En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Selami T.
Takipçi
47 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
3 Haziran 2018 tarihinde eklendi
Siyah beyaz filmleri ayrı bir seviyorum nedense. Kendine has tarzı olan sıcak mı sıcak bir film kesinlikle sıkılmazsınız. Mahkeme sahnesinde 12 kızgın adam filmi gelmişti aklıma. Kesinlikle izleyin
Uzun zaman sonra beni yine çok etkileyen, yorum yazmak zorunda bıraktıran ve favorilerim arasına giren bir film. Mutlaka izlenmeli dediğim filmlerden biri oldu. O küçük çocuklarında bu filme katkısı çok büyük. Ama bunun yanında sağlam bir eleştirisi ve kaliteli bir senaryosu da var.
Ağırlıklı olarak, siyahilere karşı olan adaletsizliği ve eşitsizliği dile getiriyor film. bunu da bir çocuğun gözünden izliyoruz. Bu bakımdan benzerlerinden ayrılıyor. Bir mahkeme salonu sahnesi var, orada özellikle aklıma 12 Angry Men filmi geldi. Sürekli adaletten bahseden şu Amerikanın çok yakın tarihinde ne kadar adaletli olduğunu bize gösteren ve hatırlatan bir film.
Ben o çocuk oyunculardaki saflık ve samimiyeti çok seviyorum. Eğer ki çocuk oyuncuları kaliteli bir film izliyorsam zaten bende 1-0 önde başlıyor o film. Bence bazı şeyleri anlatırken o saflığı kullanmak çok daha etkili olabiliyor. Bu bakımdan da sevdim filmi. Netice izleyin derim. iyi seyirler... (Criticker: 84/100, IMDb: 8/10)
Sürükleyicilik dışında bir kusura rastlamadım,izlerken ilk bir saat çok yavaş geçiyor sonradan biraz konu açılıyor ama ırkçılığı tarafsız bir gözle anlatması,yapılan haksızlığı göstermesi açısından önemli bir yapım.Keşke daha iyi bir kurgusu olsaydı...
güzel bir konu maalesef vasati bir şekilde işlenmiş fakat dönemine göre ırkçılığa karşı cesur bir duruş sergileniyor kısmen Yeşil Yol filminin bu filmden etkilendiğini düşünüyorum 6/10
Filmin ilk bir saati kanımca biraz sıkıcı,sonrası oldukça sürükleyici.Gregory PECK oyunculuğula büyüledi beni,Robert De Niro tarzında.Siyah beyaz olmasa 60'lı yıllara ait bir yapım olduğunu anlaşılmayacak nerdeyse.Irkçılık, sınıf ayrımı, iyi ve kötünün mücadelesi çok ama çok iyi aktarılmış...spoiler:
Çocukların penceresinden adaletin görüntüsü...Çok hoş...
Film çok şirin ve sempatik bir bakış açısı ile önemli bir konuya parmak basmış. İki konu filmin sonunda birleşiyor. Yılına göre hoş ve güzel bir yapıt. Anlatmak istediği duyguyu, insalığı, eşitliği, renginden dolay insaları sınıflandırmanın ne demek olduğunu anlatmak için çocuk gözünü seçmiş. Çocuk oyuncular gerçekten başarılı, özellikle küçük kız.
Daha iyi de yapılabilirmiş ama kalitesi ve felsefesiyle izlettiriyor.
Ne yazık ki yıllar önce filmde vurgulanan buinsalık sorunu her yerde devam etmekte, yıllar birşeyi değiştirememiş.
Filmi cesur konusu ve insancil yaklasimi sebebiyle takdir etmemek elde degil -hele ki o dönemin sartlarinda- fakat filmin oldukça kötü bir kurgusunun oldugu ve bunun da filmin seyir zevkini baltaladigi da su götürmez bir gerçek. Sanirim o dönemin gözlükleriyle izlenilmeli.
Filmin konusu(zaten bir kitaptan çeviri)senaryosu dört dörtlük.Özellikle amerikanın yıllarca uğraştığı ırkçılık ve sınıf ayrımı konusuna parmak basıyor fakat filmin işlenişi konunun çok arkasında kalıyor.Böyle önemli bir kitabın bu kadar dağınık ve tuhaf bir biçimde perdeye aktarılmasını anlayamadım.Yaklaşık 80 dakikalık bölümden sonra (ki burdaki olaylar diğer bölüme göre nispeten daha uzun sürüyor)filmin devamı tek mekanda geçiyor.Filmin ilk süresi ise bence boşa çekilmiş.Toparlamak gerekirse bir başyapıt fırsatı kaçmış ve vasat bir çeviri ortaya çıkmış 6/10
Filmin yapım yılı olan 1962 yılında ABD de siyah ırkla beyaz ırkın henüz Homo erectus döneminde birbirinden ayrılmış iki ayrı tür olduğunu ve beyazların bu ayrışmadan sonra evrimsel olarak öne geçtiklerini öne sürenler vardı.Ortalama bir zencinin zeka yaşı, Homo Sapiens (günümüz insanı) türüne ait on bir yaşındaki bir çoçuğun zekasına ancak ulaşabilir, iddiasında olanlar vardı.Nitekim filmde siyahlar şehrin dışında beyazlardan uzakta yaşıyorlar.Özellikle dava sahnelerinde dikkat ederseniz rahip de dahil olmak üzere bütün siyahlar balkonda oturuyor.Alt kata asıl duruşma salonuna inmelerinin tek yolu var..o da..sanık sandalyesinde oturmak!!!Filmi bu açıdan değerlendirdiğimizde dönemin şartlarına göre son derece cesur bir film olduğu açık.Gregory Peck büyük bir aktör bunu bir kez daha ispatlıyor.Filmle ilgili tek handikap Arthur Boo Radley hikayesi ile bağlanan finalin biraz havada kalması.
tertemiz,dupduru,su gibi akan bir film.belki şimdi izlediğimizde anlayamayacağımız,ya da tam olarak anlayamayacağımız diyelim,bir dönemle ilgili to kill a mockingbird.amerikada ırkçılığın en üst seviyelerde olduğu dönemlerle ilgili.bu nedenle izlerken size sıradanmış gibi gelen kimi olaylar aslında o zamanlar o kadar aykırı ve dikkat çekici ki...gregory peckten önce sanırım çocuk oyunculardan bahsetmek gerek.rollerine nasıl da girmişler,bir oyun oynarmış gibi doğal,inandırıcı,eğlenceliler.peck de zaten atticus kılığında o yerine göre soğuk,ciddi,yerine göre de şefkatli ve sevecen olarak,yani kısacası tam bir baba figürü oluşturarak üstüne düşeni layıkıyla yapıyor.sinema tarihine geçecek kadar güçlü görmememin başlıca sebebi sanırım o finaldeki olay.arthurdan bahsediyorum,biraz açıkta kalmış gibi geldi,finalini beğendim fakat arthuru daha bir açıklayıcı yapsalar,uzun tutsalar daha sağlam olurdu bana göre.ismi ile bile ilgi çekebilecek bir film,klasik sevenler pişman olmayacaktır.
bu filmde fazla beklentiye girmemden olmalı fazla memnun kalamadım.2 çocuğun gözünden anlatılması bana çok sıkıcı geldi kurgu biraz daha canlı olsa daha iyi olurdu kanaatimce... 10/7
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.