Hakikaten az ve öz didaktik unsurları ve doğallığıyla çok hoş bir belgesel. Gözden çok kulağa hitap edişi ve sentezlediği farklı türlerin babalarını sunuşu ile fazla detaycı olmadan izleyiciyi keyiflendiren türden bir Fatih Akın / Alexander Hacke işi. Geç izledim ama izledim. İzleyin. 8/10
çok hoş bir belgesel olmuş.sevdiğiniz sanatçılarla yapılan söyleşinin yanı sıra istanbulun acı tatlı bazı kısımlarını da keşfetmemizi sağlamıştı.teşekkürler fatih akın...
Bıkmadan defalarca izleyebileceğim aynı zamanda dinleyebileceğim keyifli ve inanılmaz doğal çekimlerle yapılmış bir Türk belgeseli.Almanyada yaşayan bir Türk yönetmenin elinden çıkmış olması da ayrı bir olay keşke İstanbulda yaşayan bir yönetmen çok daha önceden böyle bişey düşünüp yapsaydı dedim.Fatih Akını takdir ettim.İstanbulun müzikleri birbiriyle harmanlanmış ve o kadar hoş olmuş ki...alaturkadan rape,rocktan hicaza,kürtçeye,romana...Özellikle Babazulayla Aynura bayıldım.Daha ne olsun diyorum 10 puan veririm ben bu belgesele.
...$ik istanbul manzaralari esliginde, farkli kulturlerden gelen insanlari muzik gibi evrensel bir cati altinda bulusturmayi amaclayan, muzikle Istanbul'u anlatmaya calisan cok keyifli bir calisma. Ceza'dan Replikas'a, Baba Zula'dan Duman'a, Muzeyyen Senar'dan Orhan Baba'ya, Sezen Aksu'dan Erkin Koray'a Mercan Dede'ye ve Roman'lara kadar bircok ismin muzikleri, gorusleri ile senlenen bir yapim. Fatih Akin Istanbul'u anlatilmasi gerektigi gibi ele almis, anlatmis. Bize de alkislamak ve izlemek dusuyor...(7/10)
bi sehrin underground müziklerinden tutun düğün melodilerine kadar hersey var. harika olmuş gercekten. bi ulus müziğiyle tanınır zaten. Bizi ii anlattıklarına inanıyorum.
öncelikle istanbul’un ve dolayısıyla türkiye’nin tanıtımı için oldukça önemli bir proje.fatih akın faydalı ve aynı zamanda başarılı bir işe imza atarken,kendisine merkez olarak ’müzik’ gibi belki de en evrensel olgulardan birini almış.istanbul’daki benzersiz kültür,dil,din vb. farklılıklar,bu belgeselde kabul edilebilir ve izlenebilir bir şekilde harmanlanmış.özelliklem bir türk olarak izlenmesi gereken bir yapım, müzik severlere daha da çekici gelecektir.keşan’daki fasıllardan ,istanbul’un ara sokaklarında hiç bir beklentisi olmayan ve sadece sanatını yapmaya çalışan genç müzisyenlere,kürtçe ağıtlardan yeraltı rock gruplarına kadar o kadar fazla çeşit bir arada ki..
Ben böyle bir rezalet görmedim,ben bir turist olarak nasıl İstanbula gelebilirim ki bu belgeseli izledikten sonra'İstanbulun onca güzel mekanları varken yönetmen neden iğrenç görünümlü arka sokakları çekmiş yoksa yönetmenimiz İstanbulun 2010da kültür başkenti olmasını istemiyor mu'ben Fatih akını şiddetle kınıyorum...
filmin sonunda bu şehrin gizemini kısmen çözdüğünü söylüyor. belki bildiğimiz ve alıştığımız bir kültür birleşimini izledikten sonra bu cümleyi duymak "evet dahası da var" dedirtiyor insana.
Filmin Teaser’ında 'No hiphop yes Müslüm' duvar yazısını görünce yüzümde bir gülümseme belirdi.Yaklaşık 18(bilemiyorum)sanatçı ile bizi sıradışı bir İstanbul yolculuğuna çıkarıyor bizi Fatih Akın.Ve filmi yerden yere vuran şahsa bir cevap:Filmin amacı İstanbul’un güzel yerlerini göstermek değil,Türkiye’nin müziğini kitlelere duyurmak ve gurbetçi(üstelik ödüllü)bir yönetmenin gözünden kendi ülkesini seyretmek,yani bir taşla iki kuş vurmak.Bu noktada da kesinlikle kendi kendiyle çeliştiğini söyleyemeyiz.Ya da söyleyebiliriz diyeyim,sinema sanatının amacı da bu değil mi zaten'Kimi zaman duygu çelişkisi,tek bir olay örgüsüyle ilerleyen filmler bu yüzden nadiren sevilir ve bu örgü konusunda kendi kabuğunu kıran filmin yönetmeni de hiçbir zaman suçlanamaz.Hayal ile gerçek karışır bazen,bazen de müzik ve hayat.Tamamen naturel,katkısız bir belgesel var yani karşımızda,kötü eleştrileri haketmeyen ve gönülden..Özellikle rock ile arabeskin(Duman) karışımını inceleyen bölüm beni mest etti.Tebrikler,10/9
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.