Hollywood'da başarılı işlere imza atan Türk görsel efekt sanatçısı Melis Aksoy ile sektör üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Sanatçı, sinema ve televizyon dünyasından, Hollywood'un kariyerine katkılarından ve gelecek planlarından söz etti.
Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Melis Aksoy: Tabii ki. Ben 1990 yılında İstanbul’da doğdum. 2015 yılında Sabancı Universitesi Endüstri Mühendisliğinden mezun olduktan sonra San Francisco’ya Academy of Art University’de Görsel Efektler ve Animasyon yüksek lisansı yapmaya geldim. Yüksel Lisansımı tamamladıktan sonra profesyonel hayatımı MAKE stüdyosunda başlatıp FuseFX’e gelerek Los Angeles’da devam ettirdim.
Amerika'nın sinema, televizyon ve reklam sektöründe çalışmak üzere maceraya atılmaya nasıl karar verdiniz? Sizin için dönüm noktası neydi?
M.A.: Benim için dönüm noktası aslında ne yapmayacağımı kavradığım zaman oldu. Sabancı Üniversitesi’ne Sanat Sosyal fakültesinden girmeme rağmen Endüstri Mühendisliği okumaya karar vermiştim. Bir süre bu kararımdan mutlu olduğumu düşünsem de aslında Endüstri Mühendisliği’nin “her işi yapar, her yerde sana iş var” tanımı beni en çok bölümü okumaya teşvik eden neden olduğunu biliyordum. Her zaman sanatla ilgili bir şeyler yapmak istiyordum. Ama bölümümü okurken üçüncü sınıfta dayanamayıp Sanat ve Sosyal Fakültesi’nden görsel iletişim dersleri alıp bir kolumu da sanata dahil etmiş oldum. Mezun olduktan sonra görsel sanatlar üzerine portfolyo hazırlayıp yurtdışında eğitim almaya karar verdim. Bu esnada Dvein stüdyosunun The Vein/MAGMA adlı videosunu gördükten sonra görsel efektler dünyasının içine girmek istediğimi anladım. Hem sanatsal hem de teknik açıdan o kadar iyi işlenmiş bir çalışmaydı ki bu gibi prodüksiyonların bir parçası olmak çok istemiştim.
American Horror Story, Agents of Shield, 13 Reasons Why ve The Outsider gibi yapımlarda çalışan bir görsel efekt sanatçısı olarak, Hollywood'da çalışmanın ne gibi imkanlar sağladığından bahsedebilir misiniz?
M.A.: Hollywood’da özellikle büyük projelerde çalışmak hem çevreniz açısından hem de gelişim açısından çok katkısı oluyor. Bu tür geniş deneyimin bir diğer avantajı, stüdyodaki her departmanın nasıl çalıştığını görmeniz ve bu da daha iyi içgörülere sahip olacağınız anlamına geliyor. En büyük avantajı ise dünyanın her yerinden Hollywood’da görsel efektler sanatçı olarak çalışmaya gelmiş sanatçıların yeteneklerinden yararlanma ve deneyimlerinden öğrenme sansı yakalamanız. Ayrıca networkünüz kesinlikle inanılmaz bir şekilde genişliyor ve her seviyede görsel efektler sanatçısı ile kontağınız oluşuyor. Bu hem iş bakarken hem de kendinizi geliştirmeniz için .İşin merkezinde olunca hem gelişimlerden çok daha önce haberin oluyor hem de adaptasyonun daha çabuk gerçekleşiyor. Çünkü çevren zorunlu olarak o gelişimin bir parçası iken sen de bulunduğun konumu sağlamlaştırmak için adapte olmak zorundasın.