Kasaba bu mayıs, sanki eskiye göre daha sıcak, daha sıkıntılı. Herkes küçük dertleriyle, sürpizlere kapalı hayatlarıyla yine de huzurlu görünüyor. Ancak bu huzur, çocukluğunu geçirdiği kasabada bir film çekmeyi kafasına koymuş Muzaffer'in gelişiyle biraz zedelenir.İstanbul'da yaşayıp sevgili kasabasına "para kazandırmayacağı belli olan" bir filmi çekmek için gelen yönetmen ile yıllardır canı gibi baktığı sevgili ağaçlarını kadastro bürokrasisine kaptıracak olmanın sıkıntısını yaşayan babasının, "hepimizinkine benzeyen" annesinin, üniversite sınavlarından eli boş dönen akrabasının, ilkokul öğrencisi yeğeninin, çekim asistanının, sevgi dolu, şiir gibi ilişkilerini anlatıyor Mayıs Sıkıntısı..Kimse bize baharın sıkıntı verdiğini söylememişti. Öyle kolay bir alışkanlıktı ki baharla yaşama sevincini, umudu bir tutuvermek... Tıpkı sonbahar denilince aklımıza hüznün düşüvermesi gibi. Ve buna benzer daha ne çok şeyi hazır kalıplar içinde düşünüp, başka şeylerle özdeşleştirerek çabucak kabul ediveriyorduk! Her iyi film için geçerli olan şey "Mayıs Sıkıntısı" için de geçerli; yani sözcüklere dökülerek anlatılması çok zor. Yıllar sonra ailesinin-akrabalarının yaşadığı, çocukluğunun geçtiği kasabaya elinde bir kamera, kafasında bir film yapma tasarısı ile giden bir adamın öyküsü bu film... Belki de, yıllardır bin bir emekle yetiştirdiği meşe ağaçlarını orman idaresine kaptırmamanın savaşını veren babasının; "her mayıs içini sıkıntı basan", bir toprak ve gönül adamı olan babasının öyküsü... Belki de müzikli bir saat edinmenin hayali ile yaşayan, bu hayalin gerçekleşmesi için, bir yumurtayı kırmadan kırk gün cebinde taşımak zorunda olan küçük yeğenin öyküsü... Belki de... Belki de küçük dertleriyle, büyük düşleriyle, sevinciyle, sıkıntısıyla tüm bir "yaşamın" öyküsü demek daha doğru olur Mayıs Sıkıntısı için. Olağandışı bir içtenlikle yoğrulmuş, son derece yalın fakat bir o kadar inceliklerle dolu bir film. Her karesinde "hayatın nabzı" atan bir filmin yanında kelimelerin yetersiz kalması mümkün mü? Bu soruya filmi izledikten sonra bir yanıt da siz verin ya da bırakın yaşamın içinize sinen görüntüleri sıkıntılı da olsa derin bir soluk alsın!