Araf’ı, yani bir Türk korku filmini çoktandır merak etmekteydim; az önce izleme arzuma ulaştım (ulaşmasam daha iyiymiş ama izledim bir kere :))Araf’ın yönetmeni, reklam filmleri de çeken Biray Dalkıran. Filme çok emek verdiği belli, bu konuda kesinlikle saygı duyduğumu belirtmek isterim...Ancak ne var ki, Araf için olumlu şeyler yazıp 'iyi bir film' demek güç. Çünkü -aldığı puandan da anlaşılacağı üzere- hakikaten kötü bir film...Araf’ın konusu aslında kötü değil, ilginç sayılabilir bana göre. Ne var ki oyunculuk performansı ve senaryo açısından fevkalade zayıf kalıyor film. Ayrıca, görüntü yönetimi de bir o kadar kötü. Başarılı denemez kamera ve ışık kullanımı için. Muhtemelen filme gizemli bir hava vermek için düşünülmüş ancak, tek başına yeterli olması mümkün değil; zira filmi gizemli yapan kurgusudur zannımca ve görüntü ancak bu kurguya destek olabilir gizem yaratmada. Bu haliyle de Araf’ın kamera ve ışık kullanımını başarısız buldum...Tabi ki filmi izleyip buraya filmle ilgili birkaç şey yazmak, film çekmekten daha kolay bir eylem. Bunu kesinlikle farkındayım ancak finali dışında Araf için yazacak olumlu birşey bulmakta zorlanıyorum; üstelik Türk filmi olması sebebeiyle de 'kayırmaya' hazırım dünden...Sanırım bu fikrimde yanlız değilimdir ki, Araf’ı izlerken birçok sahne için 'ben bunu görmüştüm' dedim. Birçok korku filmin alınma sahneler kullanılmış filmde ve kanımca filmi başarısız yapan şeylerden bir de bu: Özgün olmayışı. Daha çok ucuz Uzakdoğu filmlerini andırıyor bu haliyle...Son olarak filmle ilgili bir not: Araf, teklif alması üzerine Gold Circle adlı bir Hollywood şirketine satılmış, Amerika’da gösterilmek için...