En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Yıl Al
1 değerlendirme
Takip Et!
5,0
30 Mayıs 2024 tarihinde eklendi
Bu filmi beğenmeniz için sinemaya sanat gözüyle bakmanız gerekir. Vurdu kırdı, aksiyon beklerseniz bazı yorumlardaki gibi beğenmeyebilirsiniz. Bana göre iyi bir film, süper bir oyunculuk
Olumlu yorumların tamamını okudum ama filmin kötü olduğuna dair yorumun değişmedi. Oyunculuklar; başrol ve Tuncel Kurtiz harici çok kötü. Diğer karakterler oyuncu bile değil bence. Filmin çekilme sırasındaki zorlukları da göz önünde bulundurmak gerekiyor ama kötü oyunculuk kötü oyunculuktur ya da kötü film kötü filmdir. Bütçesi düşük olup çok daha iyi olan fazla sayıda film izledim. Senaryoyu ve diyalogları da beğendiğimi söyleyemem. "Arkadaşlar iyidir." diyor bir diyalogda ve bu çok kullanıldı mesela. Adam dümdüz "Arkadaşlar iyidir." diyor, bunu bu kadar beğenip storylerde falan paylaşacak ne vardı. Uzun lafın kısası iyi bir film olduğunu düşünmüyorum.
Daha geniş bir pencereden bakarsak iyi bir film ile kötü bir filmi ayırmak o kadar da kolay değil. Nihayetinde çok fazla parametre var ve bu parametreler kişiden kişiye hatta aynı kişiye göre zamandan zamana bile değişebiliyor. Bu tarz filmlerin toplumu tam ortadan ikiye ayırabilen filmler olmasının sebebi de budur. Görsellikten arındırılmış, hatta diyaloglardan bile arındırılmış, arındırılan kısımların ise bir nevi olgularla doldurulması amaçlanmış yapımlar diyebiliriz. Yakın zamanda Nuri Bilge Ceylan'dan Uzak filmini izlemiş biri olarak benzer nitelikte filmler olduğunu söyleyebilirim.
Şimdi benim penceremden bakılırsa; Tabutta Rövaşata bir film değil, daha ziyade belgeseldir. Üzerinde çok düşünülmüş bir hikayesi var demek için sokaklardan çok uzakta bir çocukluk yaşamış olmak gerekir. Her şeyin olağan ve gerçekçi olduğu bir film için belgesel demek daha doğru olacaktır. İşsiz ve evsiz bir adamın hayatını konu alan bir belgesel...
Uzak filmi de öyleydi, köyden iş aramak için şehre gelmiş olan bir genç ile bu gence evini ne kadar istekli olmasa da açmış olan bir adamın hikayesi. Yine çok farklı bir hikaye yoktu ortada, kafanızı sokaklara çevirdiğiniz zaman denk gelmesi muhtemel senaryolar bunlar. O halde film demektense belgesel demek kanaatindeyim.
Diğer bir soru da şu; bir film senaryo olarak mutlaka özgün bir hikayeye sahip olmalı mı? Sokaklarda yaşayan bir adamın bile hayatından mutlaka dikkate çeker kesitler sunulmalı mı, yoksa düpedüz sadeliğiyle mi yansıtılmalı? Bence, belgesel ile film arasındaki ince çizgi de tam olarak buradan çekilebilir. Bir belgeselde de gayet arka plana fon müzik koyup, birkaç kamera efekti ile bu filmin havası verilebilir. O hâlde en azından 1 saat 15 dakika ayırmak için farklı bir şeyler olmalı mı gerçekten kafa karıştırıcı bir soru.
Ancak olaya düşük hatta bütçesi olmayan film gözü ile bakarsak filme olan bakış açısı doğal olarak değişiyor. Bunca zorluğa rağmen ortaya konan proje yine de saygıyı sonuna kadar hak ediyor. Benim filme dair en beğendiğim detay başrol oyuncusunun performansıydı. Ne Ahmet Uğurlu ne de yönetmen aşırıya kaçan bir başrol amaçlamamış, ilk kez belki bu kadar "Ben buradayım" kompleksinden uzak, oynaması gerekeni oynayan bir başrol izledik. Benim adıma filmin en takdire şayan kısmı burasıydı.
Daha derin diyaloglar ve özellikle de arka plan müzikleri ile bambaşka bir yapım olabilirdi. Filmin bence eksik kalır yanı buydu. Ancak bunu da başrol oyuncusunun kendi içine kapanık hatta halk tabiriyle anormal birey olmasına bağlıyorum. Doğal olarak kendi dünyasında kaybolmuş bir adamı izledik. Dediğim gibi baktığınız pencere değiştikçe, filme verdiğiniz not da değişiyor. Muhtemelen daha iyi bir fon müzik yelpazesi ile vereceğim puanın en az 1 puan artacağı bir film olabilirdi.
Derviş Zaim'den bir baş yapıt. İstanbul'un kayıp insanlarını bu kadar doğal anlatan başka bir film yoktur. Defalarca izleseniz de her seferinde tekrar izlemek istiyorsunuz...Ahmet Uğurlu muhteşem oyunculuğu ile filmi zirveye taşımış. Aldığı ödüllerin hepsini sonuna kadar hak ediyor.
Mahsun'un hayvan sevgisine rağmen o çok sevdigi tavus kuşunu kesip yemeye çalışması izleyicide tokat etkisi yaratırken sevdiği kadının gerçeğini kabullenememesi ve arkadaşları tarafından dışlanması da Mahsunda bu etkiyi yaratmıştır. Bencesi..
