Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
4,0
284 Puanlama
Ay hakkında görüşlerin ?
5
10 Eleştiri
4
36 Eleştiri
3
6 Eleştiri
2
17 Eleştiri
1
2 Eleştiri
0
0 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
Yeni güzel film yaratıcı fakat biraz erken belli ediyor olayları, biraz daha esrarengiz olabilirdi..
Mutlaka izleyin böyle uçuk ama ilginç bir konu beklemiyordum , bayıldım. Ufak tefek klasik dandik heyecan sahneleri olmasa film 5/5 olurdu.
Senaryosunu, ilk uzun metrajlı sinema filmini çeken yönetmen Duncan Jones’un bir hikayesinden uyarlayarak Nathan Parker’ın yazdığı “Moon”, 5 milyon dolarlık mütevazı bütçesine karşın ilgiyle izlenilen bir film olarak çıkıyor karşımıza…
Fosil enerji yakıtlarının tükendiği “yakın bir gelecekte” Lunar Endüstri Şirketi Ay’ın karanlık yüzünde, Helyum – 3 (3He) üretiminin yapılarak uzay kargosu aracılığı ile dünyaya ulaştırılacağı Sarang Madencilik Üssünü kurar…
Bu üs deki mürettebat sayısı bir, çalışma süresi de üç yıldır…
Şu an hali hazırda mevcut olan mürettebat Sam Bell’dir (Sam Rockwell) …
Kendisine verilen görev, Rover ile maden toplayıcıya giderek toplanan helyumu alıp dünyaya göndermekten ibarettir…
Tabii bu basit “görev tanımında” Sam’in tek yardımcısı ise, berberlikten aşçılığa ve hatta doktorluktan tamirciliğe kadar elinden her iş gelen yapay zekaya sahip robot Gerty’den (seslendiren Kevin Spacey) başkası değildir…
Bu arada “belirli süreli iş sözleşmesinin” tamamlanmasına iki hafta kalmış olan Sam’in, yaptıkları görüntülü görüşme esnasında dünyadaki karısı Tess (Dominique McElligott) ve kızı Eve (Rosie Shaw – Kaya Scodelario) ile de tanışıyoruz…
Boş zamanlarında spor yapmanın yanı sıra TV’de izleyen Sam, TRT’nin siyah – beyaz tek kanallı olduğu yıllarda “Tatlı Cadı” olarak yayınladığı çokça beğenilen efsanevi “Bewitched” (1964 – 1972) dizisine de şöyle bir bakıyor…
Kahve yapmak üzere fincanına sıcak su doldurmakta olan Sam, bir ara odadaki koltukta oturmakta olan bir kadın gördüğünü zannederek, döktüğü su ile elini yakar…
Elbette sorduğunda eline “bandajla” tedavi uygulayan Gerty’e, ciddi bir zaaf olacağını düşündüğü için “hayal gördüğünü” söylemek istemez…
Zaten evine dönmesine de şunun şurasında ne kalmıştır ki…
Ser verecek ama sır vermeyecek ve biraz daha sıkacaktır dişini…
Yalnız dışarıya çıktığında bu kez de maden toplayıcı Matthew’un yanında aynı hayali görünce Sam, şaşkınlıkla kaza geçirerek yaralanır…
Gözlerini açtığında revirdedir, başında da Gerty durmaktadır…
Kısa sürede toparlanan Sam, arıza yapan Matthew’u onarmak istediğini söylese de dünyadaki firma yetkililerinden izin alamaz…
Dışarıya çıkmayı kafasına koymuş olan Sam, bir yolunu bularak Gerty’i ikna eder ve diğer Rover’ı alarak kaza mahalline doğru yola koyulur…
Fakat o da ne?
