Schindler'in Listesi 'den buyana yapılan en büyük soykırım filmi 10 üzerinden 10
Hotel Ruanda (Orijinal ismiyle: Hotel Rwanda), Ruanda Katliamini konu alan, dram türü bir filmdir. 2004 tarihli filmin yönetmeni Terry Georgedir. Kanadali, Ingiliz, Italyan ve Güney Afrikali firmalarin ortak yapimi olan filmin basrol oyuncusu Don Cheadledir. Filmin yönetmeni olan Terry George, A. Kitman Ho ile birlikte filmin yapimcilarindandir. Ruandanin baskenti Kigalideki bazi çekimler disinda filmin büyük bölümü Güney Afrikada çekilmistir.Film Ruandada 1994 yilinda Hutu ve Tutsi etnik gruplari arasinda çikan ve büyük sayida (yaklasik 800 000) Tutsinin yasamini kaybetmesiyle sona eren siddet olaylari ve katliami konu alir ve filmin senaryosu Ruanda Katliamindaki gerçek olaylara dayanmaktadir. Ana karakter Kigalideki Hôtel des Mille Collinesin müdürü olan Hutu kökenli Paul Rusesabaginadir.Bir Hutu olan Paul Rusesabagina, Hôtel des Mille Collinesin müdürüdür ve Tutsi bir kadinla evlidir. Katliam basladiginda öncelikle kendi ailesini kurtarmaya çalissa da durumun farkina varinca kendi ailesinin yani sira kurtarabildigi tüm Tutsi ve Hutu mültecileri kurtarmaya çalisir. Komsulariyla birlikte ailesini otele götürmesinden sonra birçok Tutsi ve Hutu mülteciyi de otele alir. Otel neredeyse bir mülteci kampina dönerken, daha önceleri kurdugu iliskilerini kullanarak oteldeki insanlari korumaya çalisir ve sonuç olarak 1268 mültecinin hayatini kurtarir. Film oteldeki mülteciler ile birlikte Rusesabaginanin ailesinin Tutsi isyancilarinin hakim oldugu taraftaki bir mülteci kampina kaçmasi ve buradan Tanzanyaya dogru hareket etmeleri ile son bulur.Uyari sonu.Filmdeki bu çerçeve hikâyenin yani sira, Ruanda Katliamina dair birçok bilgi sunulmaktadir. Ayrica olaya uluslar arasi tepkinin çok düsük düzeyde kalmasi, BM ve Batili güçlerin katliam karsisindaki tavirlari büyük oranda elestirilir. Üstelik filmde de geçen oteldeki insanlar kendilerini kurtarmak için geldikleri sandigi Fransiz ve diger Avrupa devletlerinden askerlerin sadece Avrupa ülkeleri vatandaslarini alip götürmesidir.Tepkiler [degistir]Temmuz 2006 itibariyle Internet Movie Database (IMDb ? Internet Film Veritabani) isimli ünlü sinema sitesinin en iyi 250 film listesinde 50. sirada yer alan birçok olumlu tepki ve elestiri almistir. Baslangiçta R olarak etiketlendirilen film daha sonra PG-13 seklinde yeniden etiketlenmistir. En iyi aktör, En iyi yardimci aktris ve En iyi özgün senaryo dallarinda Akademi Ödülüne (Oscara) aday gösterilmistir. American Film Institute (Amerikan Film Enstitüsü) filmi tüm zamanlarin en ilham veren 100 filmi içeresinde 90. siraya koymustur. Ayrica film elestirmenlerinden Richard Roeper filmi tüm zamanlarin en ilham verici filmlerinden biri oldugu belirtmis ve filmi 2004 yilinin en iyi filmi olarak adlandirmistir.
