En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Ulvi Erturk
1 değerlendirme
Takip Et!
5,0
23 Ağustos 2021 tarihinde eklendi
Bu film çekildiği zamanın imkanlarına göre kusursuz bir çalışma. 10 tane oskar alması bunun göstergesi. Ait olduğu dönemi ince ince işlemiş ve kitabın aslına sadık kalınca da 3saat 50 dakikalık, izlenmesi sıkıcı sanılan ve aslında sizi rüzgar gibi götüren bir film. Oyuncular ve mekan kurgulaması, hikayenin aktarımı çok başarılı. Her zaman izlerim. Bir daha bir daha... Günümüz bol aksiyonlu, efekt soslu abd filmleri onun yanında çöp kalır. İzleyin. Ve koleksiyon da hep bulunsun.
Sinema dünyası içinde tüm zamanların gelmiş geçmiş en bilinen ve şaheser sıfatını hak eden bir başyapıttır.Tüm sevilen filmleri sıralamasında ilk sırada bulursunuz.Film restore edilmiş haliyle gösterime şuan sunulmuş olsa da, oldukça net ve dönemimin en iyi görüntü ,ışık ve kamera açısıyla bir bütün halinde senaryo ile bütünleştirilmiş muhteşem bir eserdir.Best seller olan romanından senaryo ya aynen aktarılmış olan bu eser,Film hikayesi içindeki bir çok konu ve sahneleri Türk Sineması da dahil bir çok film hikayelerine ilham kaynağı olmuştur.Özellikle sinema tarihine geçen Clark Gable ve Vivien Leing ' in ihtiraslı öpüşme sahneleri başta olmak üzere, savaş sahneleri, film müzikleri,renkli doğa görüntüleri dönemi dışında da halen günümüz sinemasında bile etkin ve unutulmazlar arasındadır.Ayrıca tüm dünyada en bilinen ve akıllarda yer etmiş filmlerden biridir.Sinema dalında eğitim görüyorsanız yada sinema sever iseniz mutlak portföyünüzde olması gereken muhteşem bir yapıttır.
İzlemeden evvel klasik bir aşk filmi bulucağımı düşünmüştüm ancak arka planına savaşı ve dramı da aldığını gördüm yaklaşık 4 saati bulan süresine rağmen kendini sıkmadan izletmeyi başarıyor.Çekildiği yılı göz önünde bulundurursak önemini daha iyi kavrarız diye düşünüyorum zaten aday olduğu 8 dalda oskarı alması bunun en büyük kanıtlarından biri.Clark Gable'ın sahnedeki duruşu ve karizması görülmeye değer,sinema'nın yapıtaşlarını oluşturan önemli klasiklerden biri olduğunu düşünüyorum.
İzlemeden önce içinde aşk olan bir savaş filmi zannettiğim ancak izleyince arka planında savaş olan bir aşk filmi olduğunu gördüğüm;belki de sinema tarihinde ilk kez baş karakterlerin sütten çıkmış ak kaşık gibi temiz insanlar olmadığı;dört saate varan uzunluğuyla izlemek için sabır isteyen;herkes tarafından bir klasik,daha az kişi tarafından bir başyapıt olarak görülen ve bence de sinema tarihinin kilometre taşlarından biri olan destansı film.
Rüzgâr Gibi Geçti, orijinal adiyla Gone with the Wind, Margaret Mitchellin Pulitzer Ödüllü ayni adli romanindan sinemaya uyarlanmis 1939 ABD yapimi bir filmdir.
Film 14 dalda Oscara aday olmus ve 10 dalda bu ödülü kazanmistir. Zamaninda Türkiye sinemalarinda da gösterime girmis, defalarca televizyonlarda oynamistir.
Amerikan Film Enstitüsünün hazirlaridgi tüm zamanlarin En Iyi Filmleri listesinde (AFIs 100 Years... 100 Movies) dördüncü siradadir. Zamaninda tüm dünyada toplam 400,176,459 $ hasilat yapmis olup enflasyona göre düzenlenen tabloya göre film tüm zamanlarin en çok gise hasilati yapan filmidir
1993 yilinda Amerika Birlesik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafindan "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasina seçilerek ABD Ulusal Film Arsivinde muhafaza edilmesine karar verilmistir Film bazi elestirmenlerce Güneyin degerlerini övmesi ve kölelik düzenini romantik dille anlatmasi gerekçeleriyle elestiriye ugramistir. Ancak, gerek filmin çekildigi yil gerekse daha sonra filmi izleyenlerin çogu bu elestiriyi paylasmamistir.
Hattie McDaniel tarafindan canlandirilan Mammy karakteri köleligin en güzel örnegi elestirisine ugrasa da Mammynin Scarlettin yetismesinde oynadigi rol ve kati tavirlari bu elestirilerin sönük kalmasina yol açmistir.
Hattie McDaniel, 1930 ve 1940li yillardaki zencilere yönelik tavir nedeniyle filmin Atlanta, Georgiadaki ilk gösterimine katilamamistir. Buna karsin, aldigi En Iyi Yardimci Kadin Oyuncu ödülüyle zenci Amerikalilar için bir gurur kaynagi olmustur Rüzgâr Gibi Geçti 14 dalda (En Iyi Yardimci Kadin Oyuncu dalinda iki oyuncuyla) Oscara aday olmus ve 9 dalda ödül kazanmistir. Film ayrica Oscar Onur Ödülünü de almis.
En Iyi Kadin Oyuncu Ödülü: Vivien Leigh En Iyi Yardimci Kadin Oyuncu Ödülü: Hattie McDaniel En Iyi Sanat Yönetmeni Ödülü: Lyle R. Wheeler En Iyi Renkli Sinematografi Ödülü: Ernest Haller, Ray Rennahan En Iyi Yönetmen Ödülü: Victor Fleming En Iyi Kurgu Ödülü: Hal C. Kern, James E. Newcom En Iyi Film Ödülü: David O. Selznick En Iyi Senaryo Ödülü: Sidney Howard Teknik Basari Ödülü: Don Musgrave Onur Ödülü: William Cameron Menzies Renklerin filmdeki dramatik havayi artirmak için kullanmaktaki basarisi nedeniyle.)
Bi film bu kadar uzun olupta anca bu kadar kendisini izlettirebilmeyi başarabilir. Gerçekten inanılmaz tam bir başyapıt.Kimse bana bu filmin 1939 yılında çekildiğine inandıramaz.Oyunculuklar olsun görüntüler olsun harika,muhteşem bu filme ne kadar iltifat edilse azdır.O yıllarda bu efektleri yapmak hemde bilgisayarsız bir ortamda..İnanılmaz.Tren istasyonunun önünde ki binlerce insanın yaralı ve ölü oldugu o muhteşem sahne ve Butler - Scarlett ikilisinin faytonla Atlantadan kaçdtıkları sahneler inanılmaz ötesiydi.Bilgisayarsız , doğal , saçma sapan efektler kullanılmadan bu tarz görüntülerin ortaya çıkmasının tek bir adı olabilir...Gerçek Sinema..Oyunculuklara gelince...
Clark Gable (Rhett Butler): vurdumduymaz bir karakter anca bu kadar güzel oynanabilirdi.Sinemada karşımıza çıkan bu tip karakterlere hastayımdır ve Gable bu güne kadar izlediklerimin en iyisiydi diyebilirim.Hükümet tarafından hapse atılıp idama çarptırıldığında Scarlettın 300 dolar için yanına gelip yalvardığı sahnede o kadar rahat ve komiktiki..Herhalde idam edilecek bir insan tiplemesini bu kadar rahat karşılayabilecek bir kişilik olamaz..Harikaydı..Tabi ne kadar kimseyi umursamaz olsada çoçuğuna duyduğu sevgi Her Kötülüğün İçinde Bir İyilik Vardır sözünün en güzel örneklerindendi.
Vivien Leigh (Scarlett OHara): Tamam iyi güzelde bir film için niye 4 saat kafamı yorayım arkadaş..? İşte bu sorunun cevabı Scarlett OHara.Cennetten düşmüş huri gibi filmin ilk dakikalarından en sonuna kadar güzelliği ve muhteşem oyunculuğu ile izleyiciyi mesh ediyor.Filmin başında ki erkekleri etrafında toplaması için onlarla oyun oynayan ve bunların hepsini aşık olduğu erkeği kıskandırmak için yapan bir kızın filmin ortalarına doğru adeta çocukluk evresini geçip yetişkinliğe uzandığı sahneleri görünce işte oyunculuk , işte sinema bu diyesi geliyor insanın.Umut dolu , şen-şakrak , bazen vurdumduymaz bazen asi ve nefret dolu..Her türlü özelliği içinde barındıran Scarlett filmin izlenilmesi için en büyük neden..
