Hesabım
    Yazı Tura
    Ortalama puan
    4,1
    692 Puanlama
    Yazı Tura hakkında görüşlerin ?

    119 Kullanıcı yorumları

    5
    31 Eleştiri
    4
    53 Eleştiri
    3
    12 Eleştiri
    2
    19 Eleştiri
    1
    3 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    2 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    KENAN İMİRZALIOĞLU VE OLGUN ŞİMŞEK' TEN 4 X 4 LÜK OYUNCULUKLAR AYAKTA ALKIŞLANIR

    1999 yılının Nevşehir toprakları ve İstanbul’un yeraltı sofrasında yaşayan canlılarının hikâyesidir bu film. 41. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde; En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Film ödüllerini kazanmıştır. Evet, Yazı-Tura’dan (2004) bahsetmek biraz geçmişe dönmek olacak fakat toplumsal yaralara parmak basan kült filmlerimizi tekrar tekrar hatırlatmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Hele ki ülkemizin içinde bulunduğu bu zorlu günlerde yapabileceğimiz tüm içsel değerlendirmeler; yüzeysel ve dogmatik görülerden az da olsa bizleri uzak tutarak, kalbimize aydınlık getirecektir. Yazımıza dalmadan, tüm insancıl tezleri gözden geçirerek, Şeyh Edebâli’nin düsturunu hatırlayalım: “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!”

    Film; dönem iç politikaları sonucu karşılıklı alevlenen Kürt Meselesi paralelinde, mağdur edilmiş insanların hayatları üzerinden ilerleyen bir hikâye üzerine kurulu. Aynı zamanda ötekileştirilen tüm topluluk ve fikirlerin yansımalarını da açıkça görebileceğimiz kült bir eser. Yıldırım Türker’in; “Yazı Tura’da; hayatın çoktan yenik düşmüş olduğu bir dünya tasvirini çizen görüntülerin kirliliği, seyirciye yoğun bir huzursuzluk armağan ediyor. “ dediği isabetli betimlemesi gibi, bulanık bir görüntü yumağı eşliğinde ve bir taşra otobüsünün görüş açısında kamaşarak açıyoruz gözlerimizi.

    Karlı bir yolda ilerleyen askeri aracın görüntüsü, az sonra gerçekleşecek çatışma sahnesiyle mevziisine giriyor. Şeytan Rıdvan (Olgun Şimşek) ile Hayalet Cevher‘in (Kenan İmirzalıoğlu) hayatlarının tamamen değişeceği o âna doğru yaklaştığımız sahnede, kamyondan aşağıya PKK ile çatışmak için inen ikilinin, öldürdükleri kişilerin aralarında gezdikleri sırada, bir kadın bedenine rastlamaları ile hikâyenin artık marşına basıyoruz. Bu beden; Rıdvan’ın çok önceden âşık olduğu, ailesinin Nevşehir’den Güneydoğu’ya göçmesi ile yolların ayırdığı kişiden başkası değildir. Kadının, ailesinin yaşadığı birçok hadisenin akabinde dağa çıkması, ne hazindir ki, zamanında âşık olduğu Türk’ün elinden vurulmasına uzanacak bir hikâyenin çıkmazına varacaktır. Rıdvan bu olayın anlık travmasında, bilinci kapalı bir halde mayınlı araziye atar kendini. Bu durumu farkeden Cevher’in onu durdurmaya yeltenmesi, Rıdvan’ın ölmesini engelleyecektir. Fakat bu kurtarış, Cevher’in bir kulağı ve de futbolcu olmaya çalışan Şeytan Rıdvan’ın bir bacağını kaybetmesine engel olamayacaktır. Geride, öldürülmüş bir Kürt kadını, bedenen ve manen ise kaybolacak bir Türk erkeği vardır. Kürt halkı ölmüş, Türk halkı ise yaralanmıştır.