Kaza yapan Rover’ın içinde baygın ve yaralı vaziyette olan bir başka Sam daha vardır…
Eli “bandajsız” olan sağlıklı Sam, araçta bulduğu eli “bandajlı” Sam’i revire taşır…
Başlangıçta pek iyi geçinemeyen Sam’lerin her ikisi de gerçek Sam Bell’in kendisi olduğunu iddia ederken, bir diğerini de “klon” olmakla itham etmektedir…
Evet bu durum, başlı başına bir sorundur…
Ancak kendilerini bekleyen asıl sorun, yaşanan kaza sonrasında dünyadan gönderilen Eliza isimli bir uzay aracındaki üç kişilik bir kurtarma ekibinin üsse gelmekte olmasıdır…
Neden mi?
İşte filmin, sürprizlerle dolu en şahane bölümü de burası…
Aradan geçen onca zamana rağmen fırsat bulup da halen izlemediyseniz, “one man show” yapan Academy, Golden Globes ve BAFTA Ödüllü Sam Rockwell’ın performansını kesinlikle kaçırmayın deriz…
Keyifli seyirler,
Fosil enerji yakıtlarının tükendiği “yakın bir gelecekte” Lunar Endüstri Şirketi Ay’ın karanlık yüzünde, Helyum – 3 (3He) üretiminin yapılarak uzay kargosu aracılığı ile dünyaya ulaştırılacağı Sarang Madencilik Üssünü kurar…
Bu üs deki mürettebat sayısı bir, çalışma süresi de üç yıldır…
Şu an hali hazırda mevcut olan mürettebat Sam Bell’dir (Sam Rockwell) …
Kendisine verilen görev, Rover ile maden toplayıcıya giderek toplanan helyumu alıp dünyaya göndermekten ibarettir…
Tabii bu basit “görev tanımında” Sam’in tek yardımcısı ise, berberlikten aşçılığa ve hatta doktorluktan tamirciliğe kadar elinden her iş gelen yapay zekaya sahip robot Gerty’den (seslendiren Kevin Spacey) başkası değildir…
Bu arada “belirli süreli iş sözleşmesinin” tamamlanmasına iki hafta kalmış olan Sam’in, yaptıkları görüntülü görüşme esnasında dünyadaki karısı Tess (Dominique McElligott) ve kızı Eve (Rosie Shaw – Kaya Scodelario) ile de tanışıyoruz…
Boş zamanlarında spor yapmanın yanı sıra TV’de izleyen Sam, TRT’nin siyah – beyaz tek kanallı olduğu yıllarda “Tatlı Cadı” olarak yayınladığı çokça beğenilen efsanevi “Bewitched” (1964 – 1972) dizisine de şöyle bir bakıyor…
Kahve yapmak üzere fincanına sıcak su doldurmakta olan Sam, bir ara odadaki koltukta oturmakta olan bir kadın gördüğünü zannederek, döktüğü su ile elini yakar…
Elbette sorduğunda eline “bandajla” tedavi uygulayan Gerty’e, ciddi bir zaaf olacağını düşündüğü için “hayal gördüğünü” söylemek istemez…
Zaten evine dönmesine de şunun şurasında ne kalmıştır ki…
Ser verecek ama sır vermeyecek ve biraz daha sıkacaktır dişini…
Yalnız dışarıya çıktığında bu kez de maden toplayıcı Matthew’un yanında aynı hayali görünce Sam, şaşkınlıkla kaza geçirerek yaralanır…
Gözlerini açtığında revirdedir, başında da Gerty durmaktadır…
Kısa sürede toparlanan Sam, arıza yapan Matthew’u onarmak istediğini söylese de dünyadaki firma yetkililerinden izin alamaz…
Dışarıya çıkmayı kafasına koymuş olan Sam, bir yolunu bularak Gerty’i ikna eder ve diğer Rover’ı alarak kaza mahalline doğru yola koyulur…
Fakat o da ne?
Kaza yapan Rover’ın içinde baygın ve yaralı vaziyette olan bir başka Sam daha vardır…
Eli “bandajsız” olan sağlıklı Sam, araçta bulduğu eli “bandajlı” Sam’i revire taşır…
Başlangıçta pek iyi geçinemeyen Sam’lerin her ikisi de gerçek Sam Bell’in kendisi olduğunu iddia ederken, bir diğerini de “klon” olmakla itham etmektedir…
Evet bu durum, başlı başına bir sorundur…
Ancak kendilerini bekleyen asıl sorun, yaşanan kaza sonrasında dünyadan gönderilen Eliza isimli bir uzay aracındaki üç kişilik bir kurtarma ekibinin üsse gelmekte olmasıdır…
Neden mi?
