... bu ucuncu bolum iyiden iyiye kanitliyor ki "Rush Hour" serisini seyirlik kilan esas adam ne yonetmen Brett Ratner ne de Jackie Chan. Tek kisilik bir show'a soyunan Chris Tucker. Hollywood'un en komik iki siyahi Chris'inden biri olan (digeri Chris Rock'la hicbir benzerligi olmamasina karsin cok karistiriliyorlar) Tucker, danslarindan mimiklerine, kadinlara yaklasimindan yavsakligina kadar filmin en komik ogesi. Yani esasinda Tucker- Chan ikilisinin filmi suruklemesi gerekirken Chan, sadece isin akrobasi kismina yuklenerek bir yan oge olarak kimi zaman Tucker'a destek cikiyor. Ucuncu filme gelinmesine karsin hikaye bazinda hala ozgun birseyler ortaya koyamayan, hatta sanki tum seri boyunca sadece mekan degistirilerek ayni konuyu onumuze tekrar tekrar sunan 'Rush Hour' serisinin bu son halkasi, surukleyici bir 'cerez filmi' olmanin otesine gecemiyor bir kez daha. Bir tarafta 'Money Talks', 'Rush Hour" serisi ve 'After the Sunset' gibi sig seyirlikler, diger taraftan da iki onemli uclemeye "Red Dragon" ve "X-Men 3" gibi yabana atilamayacak devam bolumleri ceken Brett Ratner, bu iki uc noktada yeralan yapimlarla tam olarak kendisine bir yonetmen olarak nasil yaklasilmasi gerektigi konusunda ise kafalari karistirmaya devam ediyor. Hiroyuki Sanada, Max Von Sydow, Yvan Attal ve Roman Polanski bu ucuncu bolume kisa da olsa rolleriyle renk katarken en eglenceli performansi ise Fransiz taksi soforu rolundeki Yvan Attal sunuyor. Sonucta Tucker'la eglenceye devam, Ratner yerinde sayiyor, Jackie Chan ise bildiginiz gibi... (5/10)