En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
faruk kurt
18 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
3 Eylül 2024 tarihinde eklendi
Benjamin button un tuhaf fakat bir o kadar acıklı hikayesi ... Empatiyi duygusunu insana hissettiren bir film Keşke zamanı durdurabilseydim diyeceksiniz... 8.5/10
Yüksek puanlı ve dikkat çekici konusundan ötürü izlemek istedim; ancak başından biraz izledikten sonra zaten insan hayatı hakkında bilgim olduğu için sıkıldım ve ilerleyip ileriki yaşlarındaki haline baktıktan sonra yaşlılıktaki evrenin nasıl adapte edildiğini öğrenmek için sonuna gidip nasıl küçüldüğüne bakıp bitirdim. İzlemezseniz hiçbir şey kaybetmezsiniz. Sırf iki ünlü aktör ve aktris oynadığı ve farklı bir senaryo olduğu için hak etmediği değeri görmüş kötü bir film. Yaşlandıkça boy kısalır; ama 5 cm ya da 10 cm. Yaşlı biriyle tüm özelliklere sahip bebek boyunda biri olarak dünyaya getirirken nasıl hangi akla hizmeten 1.80 boyunda birini bebek özelliklerine sahip bebek boyunda yani 50 cm. olarak öldürürsünüz? 1.80 boy 50 cm. olamaz. 1.70 boyunda yaşlı biri olarak dünyaya gelmesi nasıl imkânsızsa 50 cm. boyunda bir bebek olarak ölmesi de imkansızdır. Bebeklikten sonraki gelişim yani boyun uzaması ve bebekte olduğu gibi hareket kabiliyetini kazanıp yavaş yavaş kendine yeter olmasını sıradışı senaryoya iyi adapte etmişler. Ancak yaşlılığını bu ters duruma adapte edememişler. Yaşlılıkta boyu 5-10 cm kısalmalıydı. Cildinin daha genç ve güzel olmasına ek olarak tepeden tırnağa cilt altında kalın bir tabaka yağ olması gerekirdi. Bebeğin de kemikleri ince ve yumuşaktır, kolay kırılır ve bakıma muhtaçtır. Bu nedenle kemik ve kas kaybı olup kemik kırıklarının meydana gelmesi gerekirdi ve bebekte olduğu gibi hareket kabiliyetini yitirme ve kendine bakamaz başkasının bakımına muhtaç durumunu ise gittikçe hareket kabiliyetini yitirme, baston, emekleme, tekerlekli sandalye kullanma ve son olarak yatalak olma ve bebek gibi ihtiyaçlarının yerine getirilmesi, sonra bir gün öldüğünü fark edip yüzüne çarşafı çekme şeklinde uygulayabilselerdi baştaki adaptasyondaki başarıyı devam ettirmiş olacaklardı. Bebek ve yaşlıların tek benzer ortak noktaları vardır: Başkalarının bakımına muhtaç olma. Başlangıçtaki hareket kabiliyetini kazanmayı tersine bir şekilde yaşlılıkta tekrarlasalardı "yaşlı da doğsan bebek de doğsan başkasına muhtaçsın, ölürken de gene bebek veya yaşlı olarak ölsen de gene başkasına muhtaçsın" mesajını verseydi olurdu. Bu yüzden başarısız bir senaryo ve kötü bir film. Ters bir hayat yaşadığının farkında olan Benjamin'i ise kızını ve karısını düşünerek boşanıp başka biriyle evlenmesini istemesini sadece alkışlarır.
İhtiyar olarak doğmak ve çocuk olarak ölmek. Tam olarak özeti bu. Değişik bir senaryo, bazı kafada sorular kalıyor ama çok sorgulamadan izleyin. Keyfini çıkarın, güzel bir film. İzlenir mi? İzlenmez mi? - İzlenir.
Bu film nasıl anlatılır bilmiyorum. Ne yazsamda filmin hissettirdiklerini size aktaramam. Oturup izlemeniz lazım. Uzun yıllardır sakladığım gözyaşlarımı bu filmde akıtmak benim için bi onurdu. Asla unutulmayacaksın benjamin ...
