Ortalama puan
3,9
124 Puanlama
The Omen hakkında görüşlerin ?
4,0
18 Eylül 2021 tarihinde eklendi
Senaryosu David Seltzer tarafından yazılan “The Omen”, yönetmen koltuğunda Richard Donner’ın oturduğu muhteşem bir “korku klasiği”…

Gerek ayrıntılarına birazdan değineceğimiz “hikâyesi”, gerekse de 2,8 milyon dolarlık mütevazı bir bütçeyle Donner’ın ortaya koyduğu “kurgusal beceriye”, başta “To Kill a Mockingbird” ün (1962) büyük yıldızı Gregory Peck olmak üzere “oyuncularının performansı” da eklenince, aradan tam 44 yıl geçmiş olmasına rağmen asla eskimeyen bir film çıkmış ortaya…

“The Omen”i ilk kez vizyona girdiği yıl sinema salonunda, farklı arkadaş grupları ile birkaç kez üst üste izlemiş ve her seferinde de aynı tadı almıştık…

Aynen bu akşam olduğu gibi…

Eğer 1960 öncesi korku külliyatındakileri saymazsak, “Rosemary's Baby” (1968) ve “The Exorcist” in (1973) ardından türün en iyi örnekleri arasına girerek 61 milyon dolarlık bir gişe başarısına da ulaşmış olan “The Omen”, kategorisindeki bu iki öncülü gibi Oscar heykelciği kazanma onuruna da erişmişti…

Hem de Academy Ödülleri jürilerinin, sanki bir zorunluluk muşçasına genellikle korku filmlerini görmezden geldikleri bir dünyada…

Amerikalı diplomat Robert Thorn’un (Gregory Peck) karısı Katherine “Kathy” Thorn (Lee Remick) doğum için hastanededir…

Ancak ne yazık ki, oğulları ölü doğmuştur…

Bu duruma oldukça üzülen Robert, öğrenmesi halinde Kathy’nin de çok üzüleceğini düşünürken; imdadına Peder Spiletto (Martin Benson) yetişerek ona, aynı saatlerdeki doğumunda annesi ölen bir erkek çocuğunu evlat edinmesini ve bu durumu karısına dahi söylememesini teklif eder…

Biraz düşündükten sonra başka bir çıkar yol da bulamayan Robert, masumane karşıladığı bu öneriyi kabul eder…

Ve bebeği kaparak, soluğu Kathy’nin yanında alır…

Tam da bu esnada, gelecek yıllar için Başkanlık hayalleri kuran Robert’ın, ABD’nin Büyük Britanya elçisi olarak tayini çıkmış olup, oğulları Damien (Harvey Spencer Stephens) ile birlikte güle oynaya Londra’daki yeni malikânelerine taşınırlar…

Senaryo gereği, an itibarıyla da:

Thorn ailesi, beş yaşındaki oğulları Damien için oldukça görkemli bir doğum günü kutlaması daveti vermektedir…

Çoluk çocuk bütün herkesin mesut ve mutlu olduğu bu partide her şey, tam da planlandığı biçimde giderken, Thorn’ların bahçesinde birden Rottweiler cinsi bir köpek belirir ve ardında da Damien’in genç dadısının (Holly Palance) başına herkesin gözleri önünde (izleyerek öğrenebileceğiniz) bir takım işler gelir…

Yaşanan bu şok sonrasında, Roma’dan gelen Brennan isimli bir Peder (Patrick Troughton) Robert’a, Damien konusundaki ilk uyarısını yapar…

Bütün bunlar yaşanırken birdenbire konuya ve Thorn malikânesine, (ücreti karşılığında evlere konunun uzmanı yardımcılar bulmakla görevli olan) ajans tarafından gönderildiğini söyleyen Damien’in yeni dadısı Willa Baylock da (Billie Whitelaw) dâhil oluverir…

Bir hafta sonu, mütedeyyin bir aile yapısına da sahip olan Thorn’lar, ailecek bir Pazar ayini için kiliseye gitmek isteseler de Damien resmen çıldırdığı için kilisenin kapısından gerisin geriye evlerine dönmek zorunda kalırlar…

Ama Robert ve Kathy buna da, bir anlam veremezler…

Üstelik ertesi gün Kathy, oğlu Damien’ı hayvanat bahçesine götürdüğünde, bu kez de Damien’i gören hayvanlar çılgına dönmüşlerken…

Gerçi Kathy, üst üste yaşanan bu garip olaylardan ciddi bir biçimde rahatsızlık duymaya başlamış ve bunu Robert ile paylaşarak, tıbbi anlamda bir psikolojik destek talebinde bulunmuştur da…

Bu arada Peder Brennan, Robert’ı son bir kez daha uyarır…

Hafif hafif kıllanmaya başlayan Robert’ın, Brennan’ın kendisine anlattığı işaretlerin birer birer gerçekleşmesi üzerine artık hiçbir şüphesi kalmamıştır…

Hele bütün bunlara, fotoğrafçı Keith Jennings’in (David Warner) “görsel olarak kanıtlanmış” iddiaları da eklenince, filmi henüz izlememiş olanları, bu giriş bölümünün ardından bomba gibi bir “korku ve gerilim ziyafeti” daha bekliyor ki, emin olun bunun son 20 dakikasındaki görüntüler gerçekten de nefeslerinizi kesecek…

Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…

Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 4 verdiğimiz bu film için önerimiz de:

Eğer aradan geçen bunca zamana rağmen halen izlemediyseniz, olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

Keyifli seyirler,

Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 9 Eylül 2020 günü saat 23.37’de yazılarak paylaşılmıştır...
3,5
16 Temmuz 2019 tarihinde eklendi
Çekildiği zamana göre kült bir eser olduğu için o zaman korkulabilir fakat şimdi aynı etkiyi yaptığını düşünmüyorum. Gerilim olarak fena değildi ama korku ögesi çok azdı. spoiler: Filmde The Exorcist'te olduğu gibi bir ayin yapılmasını bekledim fakat onlar direk çocuğu öldürmeyi seçtiler.
Ayrıca başroldeki ufaklık bence korkunç olmaktan ziyade çok tatlıydı :)
2,5
12 Mayıs 2010 tarihinde eklendi
Eski korku filmlerini gerçekten severek izlerim..Ama bu filmde ne korktum ne de gerildim..Malesef beklediğimi bulamadım..
5,0
26 Ağustos 2007 tarihinde eklendi
Tüm zamanların en iyi,şeytan konulu birkaç korku filminden biri.Yeniden çevrimi bu ilk versiyonun yanına bile yaklaşamamış ne yazık ki.Korku-Gerilim hayranları '76 yapımı The Omen'ı kaçırmamalı...
5,0
17 Ağustos 2007 tarihinde eklendi
sırf gregory peck in varlığı için bile izlenilebilecek müthiş bir film. küçük bir çocukla sizi korkutuyor...şeytanın oğlu, damien thorn...
4,0
29 Mart 2007 tarihinde eklendi
maviye aynen katılıyorum o döneme göre gerçekten çok etkileyici bir filmdi,bu tip filmlerden sonra üzerlerine birçok film çekildi ama ilkler her zaman güzeldir,bence övgüyü hakeden bir film,kesinlikle herkese tavsiye ederim..
4,0
2 Mart 2007 tarihinde eklendi
Film için kötü eleştiri yapanlara bir duyuru. Döenminde dehşet uyandırmış bir film karsınızdaki. Aynı The Exorcist gibi ki malumunuz hepimiz zamanında o filmden deli gibi korkmuştuk. hatta ben altına kaçıran cocuk görünce "içinde seytan var" sanarak deli gibi tırsardım:) Omen'da Şeytan gibi dönemine hitap eden, üzerine cok iileri yapılmış bile olsa hala sevilen bir filmdir. Cok korku filmi izleyince buna alışır ve artık korkmamaya başlarız. cogu zaman eskiden korktugumuz filmler gülünç gelir dolayısıyla bunu göz önünde bulundurusak( Omen gösterime girdiğinde cok fazla da benzeri yoktu) film döneminin en ii korku filmlerinden biridir ve büyük bir hayran kitlesi vardır. Filme, yönetmen ve oyunculara saygı duruşu lütfen. Bu film ve bunun gibiler sayesinde gelişti korku sektörü.
0,5
25 Aralık 2006 tarihinde eklendi
film şaka gibiydi o kadar komikti ki gülme krizine girdim salonda herkes bana bakıyodu :)
5,0
10 Aralık 2006 tarihinde eklendi
bende 10 verdim 8.5 yükselttim
0,5
29 Kasım 2006 tarihinde eklendi
bu yuzden filme 1 puan verdim.ve 8.5 den 8.4 e düşmesi beni cok sevindirdi
4,0
9 Ekim 2006 tarihinde eklendi
Mükemmel senaryo ve mükemmel oyunculuk. İşte sizlere bir Omen efsanesinin başlangıcı. Kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Günümüzde bilim-kurgu yönetmeni olarak bildiğimiz Richard Donner korku sinemasına armağan ettiği bir başyapıt.
3,5
9 Ekim 2006 tarihinde eklendi
Filmi yeni izleme imkanı buldum. Gerçekten çok etkilyeci bir korku filmiydi. Hele ki filmin 1976 yapımı olduğunu düşünürsek o zamanın şartlarına göre çıkabilecek en iyi filmmiş. Mükemmel kurgusuyla Richard Donner imzalı bir korku klasiği. Tam bir kült film.
4,0
27 Eylül 2005 tarihinde eklendi
Senaryosundaki ciddi açıkları birbirinden başarılı ölüm sahneleriyle geri plana itebilmiş,yapıldığı yıla göre de gayet başarılı bir film.
5,0
20 Temmuz 2005 tarihinde eklendi
Sinema tarihinin muhtemelen en iyi 5 korku filminden biridir.Film olarak ta çok kaliteli,korku olarak ta gereğini yapıyor.Müzikleri zaten efsane,oscar adayı olmuştu.Omen 2:İfrit te fena değildi.
5,0
2 Nisan 2005 tarihinde eklendi
filmi dün izleme imkanı buldum.tam korku sayılmaz.içinde dini motifler barındıran ve esrarrengiz bir havanın hakim olduğu başarılı bir gerilim.özellikle pederin kilisenin önünde öldürüldüğü sahne güzeldi.filme mistik bir hava hakim.BU ARADA 1.FİLM KESİNLİKLE SERİNİN EN İYİSİ..
Daha Fazlasını Göster