Ortalama puan
3,8
366 Puanlama
Pi hakkında görüşlerin ?
5,0
18 Kasım 2020 tarihinde eklendi
Ne kadar da sinemadan anlayan bir kitleyiz biz birisi sevmemiş ama nedenini açıklamamış , birisinin beklentisi dışında olmuş , birisi görüntü kalitesini sevmemiş Arkadaşlar film lacanın Psikanaliz felsefesinden yola çıkılarak yapılmış bir film bu felsefeyi bilenler filmi izlerken havada uçan imgeselleri, ayna (kendimi katmak istemiyorum) evresini , arzuyu, gerçeği görür ve filmden zevk alır demek istediğim şey şu filmler her zaman bilinçaltı şeyler üretir ki Türk sinemasında bu pek yoktur olamadığı için bizede felsefe dolu filmler saçma gelir ve bizde bu doğrultuda saçmalarız lütfen filmin felsefesi hakkında gerçek Bir donanıma sahip olan arkadaşlar yorum atsın saygılar.
5,0
26 Şubat 2020 tarihinde eklendi
Çok önerildi ve izlemek için sabırsozlanoyorum
Birde izşeyebılırsem
Hala daha açamadım nasıl acabılırım
3,0
9 Şubat 2019 tarihinde eklendi
Maalesef beklentimi karşılamadı film. Büyük bi heyecanla izlemiştim oysaki. Sesler ve görüntü beni yordu. Oysaki konunun beynimi yormasını isterdim. Konu çok güzel ama kesinlikle güzel işlenmedi. Filmin siyah beyaz olmasının bi artısı yoktu bence. Ve film bittiğinde bana şunu dedirtti: Aptal olduğun sürece mutlusun :) spoiler:
çünkü adam bildiği müddetçe mutsuz gergin sinirli delirmiş bi haldeydi kafasına matkabı dayayacak kadar hemde. Ne zamanki bankta sorulan sorulara bilmiyorum dedi o an adamın yüzünde ilk defa gülümseme belirdi artık mutluydu çünkü bilmiyordu.
Heralde aronofsky "mutluluk cehalette" mesajı vermek istedi bize :
2,5
8 Aralık 2018 tarihinde eklendi
Aslında bu doğadaki her şeyin bilimsel yasalarla ölçülebilir, açıklanabilir olduğu iddiası bana yabancı değil. Stephen Hawking de her şeyi açıklayan tek bir kuramın, formülün peşindeydi. Bu formül bulununca belirsizlik kaybolacaktı. Bir sonraki olayla, adımla ilgili tahminlerimiz değil kesin bilgilerimiz olacaktı. Ne demek istediğimi anlatabildim mi bilmiyorum. Hani fizikte belirsizlik kuramı vardır ya, atomun aynı anda yeri ve hızı bilinemez diye.. Onu bilebilecek ve böylece su damlası yere düştüğünde yerde nasıl bir şekil alacağını elimizdeki verilerle bilecektik. Tahmin etmek değil bilmek. Bir nevi Tanrı’nın zihnini çözmüş ve evrenin geleceğini de görmüş olacaktık. Şu an hala evrenin sonunun nasıl olacağı açıklanabilmiş değil. Big Bang’le ilgili bile hâlâ muallakta olan şeyler var. Her neyse. Fikir güzel, film kötü. Aslında çekim yılı da baya eski yani ben yeni doğmuşum film vizyona girdiğinde. O döneme göre başarılıdır belki şimdi çekilse daha iyi bir iş çıkar. Bazı sahneler ve başrol oyuncusu çok rahatsız ediciydi. İzlemezseniz çok şey kaybetmezsiniz diye düşünüyorum ama bu konuya, yani evrene ve bilinmezlere dair ilginiz varsa okuyacak, izleyecek çok harika şeyler var. Araştırmaya devam edin derim. Çok zevkli
4,5
29 Kasım 2011 tarihinde eklendi
ben bu filmde birşey gördüm..matematiği kullanarak bi yerlere gelmeye çalışıyor.
2,0
24 Ekim 2011 tarihinde eklendi
Film çekse de izlesek dediğim yönetmenlerden Darren Aronofsky'nin ilk uzun metraj filmi Π noktasını ararken kendi beyninde kaybolan bir adamın hikayesini anlatıyor ve sizi temin ederim G noktasını ararken kaybolan adamın hikayesi kadar eğlenceli değil..
4,0
12 Ekim 2011 tarihinde eklendi
orjinal ve kendi açimdan düsünürsem oldukça ilgi çekici olarak gördügüm bir konuya sahip bir film. Matematikle ilgili olan ama profesyonel olarak kullanmayan bir kisi olarak filmdeki repliklerin çogunu, incelenip yorumlanacak sekilde oldugunu düsünüyorum
3,0
12 Eylül 2011 tarihinde eklendi
Matematikle evrenin sırlarını çözmeyi kafaya takmış olan asosyal bir dahinin delilik sınırında gidip gelmesini oldukça karanlık şekilde anlatan ilginç bir deneme, Darren Aronofsky daha ilk uzun metrajından kariyerinin nasıl ilerliyeceğinin ipuçlarını veriyor sonuda resmen ''Cehalet Mutluluktur'' diyor.
4,0
30 Haziran 2011 tarihinde eklendi
Pi sayısının sadece 3,14 olmadığını anlatan film olarak hafızalara yer etmiştir..
3,5
25 Mayıs 2011 tarihinde eklendi
Bir çok yerde Requiem for a Dream filmini ile aynı müzik ve aynı çekim açıları kullanılmış. Filmdeki ana tema kolay anlaşılmamakta Tabi bu filmin katıldığı festivalde en iyi yönetmen ödülünü yönetenine verdirmesi ileri bir sanat tekniği ve düşüncesi ile ilgili olsa gerek. Requiem for a Dream Filminin alıştırması olmuş. Darren Aranoskyin çıraklık filmi. 7/10 Puan
4,0
1 Mart 2011 tarihinde eklendi
Öncelikle bu kadar kısıtlı imkanlarla ve bu kadar değişik bir konuyla ancak bu kadar etkileyici bir film çekilirdi.Sean Gullette nin hala nasıl o kadar iyi oynadığını anlamış değilim harika oynamış ve iyiki de o bu karakteri canlandırmış.Zaten filmde Max karakteri hariç çok fazla ön plana çıkan oyuncu yok ama yinede 3-4 tane diğer oyunculara göre ön plana çıkan oyuncular var onlar da gayet başarılıydı.

