Harika olduğunu yeni fark ettiğim sinematografik eksikliklerine rağmen paralel evren denen teoriyi 2004 yılında işlemeyi başarabilmiş. Ki o yıllarda böyle bir konu işlemek çok zordu. Bu alandaki ilk filmlerden ve alışık olmadığımız tarzda olduğundan beyin yakma potansiyeline sahip. Bilim kurgu yerine aile dramı sahneleriyle başlayan film, 19 sene önce ilgimi çekmemiş kapatmıştım.
Dramla başlaması yetmezmiş gibi devamında aynı sahneye geri döneceği belli olmayacak şekilde yarıda kesilen sahneler, örneğin sapık baba ve kamera karşısındaki çocukların aniden sahne değişimi hem de zamanda geriye gidiş geliş olmadan. Tamam ileride ekrandaki yazıların titreyerek sahne geçişi oluşturması, zamanın geriye gittiğini, diğer paralel evrene geçişi gösteriyor ama filmin başında yarıda kesilen sahnelerde ne bir ışık hüzmesi ne bir nesne kıpraşması ne de yazı titremesi olmamıştı.
Hal böyle olunca yarıda kesilen sahneler için, filmi daha ilgi çekici göstermeye matuf bulmaca havasına sokan basit dram filmlerden sanmıştım.
Film paralel evren filmi.
Paralel evrenin sürekli kötü varyasyonları işlenmiş, ki bu da zaten filmin devamını sağlamış ilk geriye gidişte düzgün bir kopya paralel evren yaşansaydı film biterdi ama bu seferde her varyasyonun kötü olması tüm varyasyonların sonunun bir tek kötü kadere bağlı olması mesajına izleyicileri götürmüş ki bu da filmi, kötü kader - kara yazı gibi doktrinsel dini veya kült motiflere yaklaştırmış.
Sonu mutlu son olsaymış yanan beynimiz bir nebze soğurdu ama o da çok görülmüş.
Bebeğin kendi kendini göbek bağı ile doğmadan öldürmesi filmin kendi mantığına da aykırı. Yahu bebekte süper güç yok zekası gelişmemiş bunu niye yapsın.
Bir de dikkatimi çeken paralel varyasyonlardan birinde yakışıklı aktör kötü karakter olarak tekerlekli sandalyede yaramazlık yapan herkesle dalga geçen bir yapıda karşımıza çıkıyor. Bu da her ne kadar paralel evren bile olsa çevresel etkenlerin karakteri etkilediği mesajını veriyor ki buna katılmam mümkün değil DNA değişmeden karakter değişmez sadece baskılanır. Hatta sadece bu gerçek bile cehennem mekanizmasını, dolayısı ile din mantığını geçersiz kılmaktadır. Çünkü ne kadar yakarsan yak DNA aynı olacağı için cehennem bir insanı düzeltmek için doğru yöntem değildir. Doğru yöntem yanlış genleri düzeltmek olmalıdır ki tanrının bunu tercih ederek genlerle polemiğe gireceğini düşünebiliriz.