Hesabım
    İstanbul Kırmızısı
    Ortalama puan
    2,1
    280 Puanlama
    İstanbul Kırmızısı hakkında görüşlerin ?

    56 Kullanıcı yorumları

    5
    12 Eleştiri
    4
    3 Eleştiri
    3
    5 Eleştiri
    2
    2 Eleştiri
    1
    11 Eleştiri
    0
    23 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    AKIN ŞENEL
    AKIN ŞENEL

    20 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    20 Aralık 2024 tarihinde eklendi
    İstanbul Kırmızısı, kayıp anılar ve duyguların peşinden giden, İstanbul’un şiirsel dokusuyla harmanlanmış bir hikaye sunar bizlere. Yalnızlık, geçmişle yüzleşme ve insan ruhunun derinliklerini keşfetme temaları, film boyunca İstanbul’un çok katmanlı yapısı içinde ustalıkla işlenir. Halit Ergenç, Nejat İşler ve Tuba Büyüküstün’ün etkileyici performansları, şehri bir fon olmaktan çıkarıp hