Baba 3 filmini serinin son filmi olarak çok başarılı ve kaliteyi devam ettiren bir film olarak gördüm. Serinin en kısa filmi olmasına rağmen hiç sıkıcı değil. Başlardaki tempo yavaş olsa da acaba 1. ve 2. film gibi olmayacak mı diye sorular belirse de ilerleyen aşamalarda film kendini iyi topluyor ve tam odaklanmayla izlememizi sağlıyor. Uzun bir aradan sonra 16 yıl sonra 1990'da çekilen bir film, o yüzden Don Carlione ailesindeki bir nevi kuşak değişimini ve aile yönetimine kimlerin dahil olduğunu anlatan bir film olmuş.Filmin en başında ya kim eksik falan diyorsunuz. Sonra Avukatımız, nam-ı diğer Vito Carleone'nin üvey oğlunun olmadığını görüyorsunuz.Güç eksikliğini hissediyorsunuz filmde ; çünkü gerçekten önemli ve her aşamada yer alan bir karakter olduğunu görüyoruz. Tom hagen'ın oğlunun Papalıkta papaz olduğunu görüyorsunuz. Baba 3'ün tartışmasız yıldızı Vincent karakteriyle Andy GARCİA.Vincent başlarda babası gibi Santino( Sonny ) gibi fevri ve kavgacı olduğunu görüyoruz. Çabuk harcanır diye düşünürken karakter oyun kuruculuğu, sezgisi, atılganlı, liderliği, düşmanlarını tuzağa çekebilmesiyle 3. kuşak babalığa yükseliyor diyebiliriz. Sonny'nin babalığı kısa ve zaten yarım yamalak olmuştu. Vito CARLEONE, Michael CARLEONE'DEN Sonra adeta 3. nesil CARLEONE benim dedi VİNCENT ; bir bakıma Sonny'nin yarım kalan babalık arzusunu Vincent tamamladı. Andy GARCİA Oyunculuğu ile tam yıldızı hak ediyor. Yönetmenimiz aynı Francis Ford Cappolo iyi ki değişmemiş ; yoksa aynı tadı bulamazdık. Senaryo'yu tabii ki Mario PUZO ile yapmaları filmin serinin son filmi olması itibariyle benim gözümde gelmiş geçmiş en iyi film serisi haline getirdi.Mary CARLEONE karakteri için kendi kızı Sofia COPPOLA'ya torpil geçmese iyi olurmuş. Sofia COPPOLA kötü değildi özellikle dans sahnesinde ama daha etkili oyunculuk da gösterebilirdi tabii. Joey ZASA'nın tuzağa düşürüldüğü dini ritüel sahnesi bana Vito CARLEONE'nin ilk cinayetini işlediği sahneyi hatırlattı bu bakımdan Vincent ve büyükbabasını benzettim hareket tarzı olarak. Michael'ın son yaşlarına doğru illegallikten ve mafya işlerinden sıyrılıp Papalık fonuna yardım etmeye çalışması hatta rüşvet vermesi hayaliydi.Çünkü her zaman yasallığa geçişi istiyordu ama bu işlere bulaşanın bir daha kötülükten kurtulamayacağı mesajını vermesi itibariyle değerliydi.Babanın oğlunun müzisyen ve opera sanatçısı olmasıyla bu işlerden uzak durarak yeni bir hayat çizilebileceğine dair mesajdı.Michael'ın kızının Mary'nin ölümü ise bu karanlık dünyanın ucunda kıyısında da dursa bu sonla karşılaşılabileceğine mesajdı. Bilerek ve isteyerek bu mesajlar işlenmiş olabilir ya da tesadüfi de olabilir.Ama tesadüfi olmayan portakal metaforunun Michael ölürken tekrar işlenmesiydi, ölürken elindeki portakalı düşürmesiydi. Hatta JOEY ZASHA ölürken de tezgahlarda sanırım portakalları görebiliyoruz.Güzel bir metafora dönüştü Baba 1 'den sonra. Zaten 1. filmde farkında olmadan kullanıldığı 2. ve 3. filmde bunu farkında olarak kullandıklarını COPPOLA ve Mario PUZZO söylüyor.Connie CORLOENE'nin Vincent üzerinden güçlenmesi ve dediklerini yaptırabilmesi- ah keşke 4. filmi de yapsalarmış- serinin devam edebilme kabiliyetini ortaya koymuş. Kay ADAMS, Filmin en iyi karakteri ve en doğru karakteri olmasıyla serinin ön plana çıkan melek karakteri.Evet tek yönlü ama hayatımızda da bazen böyle idealleri olan ve tek yönlü insanlar görebiliyoruz.Güzel seri için tüm oyunculara ve emeği geçenlere teşekkürler.Bir gün umarım Sicilya'ya yolumuz düşer.