Öncelikle, eğer Brick Mansions eleştirisinin başını hatırlarsak eğer, Luc Beeson'dan bahsetmiştim. Son zamanlarda bir sürü filmin yapımcısı olarak karşımıza çıktı ve onlar da pek de iyi filmler olmadığı için "aman be, Luc Beeson yapımcıysa ne yapalım?" der olduk. Şimdi ise Lucy isimli yeni filminde yönetmen olarak karşımıza çıkıyor. Gerçi yönetmen olarak Luc'u görünce biraz beklentilerimiz düştü. Halbuki bu adam The Fifth Element veya Leon gibi dönemine damga vurmuş filmlerin yönetmeniydi.
Yine de bir şans verdik ve pişman pek olmadık. Beeson, başarılı bir filme imza atmış. Filmi başarısız bulanların filmden bekledikleri şey ise hiç durmayan aksiyon ve Lucy'nin beyninin %100'ünü kullanmaya başladığında ortaya müthiş bir şeyin çıkmasıydı. Bence filmin aksiyonu da, mantığı da yerinde sayılır. Pardon, mantığı bazı yerlerde doğru fakat sonuçta bu uçuk bir film. Her şey mantıklı değil bu filmde. Buna Lucy ve polis memuru Pierre Del Rio'nun hastaneye acele ile gittiği araba sahnesi tam da yerinde bir örnek olur. Yani her şeyde de mantık aranmaz, eğlenmene bakacaksın biraz. Film de aslında konusu bir yana sürükleyici ve eğlendirici.
Bu arada filmin konusunu söyleyeyim: Lucy (Scarlett Johansson), Richard (Pilou Asbæk) ile 1 haftadır birliktedir. Richard, ondan Bay Jang'e (Min-sik Choi) elindeki çantayı götürmesini söyler. Lucy, çantayı götürürken bunun bir tuzak olduğu ortaya çıkar ve çantanın içinde mavi bir uyuşturucu olduğu ortaya çıkar. Bay Jang, uyuşturucu paketlerinden birisini Lucy'nin karnına yerleştirir fakat bir süre sonra uyuşturucu sızdırmaya başlar. Bu Lucy'nin beyin kapasitesinin artmasına neden olur. Beyin kapasitesi her dakikada artmaya devam etmektedir ve bu Lucy'ye güçler kazandırır.
Scarlett Johansson, iyi ve doğal bir biçimde oynamış, performansı akılda kalıcı bir biçimde. Morgan Freeman ise, filmde az gözüken bir yan karakter. Fazla büyütülecek bir yanı yok. Yine de filme bir şeyler kazandırmış Freeman. Bunun dışında Oldboy gibi Kore filmlerinden tanıdğımız Min-sik Choi, iyi bir kötü adam olmuş filmde. İngilizce değil de kendi dilinde konuşması ise onu daha bir etkileyici yapmış.
Lucy'yi aslında başka filmlere benzetebilirsiniz, özellikle de Limitless'a. Yani ben bu konuyu biliyorum demenize gerek yok. Limitless ve Lucy apayrı iki film. Limitless daha gerçekçi bir şekilde ilerlerken Lucy daha bir fantastik.
Lucy, etkileyici ve birazcık kısa bir film. (85 dakika) Filmin kötü yanlarına girebilir bu. Kötü yanları demişken onları da söyleyeyim: Filmde anlatılan evrenin sırları vb. sorular biraz havada kalıyor. Film yavaş başlayarak konuya biraz adapte olmamızı sağlıyor fakat 2. yarı çok hızlı ve enerjik geçtiği için bir yandan bitmesin istiyoruz ama biraz çabuk bitiyor.
İyi yanları ise: Sürükleyici ve başarılı bir film olmuş kötü yanlarının aksine. Konu ve aksiyon tatmin edici, uçuk ama bu yüzden de eğlenceli işte.
Lucy, türünün hayranlarını, aksiyon sevenleri veya Luc Beeson hayranlarını bile az bile olsa tatmin edebilecek bir yapım. Ben şahsen sevdim filmi. Zaman geçirmek için de ideal bence. Tavsiye ederim. 3.5/5