Hesabım
    Babil
    Ortalama puan
    3,7
    1943 Puanlama
    Babil hakkında görüşlerin ?

    360 Kullanıcı yorumları

    5
    42 Eleştiri
    4
    165 Eleştiri
    3
    45 Eleştiri
    2
    47 Eleştiri
    1
    35 Eleştiri
    0
    26 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Fahri Akçay
    Fahri Akçay

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    16 Ekim 2020 tarihinde eklendi
    Araç 10 takla attı ne işse hiçbir hava yastığı açmadı... Bunu bana biri anlatabilir mi? Tabiki arabalar her çarpışmada ya da devrilmede hava yastığı açmazlar lakin bu sahne de bu işten biraz anlayanlar bilir ki araba son model ve bu arabada tavan ve yan hava yastığı bile var. Lütfen aklımızla oynamayın.
    BABA S.
    BABA S.

    Takipçi 94 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    6 Ekim 2020 tarihinde eklendi
    Birbirimizden sandığımız kadar uzak değiliz.Kesişen hayatlar,yeni öyküler ve bolca verilecek yeni kararlar.Film iki kelime:Sade ve Şık.İzlerken sıkılmaya ara ara yüz tutsanız bile durumu hemen toparlayan bir film.Oyuncular kaliteli,güzel bir senaryo ve Alejandro González Iñárritu yönetmenliği.İyi seyirler...
    Hasan Akif Aycibin
    Hasan Akif Aycibin

    Takipçi 99 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    26 Ocak 2020 tarihinde eklendi
    Alejandro G. Iñárritu'nun filmlerini genel olarak sevmişimdir. Bu da onlardan biriydi benim için. Film, farklı dilleri, farklı kültürleri, farklı coğrafyaları sunan bir filmdi. Aynı yönetmenin Ameros Perros(2000) filmi de farklı hikayelerin kesişmesi bakımından bu filme benziyordu. Filmin adının Babil olmasının nedeni: Babil hikayesine göre cennete ve de Tanrıya ulaşmak isteyen insanlar zamanımızdan 5000 yıl önce bir kule inşa etmeye başlarlar. Buna çok sinirlenen Tanrı da bu insanları cezalandırarak o zamana kadar aynı dilde konuşan insanlığı farklı dillerle konuşmaya mahkûm eder. Dillerin doğuşu olarak adlandırılan bu olay kutsal kitaplarda farklı şekillerde yorumlanmakla birlikte, filme kaynaklık eden hikaye bu şekildedir.  İnsanların farklı dillerde konuşması, iletişimde büyük sorunların ortaya çıktığını gösteriyordu. Filmin hikayesinin bir kısmı şu şekilde; Bir adam Fas'taki aileye bir tüfek verir. Çocuklar bu tüfekle çakal avlayacaktır ama aralarında sorunlar çıkar. Tüfeği farklı amaçlar ile kullanmaya başlarlar. Çocuklardan biri deneme yaparken yanlışlıkla otobüsteki Amerikalı kadını vurmasıyla birlikte bu aileyi kötü olaylar bekleyecektir. Amerikalı kadın için kocası hastane bulmak için çok çırpınır ama bir kasabaya gelerek ancak bir veteriner bulabilir. Film dil farklılığından dolayı önemli konularda bile iletişimsizlik yaşandığını gözler önüne seriyor.
    Diğer bir yerde de sağır ve dilsiz olan Japon bir kızın dramı anlatılıyor. O şekilde Tokyo gibi metropol şehirde isteklerini gidermeye çalışan ama yapamayan kızın dramı. Filmde oyunculuklar gerçekten çok iyiydi. Çok gerçekçi oynamışlar bence. Özellikle de Fastakiler gerçekten orayı iyi yansıtmış. Film çok gerçekçiydi gerçekten de. İzkerken kendinizi olayların içinde bulabiliyorsunuz. Görüntü yönetmenliği için maalesef iyi şeyler söyleyemeyeceğim. Sahnelerde kameranın çok hareket etmesi, sahnelerin çokca kesilmesi seyir zevkini körelten öğelerden biriydi benim için. Kurgu olarak iyi toparlanmış, iyi düzenlenmiş diyebileceğim bir filmdi. Sürükleyici bir filmdi ayrıca. Bu tarz filmler genelde öyle olur zaten.
    Toplayacak olursak; farklı coğrafyalardaki farklı kültürleri, farklı insanların hikayelerini anlatan bir efsaneyi referans alan, onun sonucunda iletişimsizliğin doğduğunu ve büyük sorunlara yol açtığını anlatan genel olarak beğendiğim bir film oldu.
    Filme verdiğim puan= 8
    Cenak Eng
    Cenak Eng