Fakirliği ve yokluğu hisettirecek güzel bir film. Bazı sahnelerde gerçekten duygulanıyorsunuz. Tuncel Kurtiz'i izlemek de ayrı bir keyif. İzlemeye değer.
Herhalde yönetmen Derviş Zaim'in bizlere söylettirmek istediği şey bu. Bir kaybedenler hikayesi. Barınma, ısınma,açlık, yokluk ve uyuşturucu bataklığı. Kaderin en alt kategoride yollarını çizdiği insanların hikayesi. Mahsun Süpertitiz aslında o yıllarda yaşayan Dursun adında birinin hayat hikayesinden esinlenip ardından D. Zaim tarafından kurgulanarak yapılmış bir yapım. Filmin yapım aşamasıda filmin kendisi kadar mütevazi. Yönetmen annesinden aldığı bir miktar borç para ile bu işe koyulmuş. Üretimi durdurulmuş Agfa filmlerden 60 adet alarak bu işe koyulur. Film oyuncuları hiç para almaz bu işten. Toplamda 200 bin dolara mal olan film belki de 2 milyon dolara mal olan filmlerin yakalayamayacağı bir etki bıraktı izleyicilerin üstünde. Bu filmde emeği geçen herkese teşekkürler. Dikkatimi çekti A. Uğurlu o yıllarda Tuna Orhan'ı andırıyor sima olarak. Memleket Meselesi filminde beraber oynamalarıda ilginç Ayşen Aydemir(uyuşturucu müptelası kız) filmin çekimleri sırasında kolon kanseri tedavisi görüp, filmden yaklaşık 1, 2 yıl sonra ölmesi insanı ayrı bir hüzünlendiriyor. G.Saray Lisesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Amerika'da master yapan böyle değerli bir insanı erken kaybetmek ülke adına kayıp. Filmin en can alıcı iki sahnesi ise; milli maç sevinci sırasında Mahsun'un çorbasını kaşıklamaya devam ederek açlığını bastırmaya çalışması ve yine açlığını bastırabilmek için Tavus kuşunu çalıp yemeye çalışması. İbretlik daha çok hikayeyi içinde barındıran bu filmi mutlaka ama mutlaka seyretmeli. Seyretmek isteyenler 10 aralık 2014 akşamı TV 2 'de seyredebilir.
Ahmet Uğurlunun üst düzey performansıyla acıklı bir kaybedenler öyküsü, açıkçası yıllardır namını duyarım izlemeden önce bir başyapıt bulacağımı düşünmüştüm, bellkide bu yüzden biraz hayal kırıklığına uğradım.Kesinlikle iyi bir film ama 90'larda ne şahaserler izledik bu filmin hala bu kadar namının olmasının nedeni belkide çok nadiren anlatılan evsiz hikayelerinden olması 10/7
Etkisi zaman zaman düşen zaman zaman tavan yapan bir film.. bazı tuhaf ve gereksiz sahneler nedeniyle filmin etkili atmosferi birkaç kez bozuluyor.. mesela polisin adamdan bezginlikle bahsederken söyledikleri ve konuşma tarzı çok basitti, hatta amatörce bir sahne gibiydi.. yine başka bir sahnede 2 polisin konuşmaları çok yavandı.. ayrıca mezarın içkiyle sulanması çok garipti yani ne gerek var böyle tuhaf ve filmin atmosferini bozacak bir sahneye ? üstelik 1 değil 2 kez tekrarlanıyor bu.. olumsuz yanlarının dışında etkili bir film olduğu da çok açık.. insanın çaresizlikten her şeyi yapabileceğini gösteriyor yönetmen.. ve bir insanın koskoca dünyada her yere ve herkese fazla gelebileceğini.. ve film müzikleri muhteşemdi.. derviş zaim filmlerinden cenneti beklerkene göre etki anlamında daha güçlü, görsel anlamda daha zayıf bir film tabutta rövaşata.. elbette etki daha önemli bence.. sonuç olarak abartıldığı kadar süper bir film değil ama kalburüstü ve zaman zaman fazlasıyla etkileyen bir film.. 8/10
Kurtiz ve Uğurlu süper oynamış, senaryo güzel ama çekimler çok aceleye getirilmiş ve basite indirgenmiş, film de kalite düşük, daha iyi çekilse çok yüksek puanlara çıkabilirdi. diğer oyuncular çok sıradan oynuyor. Senaryo güzel olduğu ve anlatmak istediği konular anlamlı. 6 puan
Çok yavaş bir anlatımı var filmin..Konu çok farklı fakat her şey çok yavaş gelişiyor,izlerken anlam veremediğiniz yerler mutlaka olacaktır.Sonunda toparlamasaydı anlamsız bir film olacaktı benim için..ama evet sonu gerçekten her şeyi açıklıyor...Eklemek lazım;gösterilen mekanlar gerçekten harikaydı,izlerken istanbulun hiç değişmediğini farkettim.Ahmet Uğurlu ve Tuncel Kurtiz dışındaki tüm oyuncular gerçekten rezil bir performans gösterip filmin kalitesini düşürmüş.Final Sahnesiyle toparlayan bir film.7/10
En son 4 yıl önceydi TV de soluksuz izlemiş çok beğenmiştim ve şimdi yeniden izledim mest oldum. 74 dakikaya sığdırılan müthiş bir hikaye. daha sonra geniş bir yorum yazacağım...100/95 en beğendiğim 10 filmim içinde yer alıyor...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.