artısı siyasete Hotel Rwanda filmi kadar fazla bulaşmıyor olması, evet bu filmde iç savaş ve bir devrimci cephe mevcut ancak Hotel Rwanda filmi kadar siyasetin altında fazla ezilmiyor. Filmde eleştirebilecek sadece iki unsur mevcut, ilki Archer ve Bowen karakterleri arasındaki uyumsuzluk ve hiç inandırıcı olmayan aşk sahneleri, ikincisi ise Jennifer Connelly'nin bana göre çok silik ve zayıf kalmış performansı, Connelly'nin çok daha başarılı olduğu filmlerini biliyorum. Sonuç 9/10