Ortalama puan
4,4
321 Puanlama
Rüzgar Gibi Geçti hakkında görüşlerin ?

52 Kullanıcı yorumları

5
20 Eleştiri
4
22 Eleştiri
3
3 Eleştiri
2
7 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
0 Eleştiri
5,0
27 Temmuz 2007 tarihinde eklendi
favori oyuncularımdan clark gable ve yine güzel vivien leigh in müthiş oyunculukları, insanı sürekli filme bağlayan akıcı bir senaryo,müthiş ve özenli replikler... dört saat uzunlukta olmasına rağmen her anını sıkılmadan izlediğim bir film... savaşın, insanın içindeki güzel duyguları nasıl öldürebileceğini ustalıkla işlemiş fleming...
5,0
6 Ocak 2005 tarihinde eklendi
Bu filmi usanmadan 4 kere izledim.Gerçekten tam bir klasik.Çok kötü bir film olduğunu düşünen bir insanın karşıma çıkmayacağından eminim.Gerçek bir başyapıt!
4,5
20 Mart 2011 tarihinde eklendi
Bi film bu kadar uzun olupta anca bu kadar kendisini izlettirebilmeyi başarabilir. Gerçekten inanılmaz tam bir başyapıt.Kimse bana bu filmin 1939 yılında çekildiğine inandıramaz.Oyunculuklar olsun görüntüler olsun harika,muhteşem bu filme ne kadar iltifat edilse azdır.O yıllarda bu efektleri yapmak hemde bilgisayarsız bir ortamda..İnanılmaz.Tren istasyonunun önünde ki binlerce insanın yaralı ve ölü oldugu o muhteşem sahne ve Butler - Scarlett ikilisinin faytonla Atlantadan kaçdtıkları sahneler inanılmaz ötesiydi.Bilgisayarsız , doğal , saçma sapan efektler kullanılmadan bu tarz görüntülerin ortaya çıkmasının tek bir adı olabilir...Gerçek Sinema..Oyunculuklara gelince...

Clark Gable (Rhett Butler): vurdumduymaz bir karakter anca bu kadar güzel oynanabilirdi.Sinemada karşımıza çıkan bu tip karakterlere hastayımdır ve Gable bu güne kadar izlediklerimin en iyisiydi diyebilirim.Hükümet tarafından hapse atılıp idama çarptırıldığında Scarlettın 300 dolar için yanına gelip yalvardığı sahnede o kadar rahat ve komiktiki..Herhalde idam edilecek bir insan tiplemesini bu kadar rahat karşılayabilecek bir kişilik olamaz..Harikaydı..Tabi ne kadar kimseyi umursamaz olsada çoçuğuna duyduğu sevgi Her Kötülüğün İçinde Bir İyilik Vardır sözünün en güzel örneklerindendi.

Vivien Leigh (Scarlett OHara): Tamam iyi güzelde bir film için niye 4 saat kafamı yorayım arkadaş..? İşte bu sorunun cevabı Scarlett OHara.Cennetten düşmüş huri gibi filmin ilk dakikalarından en sonuna kadar güzelliği ve muhteşem oyunculuğu ile izleyiciyi mesh ediyor.Filmin başında ki erkekleri etrafında toplaması için onlarla oyun oynayan ve bunların hepsini aşık olduğu erkeği kıskandırmak için yapan bir kızın filmin ortalarına doğru adeta çocukluk evresini geçip yetişkinliğe uzandığı sahneleri görünce işte oyunculuk , işte sinema bu diyesi geliyor insanın.Umut dolu , şen-şakrak , bazen vurdumduymaz bazen asi ve nefret dolu..Her türlü özelliği içinde barındıran Scarlett filmin izlenilmesi için en büyük neden..

Leslie Howard (Ashley Wilkes): Üstüne düşen görevi layıkıyla yerine getirmiş.Daha çok Scarlettın hayalinde bize sunulan göz önünde bulunmayan Ashley belkide filmin en önemli karakteri..

Olivia de Havilland (Melanie Hamilton) : Yukarıda ki 3 kişinin ortak paydası..Bu filme yakışacak muazzam bir oyunculuk..

Bir zamanlar Eski Güney adı verilen , süvariler ve pamuk tarlalarından oluşan bir ülke vardı.Kahramanlık , son günlerini bu güzel dünyada yaşadı.Şövalyeler ve onların Leydileri , son kez burada görüldüler.Efendiler ve kölelerde...Artık bunları yalnız kitaplarda arayın.Çünkü artık hepsi , anılarda yaşayan hayallerle hatırlanacak.Bu uygarlık rüzgar gibi geçip gitti...

