Bu yıl 3.sü düzenlenen Uluslararası Ayvalık Film Festivali kapsamında gösterilen Witches / Cadılar isimli belgesel filminin yönetmeni Elizabeth Sankey ile Ayvalık'ta buluştuk. Sankey, Beyazperde.com Genel Yayın Yönetmeni Hande Kara'nın film ile ilgili sorularını yanıtladı.
Yönetmen Elizabeth Sankey, Witches isimli belgeselinde doğum sonrası ruh sağlığı ile batı toplumunda ve popüler kültürde cadıların tasviri arasındaki bağlantıları araştırıyor. Sankey, kişisel deneyimlerini tarihi ve sinematik görüntülerle iç içe geçirirken, birçok filmden görüntüler kullanıyor.
Hande Kara: Öncelikle şunu sormak istiyorum hem bu filmde, hem de bir önceki belgesel filminiz olan Romantic Comedy’de hikayenizi anlatmak için çok sayıda film klibi kullandınız. Bu stile bu filmde de devam etmek istemenize ne sebep oldu?
Elizabeth Sankey: Aslında bunun iki nedeni var; birincisi makul olması; yani oturup baştan sona kendi başınıza bir film çekebileceğiniz anlamına geliyor. Bazı şeyler için ödeme yapmanız gerekiyor ama maliyeti çok düşük, filmleri lisanslamanıza gerek yok. Sebeplerden biri buydu ve Witches için konuşmam gerekirse, filmlerin bende ve yaşadıklarımda gerçekten yankı uyandırmasıydı. Olanları, gördüklerimi ve yaşadıklarımı görsel olarak tasvir etmenin en iyi yolunun bu olduğunu hissettim o dönemde. Çünkü bu filmi çekmenin bir yolunu bulamadım ama bu klipleri kullanmak, gerçekten orada olmanın nasıl bir his olduğunu göstermenin bir yoluydu.
H.K: Belli ki filmlere karşı bir sevginiz olduğu kadar, hayli geniş bir bilginiz de var. Nereden geliyor bu sevgi, nasıl başladı bu yolculuk?
E.S: Bilmiyorum aslında, sanırım ben de çoğu insan gibi büyüdüm. Daha fazlasını, daha büyük bir şeyi, daha büyük bir hayatı isteyerek büyüdüm ve her zaman gerçekten önemsediğim bir şey olan hikayeleri sevdim. Hikayelerde var olmayı ve kendi hayal dünyamda yaşamayı seviyordum. Dolayısıyla filmler bunun için en iyi yoldu. Sonra yaşım ilerledikçe, dünyayı, ilişkilerimi, ilerleyişimi gördüğümde; filmlerin hayatımda ne kadar etkili olduğunu fark ettim. Ve öyle görünüyor ki sinema çok güçlü ve çok iyileştirici ama aynı zamanda oldukça boğucu olabiliyor ve sizi bir nevi itebiliyor... Yani bilmiyorum, benim için sonsuz derecede büyüleyici bir araç ve ben her şeyi izliyorum, neredeyse her zaman film izliyorum.