Bu, 2 yıldan uzun süredir katılmaya çalıştığım ancak dolandırıcıların benden birkaç kez para aldığı yeni dünya düzenine, İlluminati'ye nasıl katıldığımla ilgili tanıklığımdır. Uzun zamandır İlluminati'ye katılmak istiyordum ancak dolandırıcılar bu yılın başlarında Lord Felix Morgan ile çevrimiçi görüşene kadar paramı almaya devam ettiler. Kendisiyle iletişime geçtim ve her şeyi anlattım ve kullanılan kaydı önerdi ve başlamam için büyük üye için ödeme yaptım ve Dünya Düzeni'ne kabul edildim ve kabulüm tamamlandıktan sonra 1.000.000 ABD doları tutarında bir miktar aldım. Çok mutluyum! Ve Lord Felix Morgan'ın iyi çalışmalarını yaymaya söz veriyorum. Bugün yeni dünya düzeni İlluminati'ye katılmakla ilgileniyorsanız, bugün Lord Felix Morgan ile iletişime geçin, her zaman arzuladığınız İlluminati'ye üye olmak için en iyi şansınız o. Lord Felix Morgan ile iletişime geçin E-posta: Illuminatiofficial565@gmail.com veya WhatsApp +2348055459757
“Yoruldum, patron. Yollarda yağmurdaki bir serçe kadar Yalnız kalmaktan yoruldum Yanımda hiç arkadaş olmamasından bıktım, Nereye gideceğimizi, nereden geldiğimizi söyleyecek biri… İnsanların birbirine kötü davranmasındasın bıktım, Her gün dünyada hissettiğimi duyduğum acılardan Bıktım, Çok fazla var Sanki her an kafama cam parçaları batıyor Anlıyor musun?” (Yeşil Yol, 1999, Frank Darabont). İzlemekle eskitemediğim nadir filmlerden . Bu filmi ilk 20 yaşındayken izlemiştim . Kesinlikle insanların dünyaya bakış acılarını degiştirecek bir film . -Hayat bazen vazgeçmektir...Bırakıp gitmektir ne varsa...Uzakta çalan bir şarkının melodisini dinler gibi izlemek ve yalnızca yaşamaktır hayatı ... isteğimiz, çok değil...---Bildiğin halde susmak...bilmek istememek belki...Hayat yapma bunu bana demek kolay mı...Bu kadar acımasız olmasaydın bana karşı...Gücümün bittiği yerdeyim çünkü ben...---Elimden gelen tek şey şimdi görebilmek,,bana gösterdiklerini anlamak...Anlamıyorum artık ama...Kendimi sorgulamaya başladığım şu zamanlarda seni bırakıyorum...Nolur sende beni bırak...Zaten buna üzülecek olanlar beni bilenler olacak...
tam bir başyapıt yapım bence dramu sonuna insanın içine işliyor bu filmi daha önceden izleseymişim keşke ama iyiki seyrettim cok beğendim johnun dediği gibi insanlar kötü birbirlerine kötülük yapıyorlar çoğu zaman bunu dost gibi görünüpte yapıyorlar 10/8
Sinematografik açıdan en çok sevdiğim film The Godfather olsa da hemen onun ardından yeşil yol geliyor. (Belki hatırlamadıklarım da vardır ama ''Yeşil Yol'' hala benim için sinemetografik açıdan izlediğim en iyi filmlerden bir tanesi.) Açıkçası güzel bir film çekmişler, eski olmasına rağmen görüntüler izlerken sırıtmıyor ve eskimiş gelmiyor. Filmin yeşil perdeler ile bir stüdyoda mı yoksa gerçek bir hapishanede çekilip çekilmediğini bilmiyorum fakat izlerken bana gerçekçi hissettidiği ortada. Görüntüler, mekanlar, ışıklar, gölgeler, kontrast her şey çok güzel. Filme sadece bu teknik açılardan bakarsak harika olduğunu söyleyebilirim. Biraz da filmin kendisine değinmek istiyorum ve bundan önce de biraz kendime değineyeceğim. Mucizelere ve doğa üstü olaylara inanan birisi değilim, bu tarz şeyleri komik ve bilim dışı bulurum. Eğer gerçek olmayan bir şeye inanmam gerekiyorsa onun biraz önüme gizim unsuru katılmış ve aslı bilinemez şekilde sunulmasını isterim. Ama bu filmde tam tersi neden mi: John Coffey'ye Tanrı tarafından bir doğa üstü güç verilmiş ve o da bunu doğru bir şekilde kullanıyor, bu kadar. Gördüğünüz üzere olayın aslı tahmin edilemez olması ve gizemselliği bir anda yok oldu. Mesela bir korku filmini izliyorsunuz ve izlerken de filmin içerisinde izledikleriniz gerçek hayatta yaşanamayacağını da biliyorsunuz ama buna rağmen filmden keyif alabiliyorsunuz çünkü izledikleriniz sizi şaşırtıyor, sır perdesi bırakıyor, size olanlara inandırmayı başarabiliyor. Bu filmde ise olanlar dine bağlandığı için bana gerçekte aslı yaşanamayacak türden geldi. Bu bir film dram filmi olduğu için gerçekci olmasını bekliyorsunuz ama gel gör ki içine doğa üstü ögeler katmışlar. Korku filmleri genellikle tamamen doğa üstüdür. Film sadece doğa üstü olmaya da çalışmıyor, kendi içerisinde gerçek bir zamanda gerçek bir hapishane gerçek bir olayın içinde geçiyor. Anlatmaya çalıştığı bir dram var, anlatmaya çalıştığı bir acı var ve ''bu dramın içerisinde hem gerçek ve hem gerçek üstücülük bir arada''. Dram seven birisi olarak bu ikisi benim için bu ikisi bir arada gitmedi. Bir şey bana ne kadar gerçekçi hissettirirse ona o kadar üzülürüm. John Coffey'nin doğa üstü güçlerinin olmasını ve bunları kullanmasından ziyade herkes gibi normal bir insan olmasını yeğlerdim. Eminim ki daha üzücü, daha etkileyici bir film olurdu çünkü o John Coffey aynı benim gibi bir insan olsaydı eğer onunla daha iyi bağ kurar, onunla daha iyi empati yapardım. Bu tüm dediklerimin sadece benimle de alakası olabilir, dediğim gibi pek doğa üstü güçlere inanmam. Sadece film hakkında kendi düşüncelerimi belirttim. Son kısımlarda biraz daha fazla keyif aldım yalan yok fakat hala filmin klasikler arasında biraz abartıldığını düşünüyorum. Biraz da gereksiz uzun bir film olduğunu düşünüyorum. Bu kadar.
haksız yere idam a mahkum olan adamın son zamanları.. Konu muthiş.. Kadro ve oyunculuklar muhteşem.. Sürükleyicilik harika.. 3 saat ten uzun film bir solukta bitiyor… on numara beşyıldız bir klasik bu.. Filmlerin babası..
Film efsane bir dramdı. Normalde dram pek sevmem. Ama en sevdiğim tür olan fantastikle harmanlanınca ortaya harika bir film çıkmış. Ben bu filmi sinemada izlemiştim.🍿🍿 Ve çok zevk almıştım. Bu filmi herkese tavsiye ederim. Özellikle dram, polisiye ya da fantastik sevenlere!
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.