    Güneydoğu’da yaşadıkları bu hadiseden sonra malulen gazi olarak erken terhislerini alan ve memleketlerine dönen Rıdvan ve Cevher için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Rıdvan’ın askere gitmeden önce evlenmek için sözleştiği kız, en yakın arkadaşı ile askerdeyken işleri pişirecek, kızın babasının da bacağı olmayan bir gaziye verecek bir kızı olmayacağından, kendisini intihara sürükleyecek olaylar; bir silsile şeklinde arka arkaya gelecektir. Bir gecenin karanlığında, meyhane çıkışı ettiği bir sokak kavgasından sonra, silahını şakağına dayayarak intihar edecek Rıdvan, hayatına son verecektir. Geride, Rıdvan’ın kalbi yaralı annesi, taşraya sıkışmış, şükretmeyi unutmuş, eksik hayatlar sürüsü içinde kalmış birçok yan hikâye elimizde kalacaktır. Kazanan sadece, “Vatan sağolsun!” edebiyatıdır. Bu savaşın oyuncakları, kimsenin umurunda olmayacaktır.

    Cevher’i ise başka trajediler beklemektedir. Tarlabaşı’nın; travesti, göçmen, yankesici, uyuşturucu satıcısı, mafya ve ötekiler ile dolu sepetinde, kırık çok sayıda yumurtadan sadece birisidir Cevher. Ne kadar dürüst bir yaşam sürmeye çalışsa da, ızdırabın içine çektiği bu karanlık dünyada, umuda yaslanacak, ona ait çok az dal parçası vardır. Uzun süre emek verdiği ve borçla açtığı tren garındaki büfesi ise 17 Ağustos Depremi ile yıkılacaktır. Hem de sevgilisi ile sevişmenin en doruklarında iken, belki de hazzın gölgesine sığınmak isteyen bir ülkenin, keyfinin kaçmasına delâlet olduğu bir anda. Deprem sonrasında, yıllar önce 6 – 7 Eylül olayları nedeni ile Türkiye’den kaçan Rum göçmeni anneliği ile tanışacaktır. Kısa süre önce de arka fonda Yunanistan ile Kardak Krizi atlatılmıştır. Kürt sorununda kulağını bırakan Cevher’in ‘milliyetçi midesini’ bulandıran bir Yunan analığı ve kardeşi de olmuştur sonunda. Ama kardeş kardeştir işte. Sevgili de sevgili. Sen ona ne kadar Yunan, Kürt desen de, o senin bir parçandır. Bir başka kabulleniş gerekliliği ise, kardeşliğinin eşcinsel olmasıdır. Hayatında ilk kez gördüğü kardeşi Teoman’ın hazin öyküsü, babalığının tecavüzü sonrası iliklerine işlenmiştir. Dedik ya, herkes yaralıdır ve herkesin eksik kalan bir hayatı vardır bu filmde. Nitekim kardeşini korumak için girdiği kavgada öldürdüğü bir sokak magandası yüzünden, devletin tutsağına düşecek olan Cevher, toplumsal katmanın en dibindeki yerini sağlama alacaktır. “Gaziyim ben” demesi polisler için hiç bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü adalet vicdan muhasebesi yapmaksızın, iyi ile kötüyü değil; suçlu ile suçsuzu ayıran bir kurumdan ibarettir. Cevher ve Rıdvan bu hayata belki de en baştan teslim olmuşlardır. Tıpkı kendi sosyal katmanlarındaki çevreleri gibi.

    Vatan her daim sağ olurken, vatanı oluşturan tüm canlılar, doğal ortamlarından uzakta bırakılarak yaralanmış ve ölüme itilmişlerdir. Kendi hayâlini kurduğumuz ülkelerin çok uzağında, kalemle yazılan bir hikâyede, silgi ile basitçe silinebilecek, eksik kalanlardan ibaretizdir belki de. Herkesin eksindiği ve yarım kalmışlığı, kendi hayatının teşhiridir. “Sinema sağolsun!”