Film gerçektende rüzgar gibi geçip gidiyor ve 9 puanı hakediyor...
5,0
26 Kasım 2006 tarihinde eklendi
müthiş bir film ve kitap
mutlaka okuyun ve izleyin aşk ve yaşam hakkında düşünceleriniz değişecek
hem okuyup hem izlediğim ve beğendiğim tek yapım
bu arada okurken era yı dinlemenizi tavsiye ederim (era celtic myst , impera)
5,0
30 Kasım 2009 tarihinde eklendi
İşte uyarlama budur. Kitabı izlemek buna deniyor olsa gerek. Tabi bunda sürenin uzunluğunun katkısı yadsınmamalı. Hala hayret ediyorum; kitabı okurken hafızamda canlanan görüntüleri ilk kez böylesine yakın bir şekilde izleyebildim.Oyunculuklarda harikaydı. Çekildiği dönem düşünülürse 10 numara bir film olmuş diyorum.Kesinlikle ö-ne-ri-yo-rum!
4,0
1 Haziran 2003 tarihinde eklendi
Kitabını okudum bunun, İngilizce'sini. Belki İngilizce düşünemediğimdendir, bu Scarlet denen kadının ne hesapta olduğuna anlam veremedim. Neyse.
2,5
14 Haziran 2004 tarihinde eklendi
YA bi türlü izleyemedim ya deli olucam
2,0
31 Temmuz 2008 tarihinde eklendi
Bence bir klasik olarak ve zaman olarak çok güzel bir film.Herkesin izlemesini tavsiye ederim
Melanie çok hoşuma gitti bence başroldeki scarlett tan daha hoştu ashley de o kdar yakışıklı değildi ama oyunculuklar çok güzeldi.
3,0
31 Mart 2011 tarihinde eklendi
Kitabını da okudum. Güzel bir uyarlama olmuş. Uzun bir film ama sıkılmadan izlenebiliyor.
5,0
17 Mart 2008 tarihinde eklendi
bu film için daha önce de yorum yazdığımı biliyorum. fakat ifade edildiği gibi tüm yorumlar yetersiz ve ben bunu okuyunca gerçektende daha fazla yazmam gerektiğini düşündüm. yinede yetersiz kalacağımı bilsem de, bu film sayfalar dolusu yorumu hakeden bir başyapıt ne de olsa :)
film başlarken herkesin ortak fikri, "sanırım şimdi biz scarlett'in ashley'sine nasıl kavuştuğunu izleyeceğiz. gerçi ashley de pek yakışıklı deil ama..." oluyor. yine başlangıçta, rhett'in ilk göründüğü o trabzana yaslanma sahnesinde herkes "bu adam çok saçma durmuş, ne bu, sevmedim. aynı ayhan ışık'a benziyor" şeklinde bir tepki veriyor. ama süre ilerledikçe, film eteğindeki mücevherleri dökmeye başladıkça birbirlerine "bu ne şimdi" gibi bir ifadeyle bakan gözler, ekrandan ayrılmaz oluyor, o ifadenin yerini ise heyecan ve memnuniyet alıyor.
nihayet film bittiğinde ise, hala ekrana bakan gözlerin hayranlıkla parıldadığını, sonraki saatler boyunca filmin sahnelerinin doymaz bir biçimde tekrar tekrar anlatıldığını, rhett isminin ise hafızalarda büyük bir yer ettiğini görüyorum. böyle bir durumda, hele de film sizin arşivinizden izleniyorsa, yani tavsiyeyi siz vermişseniz, insanları izlemek ayrı bir güzel oluyor doğrusu...
film başta da söylediğim gibi bir başyapıt. oyuncuları, zamanına göre oldukça iyi olan çekim kalitesi, senaryosu (her ne kadar kitabının kısa bir özeti olsa da), müzikleri, mekanları ve elbette unutulmaz sahneleri harikayı oluşturan bir bütünün parçaları.
oyuncuların yüzlerinin (özellikle clark gable ve vivien leigh'in) kitaptaki asıl karakterlerle mükemmel bir uyum içinde olduğunu tekrar etmekten kendimi alamayacağım. ama ashley hariç. belki de scarlett onu dünyanın en mükemmel erkeği sandığı için, kitabı okuyan biri ashley wilkes'ı çok daha yakışıklı olarak hayal ediyor.