İşte filmin, sürprizlerle dolu en şahane bölümü de burası…
Aradan geçen onca zamana rağmen fırsat bulup da halen izlemediyseniz, “one man show” yapan Academy, Golden Globes ve BAFTA Ödüllü Sam Rockwell’ın performansını kesinlikle kaçırmayın deriz…
Keyifli seyirler,
Daha ilk 5 dakikada ki görsel efektleri görür görmez hayal kırıklığına uğradım ama yarım saat sonra filmin gidişatı ilginçleşiyor. Bilim kurgunun yanına dramayı gayet güzel harmanlayıp ortaya güzel bir senaryo çıkarmışlar. İMDB'de yüksek puanı dahi olsa temposundan dolayı herkese hitap edecek bir filmde değil. Filmden anladığım evrenin neresinde olursa olsun her zaman hakikatı arama çabası olunduğudur. Tabi programlanmış bir klonun da hakikatın peşinden gitmeye çalışması da ilginç geldi.
filmin konusunda cevher var ama yönetmen bu cevheri ortaya çıkarmakta yetersiz kalmış. uzay temalı filmlere bayılıyorum ama bu filme malasef iyi diyemeyecem.
Bilim-kurgu. psikoloji türünde güzel bir film. Film tek oyuncu ve Gerty adlı gelişmiş yapay zekaya sahip asisatan robotundan ibaret. Karakterimiz Ay'da Lunar Industries ile 3 yıllık He3 madenciliği kontratı imzalıyor. Spoiler vermeyeceğim ancak bu filmin en güzel yönlerinden biri kapitalizmi eleştirmesi. Film düşük bir bütçeyle çekilmiş onu baştan belirteyim. Filmin müziği (Welcome To Lunar Industries - Clint Mansell) size kendinizi yalnız hissettiriyor, bu müzik her gün dinlediğim parçalar arasında. Filmin yönetmeni David Bowie'nin oğludur onu da belirteyim. Bu film neredeyse kimsenin bilmediği ancak Imdb'den 7,9 gibi mükemmel bir puan almıştır. İzlemediyseniz mutlaka izleyin derim. Bir astronom olarak ve bilim-kurgu hayranı olarak çok beğendiğim bir yapıt.
Mantık hatalarıyla dolu psikolojik gerilim dramatik bilimkurgu.Uzay filmi değil.Filmin güzel olan yanı kapitalizmi eleştirmesi, klonun da duyguları olan insan olduğunu göstermesi, insana yardımcı olan duyguları olan robot Gerty.Film çok bunaltsa da sırf sonunu merak ettiğim için izledim.Sonu çok eksik kalmış
Bu filmi de klasik uzay-macera filmlerinden biri zannettim. Hata bende tamam çoğunluğu bu tarz diye bütün filmleri birbirine benzetemezsin. Ön yargılı olmamak lazım. Film bildiğiniz uzay filmlerinden değil. Bu film bir başka güzel. Doğallığı ve sadeliğinin yanında, gizemli ve usta işi bir film. Bir öngörü de diyebiliriz. Yapay zeka bu kadar ilerler mi ? Kimse bilemez ama teknolojinin çok geliştiği ortada.
Yalnız bir şeye değinmek isterim. Amerikalılar aya ayak filan basmadılar bunu da söyleyeyim. Hazır konusu gelmişken 1969 yılında o teknoloji ile aya çıkıldıysa şu anda elimizdeki akıllı telefonda bile olmayan teknoloji ile çıkıldıysa bu kadar yıldır bir daha neden gidemediler Aya acaba. Tamamen saçmalık uydurma bir hikayedir Neil Armstrong hikayesi.
