Ürkütücü bir peri masali bu, modern zamanla harmanlanmis. Eski zamanlarda suda yasayan perilerle insanlar dostmus. Suda yasayanlar, insanlari yasamla ilgili uyarirmis ve iyi yasamlari için ögütlerde bulunurmus. Ama adi üstünde insanmis bu, dinlemeyi bilmezmis... Ve bir gün dinlemeyi hepten kesmis, kendi bildigini okumus. Sudaki periler de artik gelmez olmus. Dünya haset, düsmanlik, savas ve terörle dolmus; isler içinden çikilmaz olmus. Bir gün sudaki kiz insanlar için geri dönmüs, pesinde onu öldürmeye can atan düsmanlarina ragmen...
En Iyi Film, En Iyi Yönetmen ve En Iyi Orijinal Senaryo dallarinda Oskari kazanan Altinci His’e ek olarak, Ölümsüz, Isaretler ve Köy gibi gerilim filmlerinin, bazi çevrelerce Spielberg’e rakip gösterilen yönetmeni Shyamalan, Sudaki Kiz için iste böylesine güzel bir masalla yola çikmis.
Insana yönelik pek bir tehlike söz konusu olmadigindan filmin pek ürkütücü oldugu söylenemez. Onun yerine, sinema elestirmeni karakterinin öldügü sahne gibi birkaç yerde espri isiklari var, gülümsetiyor insani.
Sudaki Kiz’in vasat degilse bile ortalama bir film ayarinda oldugunu inkar edemem. En azindan Altinci His’in yanindan bile geçemez. Diger yandan, filmde bazi piriltilar var ki insanin içini isitiyor. Örnegin, dünyanin kaderini degistirecek bir yazari bulmak için gelen sudaki kizin, katiksiz masumiyeti ve iri gözlerindeki sonsuz huzur karsisinda etkilenmemek ve 'Ulasmamiz gereken nihai nokta bu olsa gerek' diye düsünmemek elde degil.
Filmdeki bir diger pirilti ise, kiyida kösede kalmis, siradan ve ise yaramaz görünenlerin bile varolusunun bir nedeni oldugu savini gütmesi, belki digerlerinden bile çok. Aslinda siradanlik bunlarda yalnizca görüntüdedir. Kendi halinde yasayan her bir karakter, kendi baslarina civil civil renklerdir. Her seyin yaniti, kibrinden yanina yaklasilmayanlarda degil, belki de bu önemsiz görünen insanlarda bulunacaktir, kim bilir?
*Milliyet Gazetesi, Cumartesi Eki’nde yayinlanmistir (Eylül 2006).