BU LANET HOTELE SAHİP OLABİLİRSİN, AMA BİR ŞEY VAR… SEN SİYAHSIN. BİR ZENCİ BİLE DEĞİLSİN. AFRİKALI’SIN… 2004 Yapımı bu film, Ruanda da 1994 yılında iki etnik grup Tutsi ve Hutu arasında çıkan çatışma esnasında Hutu’ların Fransa ve Belçika’dan destek alarak Tutsi’lere yaptıkları soykırım sonucu yaklaşık 1 milyon Tutsi’nin ölmesiyle son bulan, yürekleri dağlayan bir film. Bir Hutu olan Paul Rusesabagina, Hôtel des Mille Collines'in müdürüdür ve Tutsi bir kadınla evlidir. Katliam başladıktan sonra sadece ailesini kurtarmak için uğraşan, ama eşinin de bir Tutsi olması nedeniyle Bir çok Tutsi’nin kendisinden yardım beklediklerini gören Paul Rusesabagina, yaklaşık 1250 Tutsi ve Hotel çalışanlarıyla beraber ölüm kalım savaşı vermektedir. Kendisine sığınan bu Tutsi’leri koruyabilmek için, elindeki bütün paraları rüşvet olarak verir. Hal böyle olunca da Hutu’lar tarafından vatan haini olarak ilan edilir. Filmi izlerken başından sonuna kadar koltuğuma yapıştım kaldım. Bazı sahnelerde ağlamamak için kendimi zor tuttum. Birlikte yaşayan, iç içe geçmiş, bir birileriyle evlenmiş, komşu olmuş, iki etnik grubun nasıl olur da bu kadar insanlıktan çıktığını görmek, dehşet vericiydi. Tabii bu vahşetin tek taraflı olarak Hutu’lar tarafından yapıldığını da itiraf etmek gerekiyor. Bütün bu olanlara karşı Birleşmiş Milletin sessiz kaldığını görmek şahsen benim için çok da sürpriz değil. Çünkü yakın zamanda Sırpların Boşnaklara yaptıkları soykırım karşısında bütün batı ülkelerinin ve ABD’nin sessiz kaldığını görmüştük. Bu durum Birleşmiş Milletler var oldukça da devam edecektir. Filmi izlerken aklıma schindler's list. Filmi geldi. Birbirlerine çok benzeyen iki film. Aradaki tek fark, schindler’s list. filmindeki auschwitz bir Almandı ve Yahudileri koruyordu. Bu filmde ise, Paul Rusesabagina ilk başta kendi ailesini ondan sonra da Tutsi’leri korumaya çalışıyor. İki filmi kıyasladığımda Hotel Rwanda filmi biraz daha ağır basıyor. İki filminde başrol oyuncuları ödül almış. Ama schindler’s list. filmi imdb sıralamasında 7 oscarla 8. İken bu film ise ancak 150. Olabilmiş. Böyle bir şeyi gördüğümde daha da bir kahroldum. Şu anda ülkemizde henüz 10 yaşındaki bir çocuğun bile Yahudi soykırımından haberi varken, Ruanda da ve Bosna da yapılan soykırımdan neredeyse büyüklerimizin bile haberi yok. Başta ben olmak üzere… Filme döneceksek, filmin başrolünde oynayan Don Cheadle şimdiye kadar izlediğim en iyi oyunculuklardan birisini sergilemiş. Filmdeki bütün karakterler sanki itinayla seçilmiş. Bu film gerçek değerini almış olsaydı; en az 5 oscar alırdı. Kendini bir sinemasever olarak gören birisi olarak, bu filmi bu kadar geç izlememe ve bu katliamdan haberim olmadığı için, utandım, utandım, utandım… Bu vicdan azabımı elimden geldiğince güzel ve etkileyici bir yorum yaparak, bir nevi azaltmak istiyorum. Umarım bu yorumumla birkaç kişiye izlettirebilirim bu filmi. Filme puanım 10. Film gerçek bir hikayeden uyarlandığı için ve beni bilgi sahibi yaptığı için puanımı tam veriyorum… Son olarak, filmden geçen birkaç replik; -Ben bir aptalım. Bana onlardan birisi olduğumu söylediler ve ben yuttum bunu. Ben aptalım. Ve bana pisliklerini sundular. Geçmişim yok. Hatırım yok. -Böyle bir canavarlığa tanıklık edip de nasıl müdahale etmezler? -Bence insanlar bu görüntüleri gördüklerinde “Ah Tanrım, ne korkunç” diyecekler ve yemeklerini yemeye devam edecekler. -“Lütfen beni öldürmelerine izin vermeyin. Söz veriyorum bir daha Tutsi olmayacağım”