En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Mert H
Takipçi
1.356 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
13 Mart 2022 tarihinde eklendi
Filmin yayınlandığı tarihin üzerinden yıllar geçse de filmi izlediğinizde gerçek hayattan alındığını görebiliyorsunuz. Aşkı ve olmadığını, oldurulmaya çalışıldığında nelerle karşılaşabileceğimizi gözler önüne seren gerçek bir sanat ürünü.
Haz almadan peşine düştüğün şey gereksizliktir.Böyle söyler modern toplum sana Her attığın adımı menfaatinle ölçmelisin.Ört ruhunun üstünü nefs toprağıyla ve sakın bakma ardına.Belki bir tek şey direniyor hala toprağın altında;Aşk.....
Kadın,kendini sürekli uzaktan izleyen gence sorar. "Ne istiyorsun benden?" Genç cevap verir "Hiç bir şey"
Kadının çok eski çağlardan kalma bir şeyi hatırlaması gibidir yüz ifadesi,izleyicinin de öyle.
Hiç bir şey....
Neredeyse uzun zamandır kulaklarımız hasret bu sözlere;Hiç bir şey...
Güzellik eşittir aşk,aşk eşittir cinsellik üzerine kurulu denkleme sağlam bir tokat atıyor Kieslowski.
Eğer hakkını vererek izleyebilirseniz,kapattıktan sonra uzun uzun tefekkür edebilirseniz hayatınıza çok şey katacak bir film.
Üstadın On emir'den yola çıkarak çektiği Tv dizisi Dekalog'un en sevilen iki bölümünden biri olan bu film, en az oyuncular kadar filme etki eden müzikleriyle de başyapıt olmayı hak ediyor.
Kieslowski çok naif ve bir o kadar da etkili bir filme imza atmış.. aşk üzerine çekilmiş en etkili filmlerden biri.. tomek karakterinin çocuksu masumiyeti, cesareti, alınganlığı, aşkla çarpan yüreği ve aşkı için yaptıkları oldukça samimi bir dille anlatılıyor.. ve final.. empati duygusunun canlı uygulaması gibiydi.. artık genç adamın hayalleri kadının hayalleri oluyordu.. tek eleştirim var.. film müzikleri zaman zaman abartılı ve alakasız geldi bana.. ama büyük bir sorun değil elbette bu.. A short film about love 9/10
Bu kadar kırılgan, naif birşey olamaz. Kieslowski yi ölümsüz yapmak için tek sebep bile olabilir bu filmden başka hiçbir filmi olmasaydı dahi.Mekanlar, diyaloglar, kendine has inanılmaz çekici atmosfer ve bazı şeyleri tarif etmek için zorlanılmışlığın verdiği yorgunluk. Cidden etkileyici bir başyapıt.
Yaklaşık üç yıl önce üniversite öğrencisiyken arkadaşlarla televizyonda zap yaparken TRT 2 de karşımıza çıkan şöyle bir üç beş dakika izledikten sonra odadaki dört kişiyi de hemen etkisi altına alan müthiş bir dram olarak hatırlıyordum. Sonradan bir türlü izleme fırsatı bulamamıştım ama neyse ki yaklaşık üç hafta önce izleyebilme şerefine nail oldum. Aynı tadın kat ve kat fazlasını bu kez yalnız izleyerek aldım. Tabi ilk izlediğimde filmin bir on on beş dakikasını kaçırarak izlemiştim ve bu kez baştan itibaren, hiç yerimden kalkmadan, pür dikkat izledim. Hayatımda izlediğim en iyi, en gerçekçi ve en duygusal aşk filmlerinden biri olmuştur bu film. Kieslowski ustaya minnettarım sade bir filmi böylesine mükemmel bir filme dönüştürme başarısını, ustalığını gösterdiği için ve ayrıca oyuncuların gösterdiği performansa da hayran kalmamak elde değil. Filmi izledikten sonra sıcağı sıcağına, an andaki duygularımla yazsaydım bu satırları daha şaşalı olurdu kanımca ama yine o anı an be an hatırlıyorum. Vay be ne filmmiş ama dediğim ender filmlerden biridir bu film. İşi abartıya döküp oturduğum yerden filmi, yönetmeni, oyuncuları alkışlamak geldi içimden. Ben hayatımda beni bu kadar etkileyen, bu kadar sarsan, tepetaklak eden çok az film hatırlıyorum. Dram filmi olmasının yanında aşk filmi olduğu için kendimden çokça şeyler bulduğum, acılandığım, bazı kötü deneyimleri hatırladığım ve aynen filmdeki âşık genç gibi saplantılara düştüğüm günlerimin ara ara aklıma geldiği bu filmde müthiş bir duygusal sarsıntı yaşadım?
Üç Renk serisiyle gönlümde bambaşka bir tahta oturan Kieslowskinin bu filmini görünce hayatta olmadığına çok ama çok üzüldüm...Onun gibi bir sinema filozofu yaşasaydı daha nice müthiş şeyler yapardı...Aşk Üzerine Kısa Bir Film ölmeden önce görülmesi gereken bir başyapıt...Selam olsun Kieslowski ustaya
aşk ve cinsellik ilişkisi üzerine sorgulayıcı bir film.minimalist bakış açısıyla anatılan cok saf bir aşk öyküsüydü.izlerken sinemadan neden bu kadar keyif alıdıgımı hatırlatan nadir filmlerden biriydi.sinema tarihinde eşine az rastlanır psikolojik çözümlemelerde bulunan kieslowskinin izlenmesi gereken filmlerinden
İyi ki sinema var dedirten film. "Edebiyat sinemada üstündür" diyen Kieslowski kendi kendini yalanlıyor. Tarkovsiye göre bir filmde dikkat edilmesi gereken en önemli şey, yönetmenin vermek istediği duyguyu izleyiciye en doğru şekilde yansıtmasıdır. Tarkovski bu işin nasıl yapılacağını uzun uzun anlattıktan sonra çok ilginçtirdir ki örnek olarak, bir filmden değil, bir kitaptan alıntı yapıyor. Dostoyevskinin budala kitabından. Sahne şöyle: 2 arkadaş bir apartman dairesinde bir kadını öldürürler ve aradan birkaç gün geçmesine rağmen, cesedi evden bir türlü çıkaramazlar. Bu durumda yaptıkları şey, büyükçe bir odada karşılıklı sandalyelerde dizleri birbirlerine değecek şekilde oturmaktır. Oldukça etkileyici bir anlatımdır bu. Tarkovski bu kitabı doğal olarak 1988den, dolayısıyla bu filmin çekiminden önce yazmıştır. Kendisi, bu filmi görseydi, herhalde örnek vereceği sahne Tomekin buz tanelerini kulağına götürmesi olurdu. Hiçbir zaman unutmayacağım, yaşadığım sürece benimle beraber olarak yaşayacak bir film.
kieslowski'nin dekolog serisinin en güzel 2 filminden biri(diğeri için "a short film about killing")..aşka dair sade bir güzelliği olan;aşkı,kadını,erkeği,cinselliği sorgulayan değişik tadlar bırakan bi yapım..
Bazı bölümler hariç başından sonuna kadar sıkıldım diyebilirim. Yorumlara bakarak özellikle final sahnesini bekledim ama o da hayal kırıklığı yarattı bende.
Sıkıldımmı yoksa zevkmi aldım diye beklerken yorumu film sonunda yaptım cidden güzel bir film bitiş sahnesi ile mutlu ediyor sizi ama hala filmden bir seyler bekliyorsunuz..
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.