İşte gülünç derecede açık bir ifade: filmler görsel bir hikaye anlatımı biçimidir. Bu, bir çekim veya çerçeveye giren her şeyin; kamera açıları, set, karakter yerleştirme, gardırop, sahne malzemeleri, genel üretim tasarımı, vb. kasıtlı bir seçim olduğu anlamına gelir. Perdede gördüğünüz herhangi bir şey, farkına varsanız da varmasanız da, sahne, ekrandaki karakterler veya genel anlatı hakkında size bir şeyler söyler ve filmdeki estetiğe katkıda bulunur. Ve renk, özellikle korku olmak üzere tüm tarzlardaki izleyicilerin duygularını manipüle etmekte kullanılan yaygın bir araçtır. Renk, ilkel hisleri sezgisel bir şekilde tetiklemenin bir yoludur ve korkudan daha temel bir ilkel içgüdü olamaz.
Bazı korku filmlerindeki renk seçimleri parlak, vurucu ve göz alıcıdır. Tıpkı Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'deki "kötülüklerle çevrili masum kahraman" fikrinden ilhamla renk düzenlemesi yapılan Suspiria gibi. Kırmızılar ve siyahlar korku filmlerindeki renk tonlarının en belirgin olanıdır, ancak serin mavimsi ve mor tonları genellikle ürpertici, gergin bir hava verir.
Görüntü yönetmenleri, filmin reklerini değiştirmek için renk derecelendirme, renk düzeltme veya lens filtresi gibi yöntemlere başvururlar.
Renk düzeltme, genellikle beyaz ve siyah seviyelerini dengelemek suretiyle yapılan, görüntünün genel rengini değiştirme işlemidir, böylece tüm film boyunca tutarlı bir renk sıcaklığı elde edilir. Renk derecelendirme, hareketli bir resmin, video görüntüsünün veya hareketsiz bir görüntünün renklerini istenen duygusal etkiyi verecek şekilde dijital olarak değiştirme veya geliştirme işlemidir. Renkli lens filtreleri ise renk eksikliklerini düzeltmek veya belirli bir efekt için renkler eklemek için kullanılır.
Biz de sizler için sevilen korku filmlerindeki renk tonlamalarının hangi psikolojik hamlelerle yapıldığına göz attık.