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    18 Ocak 2020 tarihinde eklendi
    Yerli dizi seyretmiyorum, elbette seyredilebilecek olanlar vardir ama ben izlemiyorum, sosyal medyada kazayla 1dk lik bir kismini seyredince izlemeye karar verdim, su anda 24 dakikadayim, yani bitmedi daha ama yorum yapmak istedim, İlk 10dk sanki er ryan i kurtarmanin ilk 10dk si gibiydi ama farkli bir bakis acisi ile, insanin suratina tokat gibi indiriyor, cogu durust ve caliskan vatandasin kendini bulacagi bir dizi gibi gorunuyor, araya birkac turbanli koysalarmis en fazla 3-4 bolumda kaldirilirmis gibi ama henuz turbanli yok demekki devam etme olasiligi var, ilk intibam guzel ama verecegi mesaj belli bir zengin kesimi kotulemek ve yerden yere vurmak gibi olursa diziye yazik olur, zaten bende birakirim, aslinda star dan boyle bir dizi cikmasida cok ilginc, hukumete neresinden yaranacaklar cok merak ediyorum, bakalim gorecegiz.......
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    3 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    KESİNLİKLE İZLENİLMESİ GEREKEN BİR BAŞYAPIT

    Babel filmi uzun zamandır izlemeyi ertelediğim bir filmdi. Ancak filmin dokunduğu noktalar ve verdiği mesaj oldukça başarılı, bu nedenle neden daha önce izlemedim diye kendime kızdım. Filme geçmeden önce filmin adının neden Babel olduğunu açıklamak doğru olacaktır. Babil hikayesine göre cennete ve de Tanrıya ulaşmak isteyen insanlar zamanımızdan 5000 yıl önce bir kule inşa etmeye başlarlar. Buna çok sinirlenen Tanrı da bu insanları cezalandırarak o zamana kadar aynı dilde konuşan insanlığı farklı dillerle konuşmaya mahkum eder. Dillerin doğuşu olarak adlandırılan bu olay kutsal kitaplarda farklı şekillerde yorumlanmakla birlikte, filme kaynaklık eden hikaye bu şekildedir. Yani efsane insanların arasında iletişimin zorlaştığı bir anlamda öteki kavramının doğduğuna işaret etmektedir. Bir anlamda birbirimizi nasıl anlayamamaya başladığımıza. Film de farklı diller üzerinden bir olaya odaklanarak bu iletişimsizliğin, ötekileştirmenin bir değerlendirmesini bize sunmaktadır.

    Devamını okumadan önce filmi izleyiniz.

    Filmde beş farklı dil karşımıza çıkmakta. İngilizce, İspanyolca, Japonca, Arapça ve işaret dili...Film bu şekilde karışık bir yapı sunsa ve de bu farklılıkları nasıl biraraya getireceği konusunda başlarda bir kafa karışıklığı yaratsa da, aslında bu karışıklık bize içinde yaşadığımız dünya düzeninin ve de küreselleşme dediğimiz şeyin karmaşıklığını gözler önüne sermiş oluyor. Bir tüfek etrafında birleşen kıtalararası hayatlar ve bu hayatların değiştirilmesi zor kaderleri. Evet, film aslında bu karışıklık üzerinden önyargılar, değiştirilmesi zor kanaatler ve de dolayısıyla öteki olarak kabul edilenlerin kaderleri üzerinden bir sistem eleştirisi yapıyor. Kısaca diyor ki; hangi milletten geldiğin, hangi kültürde yaşadığın insanların sana ve senin insanlara bakış açını ve önyargılarını belirler. Amerikalıysan kazanırsın, değilsen başın zaten beladadır.

    Film adeta bir hiçliğin ortasında yaşayan ve de hayvancılıkla geçimini sağlamaya çalışan bir ailenin hayatına bir tüfeğin girmesiyle başlıyor. Burada amaç sadece keçilere dadanan çakallardan kurtulmak. Ancak bu tüfekle iki çocuk buluşuyor ve de hırsları, kıskançlıkları, içlerinde tuttukları tüm öfkeleri bu tüfekle gün yüzüne çıkıyor ve de bela kaçınılmaz oluyor. Issızlığın ortasındaki bu aile aslında başlı başına bir değerlendirmeyi hak ediyor. Bizlerin hayal dahi edemeyeceği bir yaşam şekli, farklı çocukluklar, farklı ergenlik bunalımları...Hatta öylesine bir yokluk ki bu çocukların cinsel keşifleri bile ensest bir şekil alıyor. Tüfeğin bir ABD vatandaşını yaralamasıyla bu çocuklar ve de aile tabiki de direkt olarak terörist sıfatıyla nitelendiriliyor ve de aslında onlar için kaçınılmaz olacağını bildiğimiz sonu izlemeye başlıyoruz.

    ABD'li çiftimiz aslında klişe bir hikayeye sahip. Kaybedilen bir evlat, birbirini suçlayan bir anne-baba, ve de tüm bunlardan uzaklaşmak için seçilen bir egzotik Fas tatili. Tüfekten çıkan kurşunun kadını vurmasının ardında onların da mücadelesi başlıyor. Ama aslında sonu kestirilebilecek bir mücadele. Çünkü biliriz ki ABD'liler hayatta kalır. Bir köye götürülen yaralı, imkansızlıklar, bu durumu akılları almayan ve de tüm önyargılarıyla köyde tehlikede olduklarını düşünen Amerikalılar. Kısaca böyle bir olayın sonucunda egzotikliğini yitiren ve de bir terör yuvası gibi gözükmeye başlayan bir ülke ve insanlar. Karısına gelecek yardım için çırpınan adam ne yapacağını bilmez bir şekilde zor bir bekleyişe girer, köy halkı da bekler. Ancak bürokrasi insan hayatı bile söz konusu olduğunda devreye girer ve de bir ambulansın gönderilmesi bile siz-biz engeline takılır. Sonuç olarak çiftimiz bir şekilde kurtulur ve de artık spikerin dediği gibi "Amerikalılar mutludur."

    Biz neler olduğunu anlamaya çalışırken hikaye bizi uzak doğuya götürüyor. Tüfeğin kaynağı olduğunu öğrendiğimiz bir adam ve de kızı. Adam av tutkunu, Fas ziyaretinde kendisine rehberlik eden adama tüfeği hediye etmiş. Onun bir hobisi ve de hediyesi olan o tüfek o adam için bir kazanç kaynağı olarak karşımıza çıkıyor. Bir anlamda tüfeğin var oluş amacı değişerek bir hayatta kalma nesnesine dönüşüyor. Yani kısaca farklı kültürlerde farklı kullanışların öne serilmesi söz konusu. Adamın kızı sağır ve dilsiz...Bundan ötürü yeni bir dil çıkıyor karşımıza. Aslında bu kızın bunalımı bize biraz filmle alakasız gelse de kurduğu tek bir cümle ve de finaldeki çıplaklığı bize filmin kısa bir özetini yapıyor. Kullandığım afişte de yazıldığı üzere "Bize canavarmışız gibi bakıyorlar." Evet gerçekten de birileri birilerine canavar gibi bakıyor, bu bazen aynı toplum içinde bazen de toplumlararasında. Halbuki hepimiz aynı geldik, aynı gideceğiz. Çıplak ve de aciz.

    Tüm bunlar olurken, zaman dilimi olarak sonradan olduğunu anladığımız bir olaya tanık oluyoruz. Amerikan çiftin çocuklarına bakan Meksikalı kadın, sevgiyle baktığı bu çocuklarla ilgili yanlış bir karar alıyor ve de başedilmesi zor bir durumun içinde buluyor kendisini. Aslında isteği çok doğal, oğlunun düğününde bulunmak ve de çocukları da güvende tutmak. Ancak böylesine basit bir istek bile iletişimsizlik, önyargılar ve de komplekslerin sonucunda bir felakete dönüşüyor. Daha doğrusu kadının felaketine.

    Santiago karakteri bunların hayat bulduğu bir karakter. "Meksika tehlikeli, çünkü meksikalılarla dolu." sözü aslında içinde biriktirdiği ve de Batı dışı çoğu topluma has olan kompleksin bir sonucu. Sert tavırları, düğünde silahla havaya ateş açması, sınırdaki polislere karşı sabırsızlığı ve de kaçarak tepki vermesi bunların sonucu. Polislerin zaten insan dışı davrandıkları karakter adeta bir patlama yaşıyor ve de aslında kendisinden bekleneni yapıyor.

    Filmin sonunda şanslı olanlar kurtulurken, o kabul edilebilir standartların dışında olanlar yani ötekilerin hepsi kendi kaderlerine ve de imkansızlıklarına mahkum oluyor. Çocuklara ya da meksikalılara polisin davranışındaki kötülük, direkt olarak yapılan suçlamaların yanında, Amerikan çifte yapılan yardım, Amerikalı adamın karşısındaki Faslı polise bağırabilme lüksü göze çarpan eleştiriler. Kısaca Babel ötekilerin hikayesini anlatan ve bunu yaparken de dünya sistemini eleştiren bir film. Küreselleşmeden, aynılaşmadan, tek kültürden bahsedilmeye başlanılan bir dünyada aslında hiçbir şeyin değişmediğini, önyargıların ve de iletişimsizliğin inşa edilmeye devam ettiğini gösteren bir film. Fas'ta bir köyde doktor bulunamazken hemen her yerde Coca Cola'nın bulunması da bu eleştiri açısından iyi bir ayrıntı olmuş. 21 Gram ve Amores Perros'tan sonra Alejandro González Iñárritu
    çok güzel bir iş çıkarmış.
    jamesbond-2
    jamesbond-2

    Takipçi 1.684 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    24 Ekim 2015 tarihinde eklendi
    Alejandro González Iñárritu hayranlık uyandıran bir sanatçı; acı onun filmlerinde insan olmanın gereği ve realiteyi kavrama biçimidir adeta.Filmlerinde mutlu son yoktur...Birbiriyle kesişen kaderler,mutsuz hikayeler bu da usta'nın diğer filmleri kadar güzel ve etkileyiciydi bence 8/10
    Furkan Y.
    Furkan Y.