    “Ben İstanbul’lu Cevher. Hayalet Cevher. Hayatım makinalarla geçti. Trikotajda çalıştım, tornada çalıştım. Şimdi de elimizde ‘makina’ burada çalışıyoruz. Askerden dönünce çiçekçi dükkanı açıcam. Mis gibi kokacak hayat!”

    “Göremeli Şeytan Rıdvan. Futbolcuyukh. Esasında Fenerbahçeli Şeytan Rıdvan var ya? Oaa benzetirler beni. Askerden sonra Denizlispor’a transfer olacam. Ondan sonra Fenerbahçe olur mu? Olur. Kısmet! Hayır yani bizim de kendimize göre hayallerimiz var!”
    lelaina
    lelaina

    Takipçi 116 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    19 Şubat 2007 tarihinde eklendi
    bir sinema filmi..her şeyi ile. etkileyici bir sinema filmi..her şeyi ile..ve kendime hiç sormadığım soruyu sordurdu diye. hayatlar üzerinden oynanan bir kumarsa yaşattırılan, sonucu yazı ya da tura, ve hatta dik de gelse; aileleri için bir adları olan birilerinin hayatları ellerinden zorla alınırken, adları bir türlü konmayan birileri daha da güçleniyor.. topyekün bir yokoluşun sebebi olacaklarının farkında olmadan hem de.. herkes kendine pay çıkarmayı becerebilseydi, tüm insanların bu filmi bir kez izlemesi, dünyanın asıl sorununu çözerdi.. ama birileri nin niyeti yok..hiç de yoktu. bu film, bana dersimi verdiği için etkileyici bir sinema filmi değil.. bu film, insan olduğumu hatırlamama neden olduğu için etkileyici bir sinema filmi. ve sordum kendime o soruyu. 'düşmanın kim 'diye? kendi dilinde şarkılarını söylemek isteyenler mi? eşcinseller mi? suyun öte yanındakiler mi? eksik malzemeyle ev inşaa edenler mi?..o evlerin altından kurtulmayı başaranlara ev değil çadır bile vermeyenler mi? savaşa neden oldukları yetmezmiş gibi, savaş sonrasında da insanları; hayatlarından uzaklaştırıp, sonra o hayatlarına hiç bir şey yaşamamışlar gibi çırılçıplak, ve hatta gazi olarak gönderenler mi? dünyanın her yerinde insanlar boşu boşuna ölüyor ama kimse öldürdüklerinin hesabını vermeye yanaşmıyor diye beyanat verenler mi? belkide hiçbiri değil,belkide en büyük düşman kendimiz... filmde iki adet eli opulesi, saygi duyulasi, her eve lazim insan var: - ridvan’in annesi. - teoman’in annesi. ridvan’in annesinin elinde protez bacakla yururken silah sesi geldigi sirada gozlerindeki ifadeyi, yuzune vuran kar tanelerini gorup de gozyaslarina hakim olmak mumkun degil. teoman’in annesinin cektigi onca sikintiya rağmen en ufak bir kin duymamasi, insanlik dersi verecek tavirlari, cevher’e elini uzattigi sahnede gözlerindeki sevgi, yine göz musluklarimizi bir miktar zorladı. bir de mezarlikta rumlarin 'helal olsun' deyisleri, yurekleri zorlayacak cinstendi...
    l-i-l-a-H
    l-i-l-a-H

    Takipçi 2.129 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    1 Aralık 2010 tarihinde eklendi
    Sert ve gerçekci bir dram...
    volkanick
    volkanick

    Takipçi 683 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    25 Eylül 2011 tarihinde eklendi
    Farklı bir film sinemamız adına sevindirici ama ben fazla beğenmedim.kısacası yetmez ama evet..
    potasyum
    potasyum