Film genel olarak durgun bir atmosferde ilerliyor, lakin ilerlerkende insanı çokta sıktığı söylenemez, insanı içine alan bir sıcaklığı var. Olay örgüsü başarılı lakin tekdüzelikten kurtulup biraz daha dolu ve çarpıcı bir biçimde ilerlemesi filme daha iyi bir ivme kazandırabilirdi. Oyunculuk müthişti özellikle de Pit çok iyi oynadı. Filmde karşılaştığımız karakterlerde farklı ve başarılıydı. Replikler güzeldi Film müziği zayıf kalmış daha iyi olabilirdi. Son olarak her insan hayatı boyunca birçok inişli çıkışlı bir hayat sürer, acı olan birgun yok olduğumuz zaman bu yaşantılarında bizle birlikte yok olmasıdır. Yine de bu yok oluşa rağmen Hayatı dolu dolu yaşamak önemli..
Vermek istediği mesaj, oyunculuklar, konunun farklılığı ve izlerken insanin dönüp kendi hayatını sorgulamasını sağlayan gerçekten muhteşem bir filmdi. Son 15-20 dakikasında duygu yoğunluğu tavan yaptı ve beni ağlatmayı başardı. Çok kaliteliydi çok 👌🏻 Makyajları yapan(lar)ı ayrı tebrik ediyorum, zira Brad Pitt'in yüzünü şekilden şekile sokmayı muazzam başarmıştı. Uzun lafın kısası bu filmi muhakkak izleyin, asla zaman kaybı değil.
Senaryosu oldukça ilginç ve bir o kadar da güzel olan bu filmde oyunculuklar çok iyi. Alışılmışın dışında olan senaryo, filmin ortalarına kadar yüzünüzde tebessüm oluşturmaya devam etse de zamanla filmin sonunu tahmin edebiliyor ve o kaçınılmaz sonu düşünmeye başlıyorsunuz. İşte o zaman yüzünüzdeki tebessüm yerini acı bir somurtkanlığa bırakıyor. Filmin sonuna geldiğinizde ise içiniz biraz buruk ekrana bakakalıyorsunuz. Ancak tüm bunlara rağmen yaşanan o güzel anlar, filmi defalarca kez seyretmeye değer.
Yönetmen koltuğunda David Fincher’ın oturduğu “The Curious Case of Benjamin Button”, beyaz perdeye uyarlanan senaryosunu Eric Roth ve Robin Swicord ikilisinin, F. Scott Fitzgerald’ın 1922’de yayınlanan aynı isimli kısa öyküsüne dayandırarak birlikte yazdıkları fantastik bir drama…
25 Aralık 2008’de vizyona girdikten sonra aday olduğu 13 kategorinin üçünde Academy ve aday olduğu 11 kategorinin yine üçünde kazandığı BAFTA ödülleri dâhil toplam 80 ödülü bulunan filmin, 7.8/10 (519.011 oy) ve 3.7/5 (690.281 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.1/10 (243 yorum) ve 70/100 (37 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, sinema eleştirmenlerine oranla normal sinema izleyicisinin daha çok beğendiği bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Bu kadar teknik bilgiden sonra, şimdi de gelin isterseniz 167 milyon dolar gibi hatırı sayılır bir bütçeyle (bu miktarın 27 milyon dolarlık kısmı, filmin bir bölümünün New Orleans’ta çekilmiş olması nedeniyle Louisiana eyaletince verilen devlet teşviklerinden sağlanmıştır) çekilen ve 334 milyon dolarlık bir gişe yapan filmimize, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle biraz daha yakından bakalım…
Öncelikle şunu açık yüreklilikle itiraf etmeliyiz ki, filmin, Cate Blanchett, Brad Pitt, Julia Ormond, Tilda Swinton, Jason Flemyng ve Elias Koteas’lı oyuncu kadrosu gerçekten de son derece etkileyici…
Ama o kadar…
Zaten bu isimlerden hiçbirinin, bugüne kadar “bu da ne böyle?” denilebilecek berbat bir performansına şahsen biz tanık olmadığımız gibi bir başkasının da böyle bir şeye tanıklık ettiğini hiç sanmıyoruz…
Bize göre bu oyuncuların hepsi bu filmde de, daha önce de defalarca kanıtlanmış kendi standartlarında oynamaya devam etmişler… Muhtemelen bunda, David Fincher’ın oyunculardan herhangi birinin tek başına filmin önüne geçmesine izin vermeyen tarzı, belirleyici etken olmuş…
Peki, o zaman bu filmi bu kadar iyi ve ünlü yapan şey ne?
Aslında bu sorunun yanıtı, sanat yönetmenliğinden makyajlarına, görüntü yönetmenliğinden sanal efektlerine, kostümlerinden editörlüğüne ve tabii özgün senaryosuna kadar filmin pek çok festivalde / yarışmada aldığı veya aday olduğu ödüllerde açıkça kendini gösteriyor…
Ki bu da Fincher, her zaman olduğu gibi bu filmde de yine Hollywood’un en yetkin isimleriyle çalışmaya devam etmiş demek oluyor…
Örnek mi?
