En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Sarp Baran
Takipçi
139 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
16 Temmuz 2024 tarihinde eklendi
Bu sinemaya ve aşka yazılmış en iyi mektup... Tek kelimeyle hatasız bir film. Gerek ritmi, gerek atmosferi, gerekse duygusu olsun her anlamıyla kusursuz! bir sinema aşığının mutlaka izlemesi gereken bir film. Film asla bitmesin isteyeceksiniz .
ne biçim bir filim olduğunu anlamadım adamların derdi filmler mi protesto mu belli değil konusunu ve amacını anlamadığım saçma sapan bir film izledim telefonum patlasaydı izlemeseydim 1 saat 56 dakikamı geri istiyorum
MÜTHİŞ BİR SİNEMA ŞÖLENİ 10/10 Bernardo Bertolucci’nin son dönem şaheseri olarak adlandırabileceğimiz film aynı zamanda sinema dünyasına Eva Green gibi yetenekli bir kadın sanatçıyı da kazandırmıştır. 1968 yılının Paris’inde ünlü öğrenci ayaklanmalarının gölgesinde 3 tane sinema aşığı gencin hayatı ve cinselliklerini keşfetmelerine tanık oluruz. İtalyan bir yönetmen olan Bertolucci sinemanın dilinin her zaman Fransızca olduğunu savunmuş ve filmlerini hep Fransa’da çekmiştir.Micheal Pitt’in canlandırdığı Matthew, Paris’e 1 yıl boyunca okumaya gelmiş Amerika’lı bir üniversite öğrencisidir. Amerika’nın Vietnam’a savaş açtığı döneme denk gelen yıl olduğu için, Matthew’ın Paris’e gelmekteki bir diğer amacı da savaşta katılmak istememesidir. Bir sinema tutkunu olan Matthew tüm boş vakitlerinde Paris’in en ünlü sinema salonu Sinematek’e gitmektedir. Eva Green’in oynadığı Isabelle ve Louis Garrel’in oynadığı Theo ile ilk orada karşılaşır, onlarda Matthew gibi sinemaya aşıktırlar. İkiz kardeşlerin Matthew’u evlerine yemeğe davet etmelerinin ardından, gençler iyice yakınlaşır. Kardeşlerin ailesinin tatile gitmesinin ardından Matthew, ikizlerin Paris’teki apartman dairesinde kalmaya başlar. Mitchell ilk zamanlar kardeşlerin yakınlıklarında ve aralarında ki cinselliğin sınırının çok ince olmasından hoşlanmaz. Fakat İsabell’i sevmektedir ve Theo ile onu ayıramayacağını anladığında, kardeşlere ayak uydurmaya başlar. Bu süre içinde çocuklar, filmlerden ünlü sahneleri canlandırmış ve canlandırılan sahnenin adını bilmeyene cinsel cezalar vermiştirler. Filmde, A Bout De Souffle, Bande A Part gibi bir çok klasik filme tribute göndermelerede yer veriyor.Haftalarca evden çıkmayan ve olaylı Paris sokaklarına adam atmayan gençler, evin özgürleştirici korumasında politika hakkında, ünlü müzisyenler ve yönetmenler hakkında uzun tartışmalar girerler. Theo özellikle Amerika’nın Vietnam politikasında hoşlanmamakta bu konuda Mitchell’in üstüne gitmekte, anladığımız kadarı ile komünizmi desteklemektedir. Mitchell ile girdikleri bir tartışmada; Mitchell aslında Theeo’nun pahalı şaraplar içen küçük bir burjuva olduğunu söylemesi ile ikili arasında ki iplerde kopar. Bertolucci, film boyunca çocukların ruhsal değişimlerini filmin kurgusu içinde ince ince işler; bir taraftan da döneminin siyasi olayları başlıklar halinde filmin içinden geçerler. La Cinematheque Française kütüphanesinin kapatılması filmin dönüm noktalarından biri olmuştur. Bolca kullanılan erotik ve zaman zaman pornografiye kaçan sahneler yönetmen tarafından bilinçli şekilde kör göze parmak sokar şeklinde kullanılmış, Michael’ın filmde ki son repliğinde, yönetmen amacını açık etmiştir.The Dreamers, 68 kuşağının özgürleştirici ruhunu içeren ve seyirciye hissettiren bir film. Aynı zamanda yönetmenin kendini de keşfe çıktığı bir film olduğundan The Dreamers yönetmenin sinematografisinde bambaşka bir yerde duruyor. Ön planda gençlerin dinmek bilmeyen tutkuları, saplantıları ve çözümsüzlükleri anlatılırken, arka planda 68 yılının siyasi olayları bir fon olarak kullanılmaktadır. Yönetmeninde belirttiği gibi filmin siyasi bir film olmamasından dolayı, olaylar derinlemesine incelenmemiş sadece gençler üzerine olan etkileri gösterilmiştir. Finali ile vurucu, kurgusu ve içerdiği lirik sahnelerle izlemesi çok keyifli bir film var karşımızda tavsiye edilir. 10 / 8.4