Leslie Howard (Ashley Wilkes): Üstüne düşen görevi layıkıyla yerine getirmiş.Daha çok Scarlettın hayalinde bize sunulan göz önünde bulunmayan Ashley belkide filmin en önemli karakteri..
Olivia de Havilland (Melanie Hamilton) : Yukarıda ki 3 kişinin ortak paydası..Bu filme yakışacak muazzam bir oyunculuk..
Bir zamanlar Eski Güney adı verilen , süvariler ve pamuk tarlalarından oluşan bir ülke vardı.Kahramanlık , son günlerini bu güzel dünyada yaşadı.Şövalyeler ve onların Leydileri , son kez burada görüldüler.Efendiler ve kölelerde...Artık bunları yalnız kitaplarda arayın.Çünkü artık hepsi , anılarda yaşayan hayallerle hatırlanacak.Bu uygarlık rüzgar gibi geçip gitti...
Film gerçektende rüzgar gibi geçip gidiyor ve 9 puanı hakediyor...
İLK olarak şu zamana kadar izlediğim en eski ve en uzun film... 3 saat 50 dk boyunca bu filmi izlemek gerçekten sabır gerektiren bir iş ancak yapım tarihine bakınca insan gerçekten filmi şevkle izliyor... BENce bu film tam bir baş yapıt,harikaydı,kesinlikle izlenmeli... 10/9.5
kitap daha guseLdi... gercekten okurken ruzgar gibi esti eLimden dusuremedim... fiLm de ii di.. fiLmi begenenLere tawsiye ederim wakit buLurLarsa mutLaka kitabi da okusunLar...
bir destan.sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri.bunu söylerken boş boş filmleri,son teknolojilerle çekilmiş görsel şaheserleri de bir kenara bırakıyorum bu arada,işte sinema budur!tablo gibi çekimler,şu yılda hangi teknoloji olursa olsun yapılamayacak ve bana aynı hisleri hissettiremeyecektir.o destansı müzikler,filme çok şey katan,duygu patlaması yaşatan müzikler.gerçekten epik bir şaheser.oyuncularıyla,karakterleriyle,tarihi dönemiyle...dört saat değil kaç saat olursa olsun izlenecek,izlenmesi gereken bir film.tekrar söylüyorum,işte sinema budur,işte sinema citizen kanedir,benim görüşlerim böyle.tüm sinemaseverlerin mutlaka izlemesi gereken bir efsane.o kadar konuşulacak şey var ki filmle ilgili.o yılda nasıl böyle filmler çekilmiş,nasıl bu kadar mükemmel olunmuş,gerçekten inanılmaz.bu ölümsüz sinema şaheserini izleyin.
İşte uyarlama budur. Kitabı izlemek buna deniyor olsa gerek. Tabi bunda sürenin uzunluğunun katkısı yadsınmamalı. Hala hayret ediyorum; kitabı okurken hafızamda canlanan görüntüleri ilk kez böylesine yakın bir şekilde izleyebildim.Oyunculuklarda harikaydı. Çekildiği dönem düşünülürse 10 numara bir film olmuş diyorum.Kesinlikle ö-ne-ri-yo-rum!
Kitabı mükemmeldi, okurken bu kadar zevk aldığım bir kitap okumadım. Ancak ben klasik(eski,siyah-beyaz) filmlerden pek zevk almadığım için filmin sonuna ulaşamadım, yarıda bırakmak zorunda kaldım ama 70-80 yıl geçti aradan, bu romanın yeni bir filmini görmek isteriz
Görsel bir sinema şöleni, şaheser. Çekim yılına bakıyorum sene 2009 olmuş adamlar bizim şimdi bile yapamadığımız birşeyi 70 sene önce yapmışlar helal olsun ne denir.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.