Alın size 1 Academy ve 1 BAFTA dâhil 25 ödüllü görüntü yönetmeni Claudio Miranda… Veya olmadı buyurun 2 Academy ve 1 BAFTA ödüllü editör Kirk Baxter… Yahut birer Academy ve birer BAFTA ödüllü sanat yönetmenleri Victor J. Zolfo ile Donald Graham Burt…
Bu listeyi daha da uzatmak mümkün… Ancak gereksiz… İşin kendisi ortada zaten…
Sonuç olarak, istisnasız bütün David Fincher filmleri gibi arşivimizin demirbaşları arasında yer alan bu film için puanımız 4 olacak…
Biraz uzun sayılabilecek 166 dakikalık süresine rağmen, eğer bugüne kadar halen izlemediyseniz, kendinize bir iyilik yapın ve destansı drama kıvamındaki bu güzel filmi mutlaka izleyin deriz…
Keyifli seyirler,
Son bir not: Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 1 Eylül 2018 günü saat 02.10’da yazılarak paylaşılmıştır...
uzun zamandır karşıma çıkan bir filmdi . bir türlü izlememiş olmamın sebebi başroldeki kadındı . bu akşam netflixin bana öneride bulunması sebebiyle izlemeyi düşündüm. başlarda hatta ilk 20 dakika bile filmden bir beklentim yoktu. izlememin asıl sebebi kaybedecek bir şeyim in olmaması ve ruhsal dengemin düzensiz olmasıydı. filmin ilk bir saatine geldiğimde söylediğim şey vay canına oldu. filmin 3/4 nü bitirdiğimde bu filmi izlemeye layık biri olmadığımı ve her zamanki gibi başlarda ön yargı ile yaklaştığım için izlemeyi hak etmediğimi düşündüm. burada film adına söylemek istediğim bir başka şey ise yazar, yönetmen ve tabi ki Brad Pitt'e teşekkür eder ve aynı zamanda özür diliyorum.
NOT: bana az daha izlemekten vaz geçeceğim bu filmi izlettiren düşünce yoksunu beynimi de tebrik ediyorum.
Filmin oldukça etkileyici olduğunu düşünüyorum. Aynı yönetmenin diğer filmlerini de bayılarak izlemiştim. Benjamin'i ve gelişimini sanki filmin içerisinde bir arkadaşıymış gibi gözlemleyebiliyoruz. Hayatta hissettiğimiz her duyguya değinmiş bir film. Başlarda film sakin bir şekilde ilerlese de Benjamin yaşlandıkça film daha çarpıcı bir hala geliyor. Filmden birçok ders aldım. Bütün bunlara rağmen bazı yan kahramanların hikayesinin filmde yeterince yer almadığını düşünüyorum. Yine de herkesin izlemesi gereken bir David Fincher başyapıtıdır.
konu değişik ama çok sıkıcı işlenmiş. sonunu tahmin edebileceğiniz basit filmlerden. Konunun nereye gititiği ne anlatıldığı belli olmayan kötü bir film
Gençlik çağlarımda izleyip birdaha unutamadığım aklıma kazınan bir film. Benzerine öncesinde yada sonrasında ne denk geldim ne de gördüm. Film uzun ve yavaş ilerliyor kabul, Brad Pitt'i başlarda izlerken pek heyecan duymuyorsunıuz kabul.. Ancak 2.yarıdan sonra film hızlanıyor; film su gibi akıyor..Kendinize güzel bir an seçin ve play tuşuna basıverin.. Bunun nasıl bir hikaye olduğunu bittikten sonra tamamlamaya başlayacaksınız.
ilginç bir senaryo olup oyuncu kadrosu çok iyiydi ama biri de şu benjamini neden tutup hastaneye götürmemiş? Herkes bu durumu doğada sık rastlanan, insan biyolojisinde gayet normal bir şeymiş gibi karşılaması çok saçma olmuş.
Ters döngülü bir hayat..farklı senaryosu, usta oyuncu kadrosu, aldığı bir çok ödüllerle kendi tarzında emsalsiz bir film.Hikayesi ile sizi içine çekiyor ve finale doğru içinizin acıdığını hissediyorsunuz.Dünyada olduğu kadar, ülkemizde de en çok izlenen ve bilinen hikayesi ile unutulmazlar arasına girdi bile.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.