En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
çağla varoğlu
3 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
15 Ocak 2023 tarihinde eklendi
tek bir denizaltının içinde geçmesine ve 3.30 saat sürmesine rağmen hiç sıkılamadan izlediğim ve çok etkilendiğim bir film... 2. dünya savaşının alman tarafını ve savaşın psikolojik etkilerini anlatıyordu. spoiler: Filmde oynayan bütün oyuncuların oyunculuğu ve hikayesi harikaydı ama sanırım en çok johann'dan etkilendim. Özür dilediği ve askeri makhemeye çıkıp çıkmayacağını sorduğu sahne çok üzücüydü. O korkusunu gerçekten hissettim. Onun dışında yazdığı mektupların karısına gönderileceğini duyan askerin sevinci, gönderilemeyeceğini öğreninceki hayal kırıklığı; yarım şişe biraya havaya uçan askerlerin mutluluğu... Hepsini sanki ben yaşamışım gibi hissettim. Çok güzel çok özel bir film benim için
Bu yazacaklarım çok ağır Spoiler içerir. Filmin tamamını izlemediyseniz okumayın...! spoiler: Filmin finali ile birlikte şu anda yıkılmış durumdayım. Söylenecek söz var ama elim gitmiyor. Neden diyesi geliyor insanın. O kadar yaşanmışlığın üstüne neden ? Her şey çok güzeldi. Kurtulmuşlardı. Artık sağ salim eve dönmüş rahatça yataklarına yatabileceklerdi. Nereden çıktı o uçak filosu. Ağlamaklı oldum bir anda. Biraz da sövdüm duruma ve yaşanan trajediye. Oradaki adamların kimliği, neci olduğu hiç önemli değil. Onlara o kadar ısındım ki bu final sahnesi yıktı beni. Arkadaşlarının yerde yattığını gördüğündeki, o yüzündeki çaresizlik beni bitirdi. Sanki bir yakınımı kaybetmiş gibi oldum. Yönetmen Wolfgang Petersen bu bakımdan biraz tarz olarak George R.R. Martin ile benzettim. Gerçi burada bir benzetme olacaksa Martin Petersen'i örnek almış olabilir. Filmin yapıldığı tarih itibari ile çok daha eski çünkü.
Hiçbirini tanımadığım bir sürü efsane oyunculuk gördüm. Ama şu motor kısmıyla uğraşan eleman aralarında açık ara favorimdi. Döktürüyor adeta. O mimikleri olsun, hareketleri olsun, çok çok iyiydi. Bu film bundan sonra yapılmış olan filmlerin hepsinin ilham kaynağı olmuştur. Filmde hiç tam anlamıyla bir savaşa girilmiyor. Ağırlıklı olarak denizaltının içinde, o kasvetli havayı size yaşatıyorlar. Bir çok gerilim filminden daha geren sahneleri var. Bir çok dram filminden daha sağlam dramı var. Yani ne arasanız onu bulabileceğiniz bir film. Yeter ki aramasını bilin. Ayrıca çok başarılı müzikleri ve çok başarılı bir sinematografisi var.
Amerikan yapımı olmayan bir film 6 tane Oscara aday gösterilmiş. Bu da ne kadar büyük bir film olduğunun kanıtı adeta. Wolfgang Petersen'i araştırıken fark ettim. Ben onu Poseidon filmini de izlemiştim. Ama o geçekten vasat bir filmdi. Bu sene de bir film çekecekmiş, bakalım hayırlısı. Das Boot yolundan git abicim. Son filmlerine doğru kariyerli bir sürü isimle çalışmış. Truva filmi de gerçekten başarılı filmlerinden birisi. Filmi izlememe ön ayak olan Aquuamarine'e de çok teşekkür ederim. İyi seyirler... 8.9/10
"Doğrudan doğruya bir çatışma, bir savaş yaşanmayan savaş filmleri" kategorisi oluşturursak, en üst sıralarda yer alacaktır "Das Boot". Tabii ki bazı savaş sahneleri var ancak bunlar ufak tefek kalıyor bizim bildiklerimizin yanında. Bu film asıl gücünü, klostrofobisinden, savaşın insanlar üzerindeki etkilerinden, askerlik-kahramanlık fikirlerinden alıyor. Neredeyse tümü bir denizaltıda geçtiği için güçlü bir klostrofobi var. Mekan kullanımı üst düzey. Kaçacak yer yok. Deniz seviyesinin kimi zaman 200 metre altında kapalı bir kutunun içindeki onlarca adam. Tek dayanakları yine kendileri. Onlara yardım edecek, sorunlarını çözecek kimse yok. Filmin böyle bir ortamda, böyle bir araçta geçmesi, savunduğu fikre doğrudan doğruya hizmet ediyor. Mürettebatın buradaki yaşam tarzı dikkat çekiyor. Oyuncular iyi. Zaten çoğu uluslararası alanda bilinen isimler olmadığı için, gerçeklik hissi de üst düzeyde. Finali de beklenmedik ve çarpıcı. Üzerine muhabbetler edilebilecek derinlikte bir final gerçekten de. Uzun süresine rağmen filmin içine girebildiyseniz eğer, kendinizi o mürettebattan biri gibi hissetmeye başlamışsanız, bu final size çok sağlam bir tokat atacaktır. Wolfgang Petersen önemli bir yönetmen.
