Ortalama puan
4,2
167 Puanlama
Mayıs Sıkıntısı hakkında görüşlerin ?

20 Kullanıcı yorumları

5
2 Eleştiri
4
11 Eleştiri
3
5 Eleştiri
2
0 Eleştiri
1
2 Eleştiri
0
0 Eleştiri
4,5
20 Aralık 2024 tarihinde eklendi
Minimalist sinema, sinematik anlatının ve estetik biçimin en sade haline indirgenmesiyle tanımlanır. Bu yaklaşımda, dramatik olay örgüleri ve karmaşık anlatım yerine, bireyin gündelik yaşamındaki detaylar, doğanın ritmi ve duyguların derinliği merkeze alınır. Nuri Bilge Ceylan’ın Mayıs Sıkıntısı filmi, minimalist sinema kuramının temel unsurlarını, hem tematik hem de görsel düzeyde kusursuz bir şekilde uygular.

Minimalist Anlatının İdeolojik Çerçevesi
Minimalist sinema, izleyiciyi klasik anlatı sinemasının aksine bir “seyirci” olmaktan çıkarıp aktif bir yorumlayıcıya dönüştürür. Mayıs Sıkıntısı, bu bağlamda minimalist sinemanın anlatı anlayışına uygun şekilde, izleyiciye basit bir olay örgüsü sunmak yerine, karakterlerin psikolojisini ve taşranın monoton atmosferini anlamaya yönlendirir. Filmde, ana karakter Muzaffer’in taşrada bir film çekme çabası, dramatik bir serüven değil, taşranın durağan doğasına gömülmüş bir süreçtir.

David Bordwell'in minimalist anlatı hakkında dile getirdiği "olay örgüsünün neredeyse yok denecek kadar az olduğu ve karakterlerin gündelik yaşamlarına yoğunlaşıldığı" görüşü, Mayıs Sıkıntısı için son derece geçerlidir. Bordwell'e göre, minimalist anlatımda karakterler genellikle bir yere varmak için değil, bulundukları yerde anlam kazanmak için vardırlar. Bu durum, Muzaffer ve diğer karakterlerin taşrada geçirdiği zamana odaklanılmasıyla netleşir. Ceylan, bu süreçte karakterlerin içsel çatışmalarını açıklamak yerine, onların rutin davranışlarını ve çevreyle olan ilişkilerini görselleştirir.

Zaman ve Mekânın Sinematografik Kullanımı
Minimalist sinema, zamanı ve mekânı bir anlatım aracı olarak kullanır. Bu tür filmlerde, genellikle uzun plan sekanslar ve sabit kamera kullanımıyla izleyiciye düşünme alanı yaratılır. Mayıs Sıkıntısı, bu sinematografik anlayışı taşranın pastoral doğası ve geleneksel köy yaşamıyla harmanlar. Örneğin, filmin açılış sahneleri, doğanın detaylarına odaklanan uzun çekimlerle izleyiciyi taşranın dingin atmosferine hazırlar.

Ceylan’ın, mekânı bir "karakter" olarak kullanma becerisi, minimalist sinemanın mekânsal tasvirlerine güçlü bir örnek sunar. Filmde, taşranın sıkışmış ve melankolik doğası, karakterlerin ruh halleriyle bütünleşir. Bu bağlamda, Andrey Tarkovski’nin mekânı zamanın dokusunu işleyen bir araç olarak kullandığı anlayışa paralel bir estetik gözlemlenir. Özellikle Tarkovski’nin Ayna filminde doğa ile karakterlerin psikolojisi arasındaki bağ, Mayıs Sıkıntısı’nda taşra ve yalnızlık arasındaki ilişkiyle benzerlik gösterir.

Doğal Ses ve Sessizliğin İfadeli Gücü
Minimalist sinemanın bir diğer önemli unsuru, diyalogların ekonomisi ve sessizliğin bir anlatım aracı olarak kullanılmasıdır. Mayıs Sıkıntısı, sessizlikten büyük bir sinematografik güç çıkarır. Filmin diyalogları minimum seviyededir ve karakterlerin içsel dünyalarını ifade etmek yerine, onların sıradan eylemleriyle seyirciye anlam sunar. Bunun yanında, filmin ses tasarımı, köy yaşamının doğal seslerini estetik bir düzen içinde işler.

Robert Bresson’ın “sesin ve görüntünün fazlalığından arınmış saf sinema” anlayışı, Ceylan’ın minimalist sinemaya yaklaşımıyla örtüşür. Bresson’ın Bir Taşra Papazının Güncesi filminde olduğu gibi, Ceylan da gereksiz müzik kullanmaktan kaçınır ve izleyiciyi duygusal olarak manipüle etmek yerine, onların doğal dünyayla bağlantı kurmasını sağlar.