Filme gelirsek Aronofskynin Requiem for a Dream gibi bir başyapıtını izledikten sonra haliyle beklentilerim yüksekti,filmin konusu matematik üzerine kurulu olduğu için ve film siyah-beyaz diye çekinmiştim sıkıcı bir film havası veriyor ilk önce bakınca fakat izledikten sonra hiçte öyle olmadığını anladım.Filmin siyah-beyaz olması daha iyi olmuş çünkü Aronofskynin filmlerinde her zaman bir karamsarlık havası olur bu filmde de o karamsar hava çok iyi sağlanmış.Kesinlikle konusuyla,kurgusuyla,çekim teknikleriyle,soundtrackleriyle her şeyiyle sıradışı ve benzerini bir daha bulamayacağımız bir film.Aronofskynin ilk uzun metraj denemesi evet kesinlikle bir Requiem for a Dream kadar değil ama daha ilk filminden ne kadar yetenekli bir yönetmen olduğunun sinyallerini veriyor.Requiem for a Dream filminde gördüğümüz çekim tekniklerini bu filmde de görünce şaşırdım demek ki ilk bu filmde kullanmış ve sanırım kullanmaya da devam edecek bence etmeli de gerçekten filmi etkileyici kılıyor.Eğer Aronofsky filmlerini izlemediyseniz ilk bundan başlamayın derim ilk önce ikinci filmi olan Requiem for a Dream filminden başlayın ondan sonra bu filmi izleyin.İlk başlarda heyecanlı sonralardan her ne kadar durağanlaşsada Aronofskynin tarzı olan yine filmin sonlarına doğru heyecan artıyor.Yine Clint Mansell i kutluyorum yine süper soundtrackler hazırlamış ve Aronofskyi de bunu kullanmasını çok iyi bilmiş.Film oldukça sürükleyici ve bazı sahneler gerçekten çok sıradışı ve gerilimliydi.Fakat film herkesin izleyip beğenebileceği bir film değil zaten genel Aronofskynin filmlerinin tarzı bu herkese hitap etmeyen belirli izleyici kitlesine hitap eden filmler yapıyor Pi filmi de öyle bir film.Son olarak ben bir Aronofskyi hayranı olarak beğendim ve tavsiye ederim.Puanımı Aronofskyi sevdiğim için ve senaryo ile çekim tekniklerinin sıradışı olduğu için biraz daha fazla verdim.

