En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Swêsia
1 değerlendirme
Takip Et!
2,5
17 Aralık 2024 tarihinde eklendi
hikayenin düşüncesi güzel fakat kurgulama çok kötü. film baştan sona markette geçiyor. oyunculuklar aşırı derecede kötü. Böyle bir fikir daha iyi bir şekilde kurgulanmalıydı diye düşünüyorum
film o kadar zorlamaydı ki izlemeyi bıraktım. birisi siste bir şey var dedi kanlar içinde markete geldi. birinci işaret bu. david garaj kapısını yamulmuş şekilde gördü. ama bu david arkadaşımız, diğer salakları ikna etmeye pek de uğraş vermedı mantıksızlıktı. spoiler: sonra bir de norm öldükten sonra hala inanmayanların olması dayanma noktamı bitirdi. ya genç bir insan öldü hala nasıl [spoiler] inanmazsınız. [/spoiler]davidin yıkıklığı da beni sinirlendıren farklı bir şey. en yıkık insan bile canı söz konusu olduğunda aslan kesilir. öyle de olmalıdır. burda film bu noktadan çıkıyor
Film başı güzel. Ama sonu felaket kötü. Sonu kötü olduğu için zaman kaybı olarak görüyorum. Başroldeki mantıklı olan adamın sonunda yaptığı saçmalık. Sonunun böyle bitmesi beni üzdü.
Büyük beklentilerle başlayıp eh işte diye bitirdiğim bi film oldu. Kötü değildi ama o ne biçim bi sondu ya. Saçma oldu madem o kadar kolaydı neden en başta kurtarılmadılar 5 dk da tüm sisi dağıttılar saçma ve yeterli değil ayrıca neden oldu neden bitti bilgi verilmiyo klasik king sonları ısrarla izleyin demem bu film için
Stephan Hwaking’in ateizmle yanıp tutuşan zihninin bir yansıması tamamen. Sanırım inanca saygı sadece ateistlerin inancına duyulması gereken bir şey. Ben mi yanlış biliyorum : D? Kitabından uyarlanan bir dizi olduğunu hatırlatarak klasik türk dizilerine dönmüş bir dizi olmaktan öteye gidemediğini belirtiyorum. Olay örgüsü sıkışıp kalmış, ne yapsakta film ilerker mantığıyla ilerliyor bölümler. Hani olur ya film başından beri tanıdığın karakter son anda bir psikopata döner. Hepsi var burada : D Ayrıca kendi hayal dünyasında oluşturduğu doğa anayı sadece bu kitabında canlı tutabilmiş anlaşılan. Umarım doğa ana öbür tarafta iyi bakıyordur ona: D. Vaktinizi boşa harcamayın. Ne oyunculuk var bu dizide ne başka bir şey. Her detayında irrite edici bir şey bulmak istiyorsanız da kaçırmayın derin
Ele alınan konunun ve verilmek istenen mesajın çok açık olmasından dem vuran haklı bir eleştiri yapılabilir bu film için. Fakat bu haklılık filmin kalitesini düşürmez. Çünkü klasikleşmiş anlatılar beyaz perdeye taşındığı zaman diğer sinematografik unsurlar devreye girer. Bunlar görüntü, sanat, ses yönetmenlikleri veya oyunculuk şeklinde sıralanabilir. Frank Darabont'un usta gözü, görsel efektler , iyi oyunculuklar sayesinde film değerli hale gelmiş. Bağnazlık meselesinin eleştirilmesi, zor durumda kalan insanın psikolojik seyrini, kurtuluş yolunun ne kadar zor olduğunu çok güzel işlemiş. Filmin finaline kadar gösterilen aksiyon sadece bir senaryo ilerletme tekniği. Yani pastanın üstündeki kiraz gibi bir unsur. Bu filmden yaratıkların olduğu sahneleri çıkardığınız zaman film gücünden çok bir şey kaybetmez. Meselenin özü körü körüne bağnazlık olduğundan bu filmi aptal bir aksiyon veya korku filmi diye nitelendirmek haksızlık olur. Bağnazlığa ve işler sarpa sarınca sorgu sual etmeden boyun eğmeye karşı güzel bir eleştiri bu filmi. Final sahnesi de gayet başarılı bir twist idi bana göre.