Bazı yerlerde hatta genelinde film ağır işleyen bir film. Çok aksiyon ve heyecan dolu sahneler yok. Daha çok gizem ve merak duygusu ön planda. Olaylara anlam verme ve açıklama şeklinde gelişiyor. Bu filmde biraz Kubrick'in eseri 2001: A Space Odyssey tarzı şeyler gördüm. Yalnız buradaki Gerty adlı robot 2001 filmindekinden farklıydı tabiki de. İzleyenler anlamıştır ne demek istediğimi.
Tek başına filmi götürmek zordur. Bir filmi sürükleyici kılabilmek. Sam Rockwell bunu çok iyi başarmış. Neredeyse filmin tamamında tek başına oynamış ama bir gram sıkmıyor film. Ayrıca Kevin Spacey'nin de sesiyle katkı verdiğini de söylemek lazım tabi. Sesi bile yeter usta oyuncunun. İyi seyirler... 7.8/10
Yalnız bir şeye değinmek isterim. Amerikalılar aya ayak filan basmadılar bunu da söyleyeyim. Hazır konusu gelmişken 1969 yılında o teknoloji ile aya çıkıldıysa şu anda elimizdeki akıllı telefonda bile olmayan teknoloji ile çıkıldıysa bu kadar yıldır bir daha neden gidemediler Aya acaba. Tamamen saçmalık uydurma bir hikayedir Neil Armstrong hikayesi.
Bazı yerlerde hatta genelinde film ağır işleyen bir film. Çok aksiyon ve heyecan dolu sahneler yok. Daha çok gizem ve merak duygusu ön planda. Olaylara anlam verme ve açıklama şeklinde gelişiyor. Bu filmde biraz Kubrick'in eseri 2001: A Space Odyssey tarzı şeyler gördüm. Yalnız buradaki Gerty adlı robot 2001 filmindekinden farklıydı tabiki de. İzleyenler anlamıştır ne demek istediğimi.
Tek başına filmi götürmek zordur. Bir filmi sürükleyici kılabilmek. Sam Rockwell bunu çok iyi başarmış. Neredeyse filmin tamamında tek başına oynamış ama bir gram sıkmıyor film. Ayrıca Kevin Spacey'nin de sesiyle katkı verdiğini de söylemek lazım tabi. Sesi bile yeter usta oyuncunun. İyi seyirler... 7.8/10
filmin yavaş ilerlemesini dezavantaj olarak görmeden izlerseniz kurgusuyla çekim teknikleriyle senaryosuyla iyi bir yapıt olduğunu farkedeceksiniz.küçük ayrıntılara önem verildiğinden dikkatli izlenmesi gereken bir film, sonunda kafadaki bütün soru işaretlerinin yanıtlarını alıyoruz. Yönetmenin David Bowie'nin oğlu olması ayrı bi olay.
Konusu hoş ama işlenişi biraz basit geldi bana. Kesinlikle vakit kaybı değil ama kült bi film de olamaz..
Baştan şunu söylemeliyim ki sakın benim yaptığım hatayı yapıpta bu filmi sersem kafayla izlemeyin benim uykum vardı ve filme tam adapte olamadım diyebilirim onun için filmi izlerken bütün dikkatinizi filme verin.Filmi izlemeden önce ben daha farklı daha psikolojik bir film bekliyordum ama konu ve işleniş bakımından benim beklediğimden farklı bir film çıktı.Film baştan sona birkaç mekanda birkaç oyuncuyla geçiyor Sam Rockwell filmi tek başına götürmüş diyebilirim.Film genellikle ağır bir tempoda geçiyor ki zaten ben filmi izlerken zaman zaman sıkıldığımı söyleyebilirim.Konu güzel fakat işleniş biraz sade ve yavan kalmış sanki,filmi biraz daha hareketlendirebilirlerdi ayrıca filmi bitirdikten sonra kafamda soru işaretleri baya kaldı yani filmde olayları biraz açıklayıcı sahneler olmalıydı.Farklı bir film ama herkesin beğenebileceği bir film değil ben her ne kadar filmi fazla beğenmesem de gerçekten konu bakımından farklı ve izlerseniz de zamanınızı boşa harcamadığınızı anlarsınız.Filmi izledikten sonra aklımdaki soru işaretlerinden bazılarının cevaplarını buldum ve filmin kesinlikle zekice senaryosu olduğunu anladım ama hala filmle ilgili anlamadığım bazı şeyler var. Filmin soundtracklerini usta Clint Mansell yapmış yine döktürmüş.Film keşke biraz daha dramatik olsaymış çünkü soundtrack sağlam oyunculuk iyi konu farklı ama işte film etkileyicilik ve dramatiklik bakımından biraz yetersiz kalmış diyebilirim.Son olarak ben filmden çok etkilenmedim ama başarılı ve gerçekten farklı konusu olan bir film,izlerseniz bir şey kaybetmessiniz.