Otobiyografik Unsurlar ve Yönetmenin Kişisel İfadesi
Ceylan’ın filmlerinde otobiyografik unsurlar sıkça yer alır. Mayıs Sıkıntısı, bu bağlamda onun kişisel dünyasına açılan bir penceredir. Filmde, yönetmenin kendi ailesi oyuncu olarak yer alır: Muzaffer Özdemir, filmde Ceylan’ın alter egosunu temsil eden bir yönetmen karakteri olarak karşımıza çıkar. Ceylan’ın çocukluk yıllarını geçirdiği taşranın dokusu ve insanları, filmin ana mekânını ve karakterlerini oluşturur. Bu açıdan film, François Truffaut’nun 400 Darbe ile kişisel bir hikayeyi evrensel bir deneyime dönüştürme yöntemine benzer bir yaklaşım sergiler.

Otobiyografik unsurlar, yalnızca karakterler ve mekânlarla sınırlı kalmaz. Filmin temasında da Ceylan’ın taşraya dair algısı hissedilir. Yabancılaşma, yalnızlık, aile ilişkileri ve taşra sıkıntısı gibi temalar, yönetmenin kişisel yaşam deneyimlerinden beslenir ve onun auteur kimliğini pekiştirir.

Ceylan’ın auteur kimliğini oluşturan temel unsurlardan biri, filmlerindeki tekrarlayan temalardır. Mayıs Sıkıntısı, taşranın durağanlığı ve bireylerin bu çevredeki yalnızlık duygusunu işler. Bu temalar, Ceylan’ın sonraki filmleri olan Uzak (2002), İklimler (2006) ve Bir Zamanlar Anadolu’da (2011) ile bir bütünlük oluşturur. Ceylan’ın filmlerindeki bu tutarlılık, auteur teorisinin bir yönetmende aradığı “sanatsal imza”yı ifade eder.

Filmin estetik yöntemleri de yönetmenin kişisel damgasını taşır. Ceylan’ın sık kullandığı uzun planlar, sabit kamera açıları ve doğrudan doğal ışık kullanımı, onun sinematografik stilini oluşturur. Bu estetik anlayış, Yasujirō Ozu ve Michelangelo Antonioni gibi auteur yönetmenlerin stilize edilmiş biçimsel yaklaşımlarıyla kıyaslanabilir.

Auteur sinemasında, yönetmen genellikle mekânı bir karakter gibi işler. Ceylan, Mayıs Sıkıntısı’nda taşrayı pasif bir arka plan olarak değil, hikayenin aktif bir unsuru olarak sunar. Taşranın doğal ortamı, karakterlerin içsel dünyalarını ve duygusal durumlarını yansıtan bir aynaya dönüşür. Bu yaklaşım, özellikle Tarkovski’nin filmlerinde mekânın metafiziksel bir anlam taşımasıyla benzerlik taşır. Örneğin, Tarkovski’nin Stalker filminde Bölge nasıl bir ruhsal arınma mekânıysa, Mayıs Sıkıntısı’ndaki taşra da karakterlerin kendileriyle yüzleştiği bir alan haline gelir.

Ceylan’ın filmlerindeki estetik ve tematik tutarlılık, onu auteur yönetmenler arasında özel bir yere taşır. Mayıs Sıkıntısı’nda, pastoral görüntülerin melankolik bir anlatımla birleşmesi, onun sinemasında tekrarlanan bir motiftir. Bu motif, seyirciye görsel bir estetik sunarken, aynı zamanda derin bir anlam taşır. Filmin final sahnelerinde, taşranın doğal görüntüleriyle karakterlerin hayatındaki dönüşümler arasında kurulan ilişki, yönetmenin görsel metafor kullanmadaki ustalığını gösterir.

Yabancı Kaynakların Film Üzerindeki Değerlendirmesi
Film, uluslararası platformlarda Tarkovski, Kiarostami ve Ozu gibi minimalist yönetmenlerle kıyaslanmıştır. Özellikle Jonathan Romney, Sight & Sound dergisindeki incelemesinde, Ceylan’ın sessizlik ve görselliği bir anlatım aracı olarak kullanma biçimini övgüyle dile getirir. Ayrıca, David Bordwell'in minimalist sinemaya dair yaptığı analizler, Ceylan’ın sinema dilinin bu kuramla örtüştüğünü göstermektedir.