    Takipçi 214 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    16 Şubat 2015 tarihinde eklendi
    Eğer bu film güzelse benim şimdiye kadar izlediğim filmlere hakarettir. Neymiş farklı kültürlermiş. Bir oradan bir buraya atlayıp duruyor. Ayrı ayrı ele alırsakta dünyanın en saçma, hiçbir amacı olmayan, başından sonuna gına gelerek izlediğim ve hayatımın en saçma vakit kaybıydı. Duvara boş boş bakın emin olun vaktinizi bu filmi izlemekten daha iyi değerlendirmiş olursunuz.
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.458 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    26 Aralık 2011 tarihinde eklendi
    puanının hakkını vermeyen basit bir film finali tam bir fiyasko 2,5/5
    Yunus Taşdemir
    Yunus Taşdemir

    Takipçi 236 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    18 Aralık 2011 tarihinde eklendi
    farklı insanların keşisim noktalarını ele alan film çok sıkıcıydı.
    Ilknur K
    Ilknur K

    Takipçi 1.242 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    18 Ağustos 2011 tarihinde eklendi
    oyunculuğunu bu filmde daha başarılı bulduğum brad Pitt filmi yaşamış. güzel bir film. çok şeyler anlatıyor.
    leylax
    leylax

    Takipçi 16 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    20 Temmuz 2011 tarihinde eklendi
    Farklı hikayelerin aslında birbirine sıkı sıkıya bağlı olabileceğini gözler önüne seriyor.Sevgi,özlem de cabası ...
    gürsel yigit
    gürsel yigit

    20 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    11 Temmuz 2011 tarihinde eklendi
    kaliteli bir yapım, insana hatalarını anımsatıyor. vay canına yandığımın dünyası dedim sonunda...
    Eskiden Beri
    Eskiden Beri

    Takipçi 23 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    7 Temmuz 2011 tarihinde eklendi
    Bir yönetmen olarak Inarritu’nun gayesi, kendi hayat çizgisini çaresizce takip etmek zorunda olan insanı gösterebilmektir. Savrulup duran insanı…Biçare kalan, yalvaran, umutsuzluğa kapılan, çırpınan… Babel tam da bu sonuncu dediğimin, yani “çırpınan insan”ın gösterisidir. Inarritu hemen her demecinde beş yıl sürgün hayatı yaşadığını bu yaşamı boyunca iletişimsizliğin, izolasyonun ne anlama geldiğini öğrendiğini ifade etmektedir...
    suadiyekartali
    suadiyekartali

    Takipçi 357 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    13 Ocak 2011 tarihinde eklendi
    BABİL Efsanesine Göre: Kendisini, her yönden gelişmiş ve ilerlemiş gören insanoğlu, göğün en yükseklerine ulaşma, Tanrıyı görme, Cennete varma arzusu ile birleşerek, babil kulesi, olarak adlandırılan göğe doğru yükselen bir yapı inşa etmeye başlarlar. Bu kibirlerinden dolayı öfkelenen Tanrı, bu insanları cezalandırmak için, aynı dili konuşabilme özelliklerini yok eder ve her birine ayrı bir lisan verir. Artık birbirleriyle iletişim sağlayamayan insanlar kule yapımını bırakmak zorunda kalırlar. Anlaşamamazlık zamanla sevgisizlik ve huzursuzluğu da bereberinde getirince dünyanın dört bir tarafına dağılırlar.
    Film bu efsaneden esinlenerek yapılmıştır.
    Birbirleri için çok büyük anlamlar ifade eden insanlar bile iletişim sorununu çözememektedirler ve tabi bu da akabinde büyük sorunlara neden olacaktır.
    Bence film güzeldi sonuçta filmden Ne beklediğimize değilde Ne aldığımıza bakmalıyız..10/8.2
    robinhood
    robinhood

    Takipçi 54 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    9 Ocak 2011 tarihinde eklendi
    bu fılm sanat kokuyor bence... sınamadan hıc anlamayan elemanlara ızlettırın..kesınlıkle anlam veremedıklerı bır hayranlık uyandıracaktır onlarda... kesınlıkle ızleyın ... babıl efsanesını de arastırın fılm daha anlamlı hale gelecektır ... ıı seyırler...
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top