amerika da ayrılık savaşları başlar, biter ve güney tamamen değişirken, scarlett o'hara'nın nasıl büyüdüğünü, nelerle karşılaştığını görüyoruz. olaylara nasıl basit bir mantıkla ve cesaretle yaklaştığına tanık oluyoruz. hatta ne kadar çok risk aldığını, ani kararlarını şaşkınlıkla izliyoruz. kendi içinde sürekli bir savaş halinde olması, her an kavgaya hazır duruşu bazen bizi etkiliyor, bazen de çileden çıkarıyor. hiçbirşeye fazla takılmayan, sadece yapması gerektiğini düşündüğü şeyi yapan scarlett film boyunca bir kez geri adım atıyor. ve hasta yatağında rhett'i isterken bunu dile getirmekten çekiniyor ve melaine'ye sarılıyor. filmin bu kısmı bir başlangıç aslında. ama bir aşkın değil, bir terkedişin.
film boyunca scarlett'i izliyoruz ama bizi esas heyecanlandıran rhett'in attığı adımlar oluyor. karakterinin derinliklerini keşfettikçe, aşka, onura, toplum kurallarına ve paraya nasıl yaklaştığını gördükçe filmin sonuna olan merakımız da artıyor. hiçkimse sonu tahmin edemiyor, çünkü rhett butler öyle bir karakterki en büyük süprizini en sona saklıyor ve en büyük hayranlığı da bununla uyandırıyor.
diğer önemli karakter ashley aydın kesimden biri. film boyunca uyum sağlama çabalarına tanık oluyoruz. ama bunu bile kesinlikle ruhsuz yapıyor. melaine ise güçlü fakat kırılgan bir karakter. bazen içinizden "fazla saf" demek gelse de zor anlardaki kendine özgü soğukkanlılığıyla saygınızı kazanıyor.
herbir karakter belirli bir kesimi temsil ediyor aslında. herbiri güneyi oluşturan halkın bir parçası. karakterlerin kişiliğinde tarihi okuyabiliyoruz.
aşk nasıl başlar ve nasıl biter? savaş neleri götürür? bir toplum nasıl değişir ve bir tarih nasıl yok olur? rüzgar gibi geçti tüm bunların cevabını veriyor. izledikten sonra asla pişman olmayacağınız bir film. eğer kitabını okursanız, senaryodaki eksikliklere rağmen filmin kitabı utandırm
5,0
10 Haziran 2020 tarihinde eklendi
Sinema dünyası içinde tüm zamanların gelmiş geçmiş en bilinen ve şaheser sıfatını hak eden bir başyapıttır.Tüm sevilen filmleri sıralamasında ilk sırada bulursunuz.Film restore edilmiş haliyle gösterime şuan sunulmuş olsa da, oldukça net ve dönemimin en iyi görüntü ,ışık ve kamera açısıyla bir bütün halinde senaryo ile bütünleştirilmiş muhteşem bir eserdir.Best seller olan romanından senaryo ya aynen aktarılmış olan bu eser,Film hikayesi içindeki bir çok konu ve sahneleri Türk Sineması da dahil bir çok film hikayelerine ilham kaynağı olmuştur.Özellikle sinema tarihine geçen Clark Gable ve Vivien Leing ' in ihtiraslı öpüşme sahneleri başta olmak üzere, savaş sahneleri, film müzikleri,renkli doğa görüntüleri dönemi dışında da halen günümüz sinemasında bile etkin ve unutulmazlar arasındadır.Ayrıca tüm dünyada en bilinen ve akıllarda yer etmiş filmlerden biridir.Sinema dalında eğitim görüyorsanız yada sinema sever iseniz mutlak portföyünüzde olması gereken muhteşem bir yapıttır.
4,0
6 Aralık 2006 tarihinde eklendi
izlediğim en güzel filmlerden biriydi. sanırım böyle güzel başka bi aşk filmi çekilemedi daha..
4,0
4 Mayıs 2007 tarihinde eklendi
başrollerin atışmaları, replikleri, mimikleri zamana göre çok hoş. ancak biraz fazla ayrıntıya dalınca uzamış film. bir de dikkatimi çeken bir tek scarlet in dadısının yaşlanması. diğer bütün oyuncular yıllar geçmesine rağmen yaşlanmıyor.
4,5
5 Ocak 2006 tarihinde eklendi
1939 romantik filmlerin doğduğu yıl ve bence bu film tüm zamanların en iyi romantik filmi rakibi yok bu tür filmler bu filmden esinlenerek yapıldı ama başaramadılar
5,0
16 Ekim 2008 tarihinde eklendi
bu filmden tam 3 harika film çıkar bence
Daha Fazlasını Göster