8/10
2,5
25 Şubat 2011 tarihinde eklendi
Pi (1998)

Yönetmen: Darren Aronofsky

1998 Sundance Film Festivali'nde Aronofsky'e En İyi Yönetmen ödülünü kazandıran,buram buram matematik kokan,yönetmenin ilk ve sağlam adımıyla karşı karşıyayız.

Max, (Sean Gulette) sayılarla kafayı bozmuş,doğanın matematiksel bir formül üzerine kurulu olduğuna inanan, bu inancının kendisini fişeklemesiyle bu tezi ispatlamaya çalışan bir matematik dehasıdır. Zamanla doğadaki döngüyü keşfedecek ve bu keşif onu Tevrat'ın sırrını bulmaya çalışanlarla,global dengeyi borsa gibi bir araçla elde tutmaya çalışanlarla ama en önemlisi kendisiyle karşı karşıya getirecektir.

Matematikçi olduğum için belki de filmde geçen matematiksel bağlantıların sıralanışını hayranlık duyarak izledim. Matematiğe ilgisi olmayanların filme de ilgi duymakta zorlanacağını belirtelim.

-Spoiler içerebilir-

Max'ın kendince 3 temel kuramı var:
1) Matematik doğanın dilidir.
2) Etrafımızdaki her şey sayılarla tanımlanabilir ve anlamlandırılabilir.
3) Herhangi bir sistemdeki sayıları grafikle gösterirseniz şekiller ortaya çıkar. Bu nedenle doğada heryerde şekiller vardır. (spiraller)

Filmde; Arşimet,Fibonacci,spiraller,Da Vinci,altın oran,Tevrat,pi gibi pek çok kavram geçiyor ve bu kavramların 84 dakikaya sığdırılması matematikçi olmayanlarda şiddetli baş ağrısı ve gerilime sebebiyet verebiliyor ya da tek düğmeyle kurtuluş yoluna gidilmesine :) Bunlar benim senelerdir içinde yüzdüğüm konular olduğu için midir bilinmez zevk aldığım bu kavramların nasıl birleştiğini bu filmle anlatmak istedim.