7/10
7/10
Bilim kurgulu bir dram diyebiliriz aslinda.Çok güzel düsünülmüs bir senaryo.Neredeyse Truman Show tadinda bir filmdi.Bir oyuncu ve bir robotla neredeyse mükemmel bir film yapmislar.Mekani da çok iyi yansitmislar.---spoiler---Robotoun Sam'e klon oldugunu söyledigi sahnede ekraninda gözüken aglamakli simge benide aglatacakti yeminle,mükemmel bir bilim kurguydu. ---spoiler---
Sam Rockwell in oyunculuğunu beğenmekle birlikte filmin bu deneysel cesaretini takdir ederken filmi sıkıcı bulduğumu itiraf etmek istiyorum.Ayrıca neden böyle bir uslup kullandığımı da kendime soruyorum.Hep aynı şeyleri yazıyormuşum gibi geliyor.
Duncan Jones ve Sam Rockwell'i gerçek anlamda sinemaya kazandiran filmdir bence.Psikolojik yani agir basan,tek kisilik bir yapim ancak bu kadar akici olabilir.Soluksuz izledim...8/10
film "truman show, ada" filmlerindeki gibi ister insan olsun ister klon olsun hepsinin ortak noktası olan gerçeğe ulaşma çabası her zaman mevcut olacaktır.
filmde şunuda görüyoruz son zamanlarda hollywood çok sayıda klon filmleri yaparak hem bunu normalleştirmeye hemde bunun ne kadar kötü sonuçlar doğurduğuna dikkat çekiyor.
özellikle " terminator filmi ile başlayan ben robot ile çıkış yapan" sibernetik sistemli robot yada klonların aslında insan kontrolünden çıktıktan sonra kendi kontrollerini kendileri sağladıktan sonra insanların öngöremediği tehlikeler doğurduğuna çok dikkat çekiliyor. sinema bunu hem sorarak düşündürüyor gelecek teknolojisini hemde buna görsellik katarak ticari anlamda başarı sağlayarak insan bilincinde normalleştirmeye gidiyorlar. tıpkı sürekli savaş filmleri üreterek gerçkte dünyada yaşanan şiddeti normalleştirdikleri gibi
filmi izlemenizi tavsiye ediyorum sam rockwell çok iyi performansla karşımıza geliyor. yönetmende işini iyi yapmış güzel bir film
10/8
filmde şunuda görüyoruz son zamanlarda hollywood çok sayıda klon filmleri yaparak hem bunu normalleştirmeye hemde bunun ne kadar kötü sonuçlar doğurduğuna dikkat çekiyor.
özellikle " terminator filmi ile başlayan ben robot ile çıkış yapan" sibernetik sistemli robot yada klonların aslında insan kontrolünden çıktıktan sonra kendi kontrollerini kendileri sağladıktan sonra insanların öngöremediği tehlikeler doğurduğuna çok dikkat çekiliyor. sinema bunu hem sorarak düşündürüyor gelecek teknolojisini hemde buna görsellik katarak ticari anlamda başarı sağlayarak insan bilincinde normalleştirmeye gidiyorlar. tıpkı sürekli savaş filmleri üreterek gerçkte dünyada yaşanan şiddeti normalleştirdikleri gibi
filmi izlemenizi tavsiye ediyorum sam rockwell çok iyi performansla karşımıza geliyor. yönetmende işini iyi yapmış güzel bir film
10/8
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler