En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Ömer Faruk Güler
5 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
27 Haziran 2024 tarihinde eklendi
Sade ve doğayla iç içe olmuş. Verilmek istenen mesaj veriliyor, Özellikle Savcı karakteriyle verilmek istenen mesaj ve Doktor'un final sahnesindeki verdiği mesaj çok manidar. Oyunculuklar hiç sırıtmamış; Anadolu gerçekten olduğu gibi yansıtılmış.
Komiser Naci , filmin başında ilk ceset arama sahnesinde kazma kürekçileri çağırıyor kazın şurayı diyor sonra adamlara fırça atıyor niye ikinizde küre aldınız neden birinizde kazma yok diye sonra ilerleyen saatlerinde muhtarın köyüne gidiyorlar gece orada geçiriliyor , sabahı ceset bulunuyor ve kürekçiler iş başında ve de yine ikisinde de kürek var ikaze rağmen köyden bir kazma alınmamış , ikincisi ceset bulunuyor tüm millet dikkatini oraya veriyor , yazıcı Abidin kendi kafasına göre çeşme başında çekim yapıyor ve savcı hazır mısın Abidin yaz Abidin dediğinde laptopı açar açmaz yazmaya başlaması da ilginç.
Dogal oyunculuk performanslari saglam bir sinematografi ile beraber sanki seyirci degilde o ekiple birlikte bizlerde butun gece yolculuk etmisiZ hissi uyandiran cok basarili bir yerli yapim gercek bir yonetmenlik basarisi populer kulturun onumuze sundugu filmlerle cok icli disli olan sinefillere uygun olmadigi gercek ama gercek bir sinema severin her sahnenin icinde kendiside varmis Gibi hissedecegi ozel bir yapim
Film içeri iyi olabilir ama 2 buçuk saat yapmayın be abicim ya zamanında vakit dolsun diye uzun tutulmuş herhalde sahneler birileri filmi boş sahnelerinden arındırsa sıkılan seyirciyi de çekebilir. Adamın morgtan dışarıya çıkışını saniye saniye vermiş diyalog vs de yok. Filmin konusu iyiydi belki anlayamadım bu sahneleri izlemekten
Filmin konusu aslında bir cinayeti aydınlatmaya çalışan savcı polis doktor ve diğerlerini konu alıyor ve bütün bunlar bir geceden sabahın ilk saatlerine kadar geçen sürede oluyor, filmdeki sahneler, metaforlar , Anadolu yaşamı ve insanların davranışlarını çok iyi işlemiş, son sahnede doktorun , maktulün ölüm sebebini kapatması ve yüzünde maktulün kanı sıçraması çok iyi bir andı, maktulün karısı ve katilin bakışmalari , çocuğun taş atınca katilin kadına bakması aslında film biterken sizin kafanızda devam etmesini sağlıyor
Çok beğendim. Yol sahneleri gereksiz uzundu. Tespitler, hikaye çok güzel. Oyunculuklar muazzam. Sakin bir film ama merak unsuru düşük kalmıyor. Sadece izlerken son ses ayarına getirdim nedense çok fazla ağızlarının içinde konuşmuşlar.
Bir Zamanlar Anadoluda; fazlasıyla uzun oldukça gereksiz ve size hiçbir şey anlatmayacak veyahut katmayacak, saçma sapan bir film. Karanlık görüntülere ve güzel ışıklandırmalara sahip. Oyunculuklar çok doğal ve gerçek hayatı birebir yansıtıyor ve Anadolu insanı gayet iyi yansıtılmış (meslek gruplarıda bir hayli öyle). ''Bu üçü'' film hakkında söyleleceğim tek olumlu olumlu düşüncelerimdi. Tamamen olumsuz olanlara gelirsek: Bu filmi izlemek için hiçbir nedeniniz yok. Çünkü bu film size hiçbir olayı anlatmıyor. Tek anlattığı şey bir grup insan ve Anadolunun bozkılarınında bir çeseti aramaları. Hikaye yönünden merak ettiğiniz hiçbir sorunun cevabını alamıyorsunuz. Örnek vermek gerekirse: Kenan kim? Kenan yaşarı neden öldürdü? Kenan yaşarı nasıl öldürdü? Çocuk neden Yaşara ait değil, Kadın kocasını neden aldattı? Doktor aslında kim ve eşinden neden ayrıldı? Doktor neden çocuk istemiyor? Savcının hikayesi ne? Savcı bir şey mi saklıyor? Doktor otopsi raporuna neden adamın boğazında toprak buldu? Gibi soruların hiçbirine hiçbirine cevap alamıyorsunuz. Tek yaptığı şey Anadolu insanını doğal haliyle ve güzel görüntüler eşliğinde size aktarması. İlk başta karanlık atmosfer sizi de içine çekiyor yalan değil ama filmin gereğinden uzun olması sebebiyle içinizi de darlıyor. Üstelik bu karanlık kısımlar dediğim sahneler az buz değil, resmen filmin yarısından çoğunu oluşturuyor. Bu da filmi çekilmez yapıyor. Bu filmi tek cümleyle anlatmak gerekirse ilk cümlemde de olduğu gibi gerekirse söyle söylerim: ''Bir Zamanlar Anadoluda; fazlasıyla uzun oldukça gereksiz ve size hiçbir şey anlatmayacak veyahut katmayacak, saçma sapan bir film.
Film hakkında en güzel ve gerçek yorumu tabiki filmin senaristi olan Ercan Kesal "Aslında" adlı kitabında yapmış:
“İnsanın toplumsal bir varlık olarak bilinmeyen ve görünmeyen yüzünü göstermeli; onun sürekli güç talebini açığa çıkarmalı ve aslında cinaye tin kimsenin umurunda olmadığını ortaya koymalıydık. Hayat, ölüm, iktidar ve ihanet meselelerimizin hiç bitmediğini ve bitmeyeceğini, sevgi ve nefret duygularının gücünü, cinayetin etrafında açığa çıkan gündelik hayat ilişkilerini, insanın yine de her durumda ümit etme yeteneğini kaybetmeyişini, doktorun, komiserin ve şoförün katille olan ilişkileri üzerinden herkesin kendi hikâyesinin peşinde koşuyor oluşunu, günlük hayatın en fark edilmeyen ayrıntılarını, herkesin bu cinayete bilerek ya da bilmeyerek katkıda bulunmasını” anlatmak istedik. Film sadece kötülüğün peşinde değil; bazen iyilikle bazen de kötülükle kendini gösteren içimizdeki o tuhaf karanlığın peşindeydi.
Nuri Bilge Ceylan'ın, Çehov durum hikayeciliği ile yazdığı bu filmde Anadolu'nun ücra köşelerinde işlenen bir suçun kişinin kendi benliğini ve çevresini sorgulamasına sürüklemiştir. Kişiler, ambians ve çekim kaliteeinin geldiği en son nokta bu olsa gerek.
Filimin özellikle doğa ve anadolu goruntuleri cok guzeldi. Evet gercekten herbir sahne fotograf karesi gibi. Ankasilan Nuri Bilge Ceylan bu sebeple 200 saatlik cekimler yapiyor. Bu sekilde bukadar iyi isigi yakalayabiliyor. Iyi bir fotografci olmasi filimlere boyle aksediyor demekki emegine saglik. Ama anlamadigim madem bukadar az replikle oyuncu oynaticak. Ne gerek varmis bukadar iyi oyunculari toplamaya.. hakkaten yazik olmus adamlara.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.