1-Alman sinema tarihinin en iyi filmi. 2-Çekilmiş gelmiş geçmiş en iyi denizaltı filmi. 3-Sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri. Arşivlik şaheser.10/10
ugur tazegül........................... film hakkindaki yorumum1979 yilinda çekilmis 1981 yilinda vizyona giren, Ikinci dünya savasinda U-96 adli tip 7 sinifi alman U-boot mürettebatin konu alan film. Propaganda unsuru tasimaz. Wolfgang Petersen yönetmenliginde Almanca çekilen film yaklasik 6 saatir. Savasta Alman denizcilerin hayatlarini içinde bulunduklari psikolojik durumu görsel bir anlatis biçimiyle dile getirmektedir. 1980deki galasinda zamanin ünlü isimleri filmi sonunda Wolfgang Petersonu ayakta alkislamistir. Diger savas filmlerinde olmayan savasin insancil boyutunu ortaya çikartmistir. Filmin Konusu 2.Dünya Savasinda görev yapan U-96 tipi bir Alman denizaltisi Atlas Okyanusundaki normal devriye görevine çikar.Gemide görevli personel haricinde bir subay da denizaltinda yasananlari kaydetmek için sefere katilir.Gemi normal seyrinde iken okyanusta detroyer korumasi olmadan seyreden 5 gemilik bir filoyla karsilasir.Kaptan biraz tereddütden sonra saldiri emri verir.Fakat o anda,saldiri öncesi göremedikleri bir destroyerin üzerlerine saldirdigini görürler.Dibe dalarak kaçmaya çalissalar da destroyer peslerini birakmaz.Muhabir subay herseyin bittigini ve kurtulus imkâni kalmadigini düsünerek uykuya dalar.Uyandiginda herseyin normale döndügünü ve destroyerden kurtulduklarini görür.Bu olaydan sonra karargah tarafindan asil üsleri olan La Rochelle yerine Cebelitarikdan geçerek Italyada La Spezia limana dönmeleri emredilir.Daha öncesinde 2.dünya savasinda tarafsiz olan ispanyada tedarik için alman gemileri ile bulusacaklardir.Ama Cebelitarik Bogazi Ingiliz gemileri ve uçaklari tarafinda sürekli olarak kontrol altinda tutulmaktadir.Ve aslinda bu bogazdan geçmek bir denizalti için intihar anlamina gelmektedir.Kaptan da mürettebatta bunu bilmektedir.Bogazdan geçerken U-96, Ingiliz uçaklari ve gemileri tarafindan görülür.Kaptan hizla yol alip, kaçmaya çalisirken denizalti isabet alir ve batmaya baslar.Gemi dibe oturur ve büyük hasar almistir.Personel gemiyi tamir ederek tekrar yüzebilir hale getirir.Ve dipten kurtulurlar.Sonunda asil üsleri olan La Rochelle dönmeye karar verir ve karsilama törenininin baslamasi sirasinda Ingilizlerin hava saldirisina ugrarlar.Saldiri bitince muhabir subay U-96 personelinin çogunun öldügünü görür.Kaptan da batmakta olan gemisine son kez bakar ve o da ölür.
Üç saati aşkın süresi olan, bir denizaltı filmi, kendini seyrettirir mi? Bu film seyrettiriyor... Wolfgang Petersen, Hollywood a göç etmeden, önceki son filmi...
filmi tek bi seferde bitiremedim ama bitirdiğimde saygıdan ayağa kalktım yani o derece..bu kadar mükemmel oyunculuk şapka çıkarttırır adama , bu kadar dar alanda geçen bu kadar monoton bir konu işlemesine rağmen , gerilimi öyle bir vermişler ki , resmen geriliyorsunuz siz de..sonu çok üzüyor insanı , duygulanıyorsunuz..film için başyapıt desem ancak hakkını teslim ederiz ama belirtmekde fayda var yeni nesil sinemasever ler izlemesin , recep ivedik den falan hoşlanan , ne biliyim vurdu kırdı ekşın arayan uzak dursun yarıda bırakır zaten..
Bence de bu film tamamıyla bir sinema dersi. Ses efektleri oskarını amerikalılar vermemişse kesinlikle bir art-niyet ararım. büyük haksızlık. ayrıca filmdeki atmosfer inanılmaz. hakkaten sıradan oyuncuları alıp bir şaheser yaratan bu yönetmeni alkışlamamız lazım.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.