Abbas Kiarostami’nin "Taste of Cherry" ve "The Wind Will Carry Us" filmleriyle karşılaştırıldığında, Ceylan’ın taşra yaşamını tasvir etme biçiminde benzer bir duruluk ve derinlik olduğu söylenebilir. Bu etki, filmin sadece biçimsel değil, aynı zamanda tematik olarak da minimalist bir anlayışa dayandığını gösterir.

Mayıs Sıkıntısı, minimalist sinema kuramının temel prensiplerini başarıyla uygularken, Nuri Bilge Ceylan’ın auteur kimliğini de güçlü bir şekilde ortaya koyar. Film, sade bir estetik ve otobiyografik temalarla taşra yaşamının durağan ama derin dokusunu işler. Ceylan’ın hem kişisel hikayesini hem de evrensel bir insanlık deneyimini sinema sanatına yansıttığı bu eser, minimalist ve auteur sinemasının güçlü bir birleşimidir. Bu bağlamda, hem bireysel bir anlatım hem de sinemanın temel estetik değerlerini temsil eden zamansız bir yapıt olarak değerlendirilir.
4,5
27 Eylül 2023 tarihinde eklendi
Film çekmeye çalışan bir ana karakter perspektifiyle izlediğimiz ve ilerleyen her dakika, ilk 10 dakikada verilmiş olan karakter motivasyon ve duygularını derinleştiren klasik bir Nuri Bilge Ceylan filmi. Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı filmde NBC, konuların bazen üzerine basarak bazen etrafından dolaşarak yine dozunu tam olarak ayarladığı kurgulanan ''kurgulanmamış'' dünya sayesinde film izlemek tabirini /deneyimlemek/ olarak değiştirdiği harika bir işe daha imza atmış.
1,0
27 Eylül 2022 tarihinde eklendi
Arkadaş içim karardı cidden vaktime internetime yazık
Ne alaka konu ne ne mesaj vermiş konu ne belgesel mi köy muhabbeti mi
3,5
28 Kasım 2012 tarihinde eklendi
Nuri bilge ceylanın filmleri bana içten ve sıcak geliyor şöyle diyim kendimden bir şeyler buluyorum aslında baktığınız zaman ne doğru düzgün bir senaryo,olay örgüsü vs var ama filmler bir sürü ödül topluyor ve insanlar tarafından beğeniliyor işte burda nbc farkı ortaya çıkıyor sanırım ;uzakla birlikte izlediğim en iyi filmi şu ana kadar diyebilirim.
4,5
23 Mart 2011 tarihinde eklendi
Nuri bilge ceylanın izlediğim en iyi filmi mayıs sıkıntısı.. üç maymun 8/10 verdiğim iyi bir filmdi.. uzak filmini düşünmek bile istemiyorum tam bir faciaydı o film.. ve mayıs sıkıntısı sade anlatımı ve etkili oyunculuklarıyla çok iyi bir film.. kadrajlar,az ama öz müzik kullanımı, senaryo, oyuncu yönetimi ve final.. her anlamda çok başarılı ve etkili bir türk filmi daha izledim.. nuri bilge ceylan mayıs sıkıntısı ve üç maymun gibi etkili filmler çekmeye devam eder umarım.. 9/10
1,0
7 Şubat 2011 tarihinde eklendi
Filmi Üç Maymundan sonra izleme gafletinde bulunduğumu itiraf edeyim önce. NBCnin bu iki filmi çekebilmesi de başarı. Üç Maymundaki muhteşem anlatım, kurgu yerine Mayıs Sıkıntısında Kadastro sıkıntısı ile baş başasınız.
Yorum yazanlar muhteşem doğa manzaralarından bahsetmelerini anlamak zor. S.Kaplanoğlunun Balına bakmalılar manzara ve görsel güzellik için.
Sadelik, doğallık bir yere kadar doğal. Ötesine katlanabilmek zor.
Filmde "Yiyiyo eti büyütüyo g.tü" doğallığı,
"Tapu kadastro geçmeyen yerde köy senedi muteberdir. Yargıtay içtihadları böyle diyo" sıkıntısı" "Kadostrocular geçti mi?"
"Dün mü?"
"Hayır bugün?"
Film bu kadar anlamlı ve bütün...
"Oyuncu buldunuz mu oğlum"
"sizi bulduk ya"
"Biz yapabicek miyiz"
"Olur bir şeyler."
Olmuş bi şeyler.
"Ali elini cebinden niye çıkartmıyorsun?
