En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
bahremirhan
Takipçi
11 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
15 Şubat 2022 tarihinde eklendi
2. Dünya Savaşı öncesindeki İngiltere ortamına ışık tutarak, bir kraliyet mensubunu birçok farklı yönden ele alan bu filmin 4 Oscar’ı ve 8 Aday’lığını sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Dönemin İngiltere Kralı ile empati yapıyor, hikayede kendinizden birçok şey buluyor ve ana karakterimizin derinliklerini hissediyorsunuz. Ayrıca tüm bunların yanında hem savaşın dramını gösteriyor hem de gücün ve sorumluluğunun ağırlığını ortaya koyuyor. Tom Hooper hikayeyi olabildiğince zarif ve profesyonel şekilde işleyerek ekibiyle birlikte adeta bir görsel ve işitsel ziyafet ortaya çıkarmış. Ayrıca Colin Firth ve Geoffrey Rush ikilisine ayrı bir parantez açmam gerekiyor. İçinde bulundukları koşulları, ve bu koşullar içerisinde birbirlerini anlamaya çalışma çabaları sonucu kurdukları dostluğu bizlere en güzel şekilde hissettirmişler. Bu güzel yapıt için teşekkürler.
kekeme kralın mücadelesi.. Gerçek hikaye.. 1930 lar… durağan ama sıkmayan ve sürükleyici.. Müthiş oyunculuk.. Harika dekorlar.. Süper bir dönem filmi..
King's Speech👏🏻 Bir çok kişi filmi beğenmediğini Oscar'ı haketmediğini falan söylemiş bence yok öyle bir dünya.. Inception' la kıyaslamışlar o almalıydı diye. Evet iyi bir mücadele olmuş katılıyorum ama kesinlikle hangi film alırsa alsın sonuna kadar hakettiğini düşünüyorum.🌙 Kesinlikle izlenmeli ben bayıldım, oyunculuk, vurgular, araya sıkıştırılan ince detaylar enfesti. Boş vaktiniz varsa değil kaliteli vaktiniz varsa izleyin.
Colin Firth, Geoffret Rush ve Helena Bonham Carter gibi oyuncuları barındıran müthiş ötesi bir dönem filmi. Dönemin sunulması son derece ustaca olmuş fazla efekt yok, İngiltere'nin o soluk tonlardaki doğası mükemmel aktarılmış. Cesaret üzerinize düşenden fazlasını yapmaktır gibi bir anlamı olan filmde her şey İngiltere için. Film görece yavaş ilerlesede asla filmden kopukluk olmuyor, filmde tutmayı başaran tutumlu bir gerilim ve merak unsuru var. Kral 6. George'un gerçek yaşam öyküsünden uyarlanan bu filmde, yardımına başvurduğu terapistin kekeme olan yeni krala yaptığı takdire şayan yardımın fazlasını barındıran bir film, biyografi filminden ötesi. Ciddi bir film olsada çok hoç bir mizahi yapısı var, gerçek diyalogların olması cabası. (Bay Logue'un günlüğünden alınmış olan gerçek diyaloglar) Colin Firth mükemmeş bir oyunculuk sergilemiş kekeme bir kralı canlandırmak ve bu düzeyde bir oyunculuk zor olsa gerek. Geoffrey Rush mimiklerini mükemmel derecede iyi kullanan usta bir aktör. Helena Bonham Carter kendine has üslubuyla kendisine verilen kısa süreli bir rolde harika bir iş çıkartmış. Alkışı en çok hakeden bir diğer kişide yönetmen Tom Hooper, çok iyi bir yol tutmuş kendisine filmi istenilen çizgide tutmayı başarmış. Çok beğendiğim, hiç sıkılmadan sonuna kadar izlediğim bu filmi başyapıt olarak değerlendiriyorum.
Yazar David Seidler, çocukken, Holokost sırasında büyük ebeveynlerinin öldürüldüğü savaşın duygusal travmasının sebep olduğuna inandığı bir kekemelik kendisinden gelişti. Çocukken Seidler'ın VI. George'un kekemeliğin üstesinden geldiğini öğrenmesi ona ilham verdi. Seidler bunu şöyle hatırladı: "Burada Kral olan bir kekeme vardı ve söylediği her hecenin herkes tarafından dinlendiği bir radyo konuşması yapmak zorundaydı ve yine de oldukça tutku ve çarpıcılık ile yaptı". Seidler, yetişkinliğinde bir yazar olduğunda Kral VI. George hakkında yazmayı kararlaştırdı.
Bir kral düşünün ki kekeme olsun, halkın karşına çıkıp doğru düzgün iki kelime edemesin. Nasıl olabilir ki bu. Kral dediğin çıkar bastıra bastıra konuşur. King George VI işte böyle bir kralmış. Ve bunu atlatabilmek için Lionel Logue isimli bir konuşma terapistinden yardım almaya kara veriyor. Böylece daha sonra kadim dostluğa gidecek bu arkadaşlık başlamış oluyor.
Geoffrey Rush ve Helena Bonham Carter çok iyi oyunculuklar çıkarmışlar ama bir adam var ki Colin Firth rolü yaşamış resmen. Kekeme olmayan bir insan ancak bu kadar kekeme olabilirdi. Çok başarılıydı. Genel olarak hafif tempolu, keyifli bir anlatımı olan bir film. İyi seyirler... 7.7/10
Konusunu gerçek bir olaydan alması ve bu olayı mükemmel bir senaryo ile beyazperdeye yansıtması çok başarılı. Filmin kostümleri üzerinde durmak istiyorum; gerçekten filmedeki kostümler geçtiği dönemi oldukça iyi yansıtıyor. Hatta bizler filmde 1930'lu yılları yaşıyorsak filmin kostümlerini tasarlayının çok emeği vardır bunda. Colin Firth 'en iyi erkek oyuncu ödülünü' almayı sonuna kadar hak etmiş fakat burda ne yazıkki bir fakat demek zorundayım, 'En İyi Film Ödülünü' bence ''İncepiton'' almalıydı
The King's Speech oldukça etkileyici bir film. Aynı zamanda gerçek olaylardan alıntı olması da etkileyiciliğini koruyor.
Filmin konusu şöyle: O zamanki İngiltere'nin kralı VI. George'dur. Fakat kralın kekemelik sorunu vardır. Bu sorunu düzeltmek içinse Lionel Logue devreye girer.
Konusu az biraz basit gibi gözükse de film gerçekten farklı. Mesela filmin en iyi yönü başrolde oynayan ünlü oyuncuların eski akılda kalıcı performanslarından çıkıp bizlere bambaşka ve akılda kalıcı bir oyunculuk sergilemeleri filmin en iyi yönlerinden biriydi.
Filmdeki Helena Bohnam Carter'ı daha çok Tim Burton işi filmler ile hatırlıyoruz. Fakat o bu filmde oradaki karakterden çıkıp bize akılda kalıcı ve etkileyici başka bir performans sunuyor.
Ya da Geoffrey Rush mesela. Bu adam Karayip Korsanları'ndaki Barbrossa rolü ile ünlendi ve bu adam bahsedilince de aklımıza direk bu film geliyor. Fakat bu filmde bizlere müthiş etkileyici ve de eğlenceli bir performans sunarak kariyerinin en iyi oyunculuğunu sergiliyor Geoffrey Rush.
Peki başroldeki Colin Firth'e ne demeli? Ben şahsen onun oyunculuğunu bilmiyorum fakat bu filmde kendi ezberlerini yıkıp geçmiş resmen. Bu filmle aldığı Oscar ödülü de bunun kanıtı zaten. Etkileyici bir oyunculuk çıkarmış Colin Firth.
Filmse bir dram filmi, evet. Fakat bizi yine de temposuyla birlikte sıkmadan kendisini izlettiren bir film. Eğlenceli anları da var mesela. Kral ile Lionel arasındaki konuşmalar gibi. Bu konuşmalar da aslında gerçekten de olduğu gibi yapılmış ve tabii ki bir kaç düzenleme ile.
Film hem dramatik hem eğlenceli hem de müthiş oyunculuk performanslarına sahip. Son derece etkileyici. Bu tarz filmleri ve biyografi türünü sevenlerin severek izleyeceği bir film. İzlemenizi tavsiye ederim. 4/5
Oyunculuk,senaryo ve kurgunun muhteşem buluşmasıyla ortaya çıkan sağlam bir biyografi ğun büyük tahakkümleri de yıkmasına iyi bir öe bulunmanın her şey demek olmadığına sağlam bir örnek kendinizden mutlaka bu filmde bişeyler bulacaksınız şiddetle tavsiye ediyorum iyi seyirler...
Kesinlikle alt yazılı olarak izlenmesi gereken,oyunculuklarıyla dikkat çeken drama derken olsun da öyle bir derdin arın ne dertleri var hey gidi kral george.
İngiliz tarihinin belli bir dönemini anlatan tarihsel bir drama filmi ... Başarılı bir film ... Aldığı ödülleri sonuına kadar hak ediyor ... Özgün bir senaryo, oyunculuklar, tarihi mekanlar, kostümler mükemmel ... Kekeme bir krala yardım eden bir konuşma terapisti ve birlikte başarıyı elde etmeleri ... Filmde verilen mesajlar güzel. Düşündüren bir film ... Kral da olsan bir kusurunun bulunması, nihayetinde bir insan olarak mükemmel olamayacağını gösteriyor... Kral da olsa sıradan bir diploması bile bulunmayan konuşma terapisti ile güven ve dostluk yakalaması güzel bir durum... Çalışarak, çabalayarak azimle güven ve dostluk ortamında zorlukların aşılabileceği anlatılmak isteniyor.. Ve belki de biz sıradan halk yığınlarının düşünmesi gerekiyor bu konuda ... Baş tacı ettiğimiz, karşısında el pençe divan durduğumuz, üst düzey makamlarda yer alan şahsiyetlerin de, tıpkı bizler gibi sıradan kusurları olabileceğini anlatıyor. Bizler de boş yere onları kafamızda yüceltip ulaşılmaz yerlere koymamalıyız. Sıradan halk yığınları ile yöneticiler birbirini anlamalı, dostluk ve diyalog ortamıyla bereberce sorunları çözmeli ...
filmi izlerken belki biraz sıkıcı gelebilir fakat bu filmin gerçek bir olaydan esinlenilerek çekildiğini göz önüne alırsanız kesinlikle hoşunuza gidecektir. uzun diyaloglarına rağmen asla sıkılmadım 8/10
Bu filmi etkileyici kılan şey Colin Firth ve senaryosu. Oyunculuğuyla ve senaryosuyla oscarı hak ediyor. Filmin başındaki o konuşmada kekeleyince yaşadığı o utanç ve küçük düşme hissi yüzünden okunuyordu ve ya çocuklarını ondan bir masal atmasını istediğinde ki mahcubiyet. Senaryosu çok iyi. Diksiyon hocası ile aralarında geçen ilginç diyaloglar ve kekemelikten kurtulmak için yaptıkları hareketler, denemeler. İzlenilebilir keyifli, sıcak bir film.
Güzel bir film fakat İnception varken bu filme oscarın gitmesine üzülmüştüm.Ama şu varki filmin sonunda Kralın Beethoven'in o inanılmaz eseri 7.senfonisi eşliğindeki konuşması çok duygu yüklüydü.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.