Harry Potter evreninin kaderinin çok daha farklı olabileceğini biliyor muydunuz? J.K. Rowling'in 1997'de yayınlamaya başladığı Harry Potter kitaplarının bir kısmını depresyondayken kaleme aldığını biliyoruz. Hissettiklerinin karanlık kısımlarını bolca kitaplarına aktardığını da okurken ve izlerken kolaylıkla tahmin edebiliriz.
Çocukluğundan beri en büyük hayali yazar olmak olan Rowling'in zor yaşamının bir kısmında ailesi onun yazar olmasını desteklemiyordu. Hatta, Rowling o yıllarını Harry'nin Dursley ailesiyle olan yaşamına benzetiyor. İlerleyen dönemlerde de başarısız evliliğinin sonucunda devlet yardımıyla tek başına çocuğunu büyüten bir anne haline geldi. Portekiz'de yazmaya başladığı Harry Potter ve Felsefe Taşı kitabına devam etmek için Britanya'ya döndüğünde kendi söylediklerine göre yanında kıyafetten çok karalama kağıtları vardı. İlk basıldığı zamandan bu yana aradan yıllar geçse de dünya üzerindeki birçok ebeveynin hala çocuklarına okuttuğu Harry Potter kitaplarını Rowling ilk kez yayın evlerine götürdüğünde defalarca geri çevrildi. Bu sırada intiharı bile düşünen Rowling, Ruh Emiciler'i hayal ederken yoğun intihar düşüncesi ve ölümden ilham aldığını dile getiriyor. J.K. Rowling'in bunalımının dışa vurumu Ruh Emiciler'in yanı sıra, en sevdiği karakterlere de yansımış. Rowling, dile getirdiği üzere sevdiği karakterlere acı çektirmekten hoşnut olmadı, ancak bir şekilde kendini yansıtması gerekiyordu. İşte Rowling'in bunalımına kurban giden ve kurban gitmekten son dakikada kurtulan Harry Potter karakterleri...