Bu yumurtayı 40 gün kırmadan taşırsam annen babamı bana müzikli saat almak için ikna edecek." sıkıntısı, İstanbula kapak atma derdinde bir köy delikanlısının sıkıntısı iç içe. Ancak Alinin ki en sahicisi. Diğerleri dolgu gibi duruyor, sırıtıyor.
Film Kasabanın hikayesini çok açık anlatıyor. Sahneler benzerden öte aynı. Zaten Uzak da filmin devamı.
Kısacası Yönetmen, senarasit, kameramanın köyünde film çekme hikayesinin hikayesi.
Filmde sesler çok anlamlı bir bütünün parçası olmadığı için bir de sesi kapatıp izleyin filmi. Çok şeyin değişmediğini göreceksiniz.
Kamera ile fotoğraf makinesi arasında mutlaka bir fark vardır. Biriyle fotoğraf öteki ile film çekilir.
3,0
15 Aralık 2010 tarihinde eklendi
ne yazıkki kimsenin pek hatırlamdığı unutalan bir film :(
4,0
18 Ağustos 2009 tarihinde eklendi
Bu filmle beraber tüm nbc filmlerini izlemiş bulunuyorum.Kendi açımdan en iyi ve en etkileyici nuri bilge filmi diyebilirim. Filmin adıyla senaryo arasında harika bir tutarlılık var 8/10 tebrikler nuri bilge ceylan
4,0
18 Ocak 2009 tarihinde eklendi
arsişlerdeki yerini hakeden bır ..
3,0
15 Ocak 2009 tarihinde eklendi
Kasaba filmi kadar içime işlemedi nedense ama kasabanın çekilme öyküsünü izlemek hoşuma gitti. kasabanın aksine dublajlı değil çoğunlukla sesli çekilmesi çok hoşuma gitti. NBC filmlerinde bir senaryo veya olay örgüsü aramıyorum. Ağırlıkla gözlemlerine dikkat ediyorum. Bu açıdan hoşuma gitmekle beraber kasaba filmi kadar etkilenmedim. Ayrıca 'sıkıntı'nın mayısla bir alakası yoktu bence. Mayıs sadece olayın üzerine tesadüfen orda bulunuyordu :)
4,0
15 Ocak 2009 tarihinde eklendi
halası çocuğa yumurtayı verir saklasın diye, ki çocukta bir zaman saklar. sonra başka biri çocuğa bir sepet domatesi falanca yere götürmesini söyler. yolda domatesin bir tanesi düşer ve çocukcağız domatesi alırken önlüğünün cebindeki yumurta kırılır. çocukcağız sinirle sepete tekmeyi bir koyar. bu sahne tek kelime ile harikaydı. Nuri Bilge Ceylanının filimlerini cnbc-e nin yayınlaması ile izlemeye başladım. Özellikle 'mayıs sıkıntısı' ilgiye değerdi. bakalım uzak ve iklimler de böyle mi olacak.
4,0
29 Haziran 2008 tarihinde eklendi
Bu filmi yeni izledim ve izlediğim en iyi NBC filmiydi. Ama daha 3 maymunu izlemedim. Ama her anlamda çok güzel bir film bir ara ne kadar kopmuş olsamda bütün taktirlerim bu filmde ...
3,0
4 Haziran 2008 tarihinde eklendi
Sevmiyorum bu adamın filmlerini, acayip daraltıyor beni.Tabi beğenip beğenmemek göreceli bir kavram ama insanların şu filmde doğa manzarası ve yla doğal oynayan oyuncular dışında ne bulduğunu merak ediyorum.Değişik kamera açıları ile bol bol doğa seyrettik, üstelik 2 saati geçen bir zaman diliminde.Daralttı beni...6/10
4,5
19 Şubat 2007 tarihinde eklendi
cok begendim.. içinize işlior cidden o sıkıntı, dürtüor bişi sizi.. bu iyi bişi merak etmeyin.. gayet sade, oldukca dogal; belgesel gibi tam anlamıyla.. bundan sonra da uzak izlenmeli.. bide şunu sölim; bunun bi 'sanat filmi' oldugu unutulmadan, yani sıkılınmadan izlenmeli.. iyi seyirleeerr
3,5
18 Şubat 2007 tarihinde eklendi
Buraya yazılanlardan yalın olacak belki ama her anlamda harika bir film.Bu filmle beraber tüm filmlerinin izlemiş oldum Ceylanın.19 yaşında bir insan olarak böyle filmler beni mutlu ediyor,ileride de edecek.Mayıs ayında sıkıntılarımız neden hareketlenir......
Daha Fazlasını Göster