    Takipçi 531 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    21 Mart 2012 tarihinde eklendi
    Filmin beni etkilemesinin belkide en büyük tarafi inanilmaz derecede sadeligi ve dogalligi.O son sahnede Cevher'in polislere dedikleri adeta bogazimi dügümledi.Cevher yazi,Ridvan tura dedi ama kim derdi paranin dik düsecegini ve hiç hesapta olmayan olaylarin gelisip hayatlarinin mahvolacagini.
    sena-cos
    sena-cos

    Takipçi 30 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    29 Eylül 2006 tarihinde eklendi
    Özellikle müzikleriyle benim için çok ayrı yeri olan bir film. Konu, oyuncular ve çekimdeki başarı da tavsiye edeceğim filmler arasına sokuyor. İzleyin derim..
    karizmatik062915
    karizmatik062915

    Takipçi 473 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    13 Eylül 2009 tarihinde eklendi
    kamera çekimleri hiç iyi değil film bana basit geldi pek bi şe göremedim çok çooook daha iyi yapılabilirdi, işte bu yüzden pek bi reklamı da yapılmadı pek tanınmıyor film...
    kadir503
    kadir503

    Takipçi 329 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    22 Ocak 2010 tarihinde eklendi
    Genellikle oyuncuğuyla taıdığımız Yücel'in iki TV dizisinden sonra çektiği ilk yönetmenliği. Filmde; askerden dönen iki arkadaşın, askerden önce bıraktıkları hayatlarına dönme çabası anlatılıyor. Film boyunca Avrupa sineması hissiyatı veren Yücel; filmde birçok amatör oyuncu da kullanarak, oldukça doğal ve samimi bir filme imza atmış.
    throughout
    throughout

    Takipçi 367 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    1 Aralık 2010 tarihinde eklendi
    Çok sıkılmıştım izlerken.. anlamsız ve gereksiz bir film.. filmin sonu zaten tam bir felaket.. ee ne oldu şimdi nereye bağlanıyor konu derken film bitiyor.. filmin yarısı 1. karakteri diğer yarısı 2. karakteri anlatıyor ve sonuç yok.. ucu açık finallerden çok hoşlanırım ben ama bu filmde hiçbir şekilde bir final ve karakterler arası bağlantı yok.. sonuç olmasın onu da geçtim 2 ayrı kısa film konusu olacak filmin her iki kısmı iyi anlatılsa ona da razıyım ama anlatım da çok etkisiz.. tek iyi şey başrol oyuncularının filmi kurtarmak için çabalıyor olmaları.. ama ne yazıkki.. en fazla 4/10
    boldheart
    boldheart

    Takipçi 397 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    18 Ekim 2009 tarihinde eklendi
    Fazla prim yapamayan ilgi görmeyen bir film ama bence çok sağlam bir konusu var olgun şimşek çok iyi oynamış film daha sürükleyici olabilirdi daha iyi yapılabilirdi ama buda hiç fena değil izleyin derim güzel bir türk filmi diye düşünüyorum
    cudiferat
    cudiferat

    Takipçi 177 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    9 Mayıs 2009 tarihinde eklendi
    Herşeyden önce şöyle bir girizgah yapmak isterim ki; Hollywood a baktığımızda birsürü Vietnam, post-vietnam filmi görürüz ama kendi ülkemize bakalım... Neyse...

    Bu film gerçekten hakettiği yere gelememiş bir filmdir benim için; ne acı. Oyunculuklar, Senaryo, Kamera Açıları, Kurgu vs vs

    Açıkçası sayfalarca yorum yapmak gerekir ama kısa tutmak gerekirse; Olgun Şimşek bölümü gerçekten bizim için ibretlik, hele o finali ben böyle bir şok çok az yaşadım bir an dondum kaldım...

    İmirzalıoğlu nun kardeşi ile yaptığı konuşma gerçekten dikkate değer. Ama İmirzalıoğlu nun en sonunda "Kulağımı verdim ben bu vatana" derkenki oyunculuğu ve gözyaşları... Oyunculukta ne seviyeye geldiğinin en açık örneği.
    8,7/10 Mutlaka İzleyin derim.
    Filmdeki eksiklik diyemeyeceğim ama belki Olgun Şimşek bölümü 2. olsa daha vurucu bir son olabilirdi..
    tugruldonmez
    tugruldonmez

    Takipçi 142 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    13 Ekim 2004 tarihinde eklendi
    ben de filmi sinemada 7-8 kisilik bir kitleyle izleyen sansli azinliktan oldugumu söyliyebilirim:) yollari askerde kesismis bu iki farkli insanin öyküsü beni gercekten etkiledi, en cokta filmin sonu...baslarina geliceklerden habersiz kendi aralarinda gelecege dair yaptiklari konusma esnasinda gözümden bir iki damla yasin süzülmesine engel olamadim. film hayata dair ve tüm gercekligiyle bizden bir film.türk sinemasinda pek rastlanmayan cekim teknikleri ise filme ayri bir lezzet katmis. klise hollywood filmlerinde sonra bana bu film ilac gibi geldi, isteyen begenir isteyen begenmez ama ben begendim. hababam sinifi, kahpe bizans gibi berbat filmlerin hasilat rekoru kirip böyle bir filmin gise yapamamasi ise cidden üzücü.ama zaten en iyi filmler nedense en az izlenilen filmler oluyor bu da ayri bir tartisma konusu...oyunculura gelince , kenan imirzalioglunun oynadigi hicbir diziyi izlemedim ama bu filmdeki oyunculuguna hayran kaldim, canlandirdigi karakter bence özellikle guy ritchie filmleri icin bicilmis kaftan , umarim cok daha iyi projelerde yer alir.olgun simsekin annesi rolundeki kadin ise bence filmin gizli yildiziydi, bir oyuncu bu kadar mi icten ve dogal olur...eksiler yokmuydu filmde? var tabii ki ama yillarini sinemaya vermis usta bir oyuncunun ilk filmine ben ancak fistik gibi olmus diyebilirim baska da birsey demem..bikmadiniz mi artik hala baska milletlerin birbirinin aynisi hikayelerini izlemekten?
    pruventa
    pruventa

    Takipçi 15 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    21 Aralık 2013 tarihinde eklendi
    Keşke ilk bölüm hep devam etse ve boyle şimşeğin döktürdüğü rol ve kapadokya insanının şivesi ve doğallığı hatrımda kalacak hep..
    000alper
    000alper

    Takipçi 58 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    29 Eylül 2004 tarihinde eklendi
    Salon bomboştu , koca salonda 8 kişi izledik filmi.Türk film sektörü için üzüntü duyuyorum.Oyunculuklar çok iyi.Çekim tekniğini beğendim.Herkese tavsiye ederim.Mutlaka gidilip görülmesi gereken bir film.
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    6 Ekim 2008 tarihinde eklendi
    çok rahatlıkla söylüyorum izlediğim en iyi türk filmlerinden biri.düşünüyorum düşünüyorum ama herhangi bir eksik bulamıyorum filmle ilgili.hikayeler çok çarpıcı,iç karartıcı ve dramatik.uğur yücel müthiş bir iş yaparak bu kaliteli ve özgün hikayelerin arasına gülmenizi sağlayan sahneler de yerleştirivermiş.izlememek için hiç sebep yok,türk sinemasının kaliteli ve başarılı örneklerinden diye düşünüyorum.(oyuncular ve çekimlerle ilgili olumsuz eleştirilere de katılmıyorum,zira filmin bu derece etkileyici olmasındaki başlıca nedenlerden biri de bu baştan savma görünen çekimleri,eğer bir filmde aklınıza şu rolü şu kişi daha iyi yapardı gelmiyorsa o filmdeki oyuncular iyidir,benim aklıma bu soru gelmedi.)
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top