Filmin son yarım saati süper olmuş, gerisi saçma sapan şeyler başka değil. Oyuncu kadrosu çok zayıf, bu tarz filmlerin baş rolüne popüler bi oyuncu konulması daha muazzam olurdu. Yinede 4 yıldız verdim bu film için
Tek kelimeyle harika.Sonu var ya.....Başyapıt bu kadar çarpıcı olacağını düşünmemiştim.Başlarda çok basit ve sıkıcı bir kıyamet günü senaryosu gibi olsa da sonu akıllardan çıkmayacak bir film.Keyifli seyirler.
Nostalji yapayım dedim ve bugün tekrar izledim. İlk defa izlediğimdeki duygular yine değişmedi. İnsanoğlunun bir felakette yani aciz-çaresiz kaldığı durumda neler yapabileceği, çaresizliğinde medeniyet filan dinlemeyeceği, kuralları olmadan neler yapabileceği çok güzel anlatılmış. Elbette filmin müziğinin de etkisi büyük. Finali ise yine gerdi beni. Kesinlikle arşivinizde bulunmalı.
SİSİN İÇİNDE BİR ŞEY VAR!" bilim-kurgu sadece aksiyondan mı ibaret? veya her yeri alt üst etmek için mi? canavarlar çıkartıp onları yenmek için mi icad edilmiştir? bilim-kurgu da aksiyondan başka dram, romantizm ve hatta gizem olamaz mı? tabii ki olur bu tür bilim-kurgu filmlerine çok az rastlıyoruz. işte o parmakla gösterilebilecek bilim-kurgu lardan The Mist. dram ağırlıklı bir bilim-kurgu filmi ancak bu kadar etkileyici olabilirdi. filmi izlerken aklınızda bir çok sorular beliriyor ve bir müddet sonra cevaplanmayacağını sanıyorsunuz ama öyle değil. iyi ki de değil. olaya hakim olmak filmi daha da özel kıldı benim için. son sahne için de hiç bir fikrim yoktu. ve sanırım hayatımda gördüğüm en etkileyici final sahnelerinden biriydi. mükemmeldi. dram anca bu kadar iyi yansıtılabilir seyirciye. bunun dışında Marcia G Harden 'ın oyunculuğundan çok etkilendiğimi söylemeliyim. insanların ne denli sapıtabileceğini ve ne denli fedakarlıklar yapabileceğini anlatan müthiş bir bilim-kurgu & dram filmi. İnsanları korkutursan, her şeyi yaptırabilirsin. iyi seyirler...
Öldüren Sis(The Mist) hakkında öncelikle diyebileceklerim şu ki korku filmi izlemek için ekran başına oturmuş iseniz, pekala korku filminden çok bir felsefi film seyredeceğinizi ve de filmin başından sonuna kadar kafanızın içinde dönecek iki farklı fikir grubu ve de bir türlü iyi ve kötü olarak adlandıramadığımız, eğer bir taraf seçiyorsak bunun sürekli değişebileceğini de dile getirmek lazım. Açıkçası bu yönüyle bile sinemada çok özgün bir yapım diyebileceğimiz bir özelliğe sahip olan The Mist bununla da kalmıyor, izleyiciye belli fikirler sunarak bunlar ile hem filmin tümünde hem de devamında düşündürmeye ve de filmin sonrasında bile filmdeki kavramları izleyiciye araştırma yaptırabilecek kadar merak ettirmeyi bile başarıyor denebilir. Sürprizli bir sonu olduğunu da dile getirmekte fayda var, ne düşünürsünüz bilemiyorum. Fakat korku sineması adına hem sıradan korku filmlerinin içinde fazlasıyla özgün olmayı başarıp, bunu da felsefe ve bilim-kurgu ile muhteşem şekilde harmanlıyor. Filmdeki etkileyici performansları ise Thomas Jane (özellikle sonunda) ve de Marcia Gay Harden'a ait olduğunu dile getirmekte yarar var. Frank Darabont'un The Shawshank Redemption filmi hayatımda izlediğim en iyi 3 film içindedir Inception ve Interstellar ile birlikte ve de büyük hayranlık duymaktayım. The Mist'te pekala çok etkileyici bir film ancak hayranlık duyulacak bir film değil. Başyapıt olarak görmemekte olsam da muhteşem olduğunu söyleyebiliriz. Özgün bir iş arayanlar için The Mist tam yerinde bir karar olacaktır film seçimi adına. Umarız Frank Darabont'u tekrardan özgün bir senaryoyla sinemada görebiliriz (Yönetmen olarak).
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.