Bana kalırsa çok güzel bir film. Şuradan başlayayım; "sinema"yı "sinema", ve bir filmi güzel yapan başlıca unsurları düşünüyorum. Mesela, oyuncular...O zamanlar kimsenin tanımadığı, bugünlerde çoğumuzun tanıdığı üç tane genç...Her şey bir yana sırf cömert Bertolucci cinselliği nedeniyle bile zorlayıcı olan karakterleri, yeteri kadar derinlikli canlandırıyor ve Matthew, Isabelle ve Theo'yu çok güzel giyiyorlar üzerlerine. Kusursuzlar. Karakterler...Onları canlandıran oyuncuların da etkisiyle gözümüze büyülü geliyorlar. Sinema konuşuyor, filmlere göndermeler yapıyorlar. Öyle bir yaşantıları var ki, giyimlerinden dinledikleri müziklere, muhabbetlerine, yaşadıkları ev ve dolandıkları 1968 Paris sokaklarına kadar, bir zaman makinesi hemen icat edilse de oraya beş dakikalığına dahi gidip o havayı soluyabilsem diyorsunuz. Aynı zamanda çok başarılı bir dönem filmi. "1968 Paris Öğrenci Ayaklanmaları"nın gölgesinde geçiyor zaten.Bertolucci yine stilize bir film yaratmayı başarıyor kısacası. "Chaplin-Keaton karşılaştırması" bile yeter filmi sevmeye. Veya Louvre'daki rekor denemesi. Tabii başından beri bahsettiklerimden haberleri dahi olmayanlar filmi beğenmeyebilir. Ve izledikten sonra büyük ihtimalle tek konuşacakları şey gençlerin cömert sahneleri olacaktır.
Paris 1968,üç pırıl pırıl genç,sinema tutkusu,Yeni Dalga klasiklerine saygı duruşu,aşk,cinsel deneyim,tabu bilmez özgür rahat Fransızlar,Amerikan ahlakçılığı,sınırlar,devrim,sokak yürüyüşleri,gösteriler ve umutsuz bir son.Dünyayı özgürlük,aşk ve hayaller için değiştirmeye çalıştılar ancak dünya onları anlamadı ve copla kurşunla bastırmaya çalıştı.Ancak bu kuşağın açtığı yol birçok alanda sonraki nesilleri bir nebze olsun değiştirdi.Yaşasın 68 kuşağı ve hayalleri.8/10
Fransada 68 hareketinin gölegesinde sinema tutkunu iki kardeş ve yine sinema tutkunu Amerikalı öğrenci Matthewla beraber dünya düşüncelerini,filmlerden alıntılar yaparak ve cinselliği keşfetme yönünde yakınlaşmalarını anlatan son derece başarılı bir yapım.Bertolucciin izlediğim en iyi filmi diyebilirim.Zira filmleri herkeze hitap etmez.Cinsellik bütün filmlerinin alt temasında yer alır.Ama bu filmde bazı sahneler sapkınlık gibi görünsede beni rahatsız etmedi.Daha ileri uçta filmlerini izledik Bertolucciin.En çok hoşuma giden tarafı,bir çok filme göndermeler yapıp o filmlerin sahnelerinide serpiştirmesiydi.Aralarındaki sinema muhabbetleri ve yarışmaları çok güzeldi.Yinede film cinsellik yönünden herkezin beğenisini kazanamayabilir.Ben çok beğendim.Güzel bir film.
Film yeni izledim. İyi hesaplanmış ve akıcı bir filmdi. Bazı aşırı sapkınlıkları olsada iki kardeş arasında içeriği dopdolu bir filmdi. Özellikle SİNEFİL olma durumuna özendim açıkçası, çok film izlerim ama o kadar sahneleri hatırlayacak kadar değil ve bu tabi günümüzde daha zor film üretim sayısı aşırı derecede st seviyelerde, konumuza dönecek olursak karakterlerin birbirleri ile etkileşimi çok güzel, hep bir birlerine birşeyler vermeye çalışıyor ama almayı da red ediyorlar, bu insan doğasındaki en büyük yanlışlık ve bazen bunu müzik, bazen oyuncular, bazende birbirlerinin hareketlerini yorumlayarak yapıyorlar. Biraz da şu vardı; Bir Amerikalı, bir Amerikalıdır. 68 kuşağı gerçekten güzel yansıtılmıştı. ve çok laf kalabalığı yapsamda bu film izlenmeye değer .....85/100
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.