Fibonacci sayı dizisiyle işe başlayalım. Bu sayı dizisi kendinden önceki iki sayının toplanıp yazılmasıyla oluşuyor. Yani 0,1,1,2,3,5,8,13. gibi. Bu sayı dizisi ise bizi "altın oran" a götürüyor. Serinin 13.hanesinden sonra sayının bir önceki sayıya bölümü altın oranı yani 1,6 yı veriyor bize. Peki nedir bu altın oran? Altın oran canlı-cansız yaratılan her şeyde var olan oran aslında en kaba tanımıyla. Mesela insan vücudunu ele alalım; kolumuzun dirseğimizden üstte kalan bölümünün altta kalan bölümüne oranı,parmağımızın tamamının üst boğuma oranı bize altın oranı veriyor. Gelelim spirallere; spiral dediğimiz şey,iki boyutlu düzlemde, orijinden çıkan ve sabit açısal hızla dönmekte olan bir doğru üzerinde, sabit hızla dışarıya doğru ilerleyen bir noktanın izleyeceği eğridir. (matemasuk.com) DNA zinciri,parmak izi,göbek kordonu,iç kulak salyangozu,ayçiçeği ve deniz kabuğu spirallere verilebilecek başlıca örneklerden. Hatta saçlarımız bile kafatasımızdaki spiral bir döngüyle çıkıyor. Peki doğada milyonlarca formatta karşımıza çıkan spirallerin altın oranla bağlantısı ne? Şöyle ki; bu spirallerin eğiminin tanjantı altın orana eşit. Böylelikle Max'ın bize göstermeye çalıştığı şeyi daha iyi anlıyoruz; yani doğanın büyüklü küçüklü spirallerden ibaret olduğu gerçeğini. Bu da var olan her şeyin altın oran kuralına uygun oluştuğunun göstergesi. Arşimet'in spirallerine de bu şekilde değinmiş oluyoruz. Da Vinci'nin bu filmle alakası ise şu; 'Mona Lisa' ve ' Aziz Jerame' tablolarında altın oranı kullanıyor,tabloların boyunun enine oranı bize altın oranı veriyor. Bunu sadece çerçeve boyutlarında kullanmıyor tabi ki,çizdiği resimlerin kendisine de uyguluyor. Çizimlerin uyum ve ahenk içinde olması için çizdiği portrelerden masa ve pencerelere kadar altın oranı uyguluyor. Ayrıca Da Vinci'nin bulunan günlüklerinde insan vücudundaki altın oranları gösteren çalışması bulunuyor,bu çalışmaları da çizimlerinde kullanıyor zaten.

Yeterince dağıttık toplayalım; film doğadaki matematiği sunuyor bize,dağınık ve alakasız gibi görünen her şeyin bir oranla sabitlendiğini,aslında en kompleks görünenin bile bir düzenle işlediğini kanıtlıyor sanki. Yahudi yönetmen,ilk filminde kitabı Tevrat'a da değinmeden geçmiyor. Max'in bilgisayarının kendinden geçmeden önce ona sunduğu 216 hanelik numara dizimi tevratın şifresiyle çakışıyor,borsanın döngüsüyle de. Filmde Max'ın karşısına çıkan böcekler, kafasında düşünmesini engelleyen olumsuz etkenleri simgeliyor bence.

Film, Sean Gulette'in eline bırakılmış o da hakkını fazlasıyla vermiş. Müzikler Clint Mansell imzalı ve tek kelimeyle müthiş. Aronofsky'nin kendine has kamera çekimiyle büyüleyici sahneler yakalanmış ,Max'in filmin aralarına serpiştirilen hap içme sahneleri filmin akışına bambaşka bir boyut katıyor. Aronofsky'nin bilimle harmanlanmış bu filmini matematiği sevmeseniz bile,sırf yönetmenin nasıl 'ben geliyorum' dediğini görmek için izleyin derim.
3,0
6 Şubat 2011 tarihinde eklendi
Aronofsky hayranıyım ama bu film hoşuma gitmedi , çok iç bayan sahneler karmaşık bi anlatım var ,zaten siyah beyaz oluşu da bir eksi 6/10
4,0
7 Ocak 2011 tarihinde eklendi
hayatın dokusunu matematikte arayan adamın çıldırışı... dikkatli izlenirse eğer, film çok derin bir felsefe içeriyor. günümüz dünyasında bilimin çok önemli bir yer katettiği gerçektir ama bazen bilimin -yani insan beyninin- durduğu, çıldırdığı yerler vardır.
film, sonunda insanı hayretlere düşüren ters köşeye yatıran bir film değil. ayrıca filmin siyah beyaz olmasıda biraz göz yoruyor. ama filmin siyah beyaz oluşuda filmin felsefesiyle bir hayli bütünleşmiş. zaten yönetmenin başarısıda burda devreye giriyor. müzikler, geçişler, mekanlar hep o karmaşayı, belirsizliği başarıyla yansıtıyor. filmin kısa olmasıda çok isabetli olmuş. kısacası aronofsky ilk filminde sağlam bir iş çıkarmış diyebilirim. 8 puanı hakeden bir film.
1,5
24 Aralık 2010 tarihinde eklendi
Beni uyutacak değil, kandıracak filmlere ihtiyacım var!
Daha Fazlasını Göster