İzlediğim en iyi filmlerden diyebilirim. Filmin o kadar tüyleri diken diken eden sahneleri var ki akıl almıyor. Gerçekten izlerken beni de şizofren yaptı filmi izlemek için yorumlara bakan var ise eğer bu yorumu görür görmez kapayıp filme başlasın bu filme kötü demek mümkün değil
Filmde eleştirilecek tek bir nokta göremedim. Aksine empati yeteneğim , düşünce gücüm ve olaylara bakış açımı değiştiren bir film oldu. Rahatlıkla herkese önereceğim tam bir başyapıt. İzleyin. İzlettirin.
İlk izlediğimde 35. Dakikada sıkılmış kapatmıştım tekraren tavsiye edilince izleyim dedim. Tamda o dakikadan sonra şekillenmeye başlıyormuş☺️. Oyunculuklar çok iyi, söylenen sözlerden çok beğendiklerim oldu o sahneleri tekrar çevirip izledim onlardan birisi" tek emin olduğum şey hiçbir şeyden emin olamayacağındır", görsel efektler güzel, Eleştirim, adam profösördü aniden Pentagon ajanı oluverdi biraz daha yavaş geçilebilirdi
Nobel ödüllü Amerikalı matematikçi John Nash'ın hikayesini anlatan kendi ağzıyla tam olarak benim hayatım böyle değil dese de bazı şeyleri beyazperdeye taşımak için ufak tefek yapılan değişikler ile en iyi psikolojik dram filmlerinden biri
başyapıtlardan bir film izlenmesi gerekiyor yine film heyecanı kaçmasın diye içerik vermiyorum konusu çok güzel kadının yaşadığı çaresizlik çok güzel finalde çok güzel bravo russel baba
Biyografi filmlerini severim, bu film oscar aldığı için izledim. Filmi beğendim ama birazda abartıldığını düşünüyorum. Benzeri onlarca film var.7 yıldız veriyorum.
Sebebini anlayamadığım bir şekilde Russell Crowe bana çok antipatik geliyor kendisini sevemedim bir türlü ama yiğidi öldür hakkını yeme filmde resmen döktürmüş çok çok iyi bir oyunculuk sergilemiş. Jennifer Connelly nin ise güzelliği yetiyor resmen. Filmin ilk yarısını izlerken o kadar sıradan şeyler oluyordu ki tam sıkılmaya başlamışken bir anda olaylar patlak verdi ve gerçekleri suratıma tokat gibi yedim. Şizofreniyi ve o psikolojik buhranı da çok iyi aktardıklarını düşünüyorum. Tüm bunların gerçek bir hayat hikayesine dayanması ise tabiki filmi anlamlı kılıyor.
Film John Nash’ın hayatından esinlenerek yapılmış.Birebir aynı değil yani.Eşi Alicia Nash her zaman yanında olmamış mesela.Hastalığının ortaya çıkmasından belli bir süre sonra boşanmışlar.10 yıl sonra hastaneden çıktıktan sonra tekrar aynı evde yaşamışlar fakat iki yabancı gibi.Nobel ödülünü aldıktan sonra tekrar evlenmişler.En ilginci eşcinsel olduğu iddiaları var.Bu sebeple tutuklanması, işten atılması gibi farklı ayrıntılar...Biyografi filmiyse eğer, birebir gerçek hayat hikayesi olmalıydı bence.Daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Gerçekçi bir biçimde işlenmiş başyapıtlardan. Filmde eksik bırakılan ve muhtemelen senaristin gerek görmediği ya da çok az ima ederek gösterdiği iki çiftin ayrılık yaşadığı, Nobel ödülü sonrası tekrar evlendiği gerçeği var. Aslında bu da detaylandırılıp filme yansıtılmış olsa daha etkileyici bir sahne daha kazandırılabilirdi. Her şeye rağmen başyapıt diyebileceğim bir film. İzleyin, tekrar izleyin, tekrar tekrar izleyin 😉
spoiler: yahu filmin ismine bir bakın bir de senaryosuna.. bu filmde ne akıl var ne de oyunları.. rollerini güzel yapmış oyuncuların oynadığı, hikayesi gerçekten alınmış sıradan bir film sadece
Kesinlikle bir başyapıt! Russell Crowe'un oyunculuğunun nirvanalara ulaştığı bir film.Filmin başları biraz kafa karışıklığı yaratsada filmin sonunda herşey öyle yerine oturuyorki izledikten sonra yüzünüzde bir tebessüm oluşuyor.Kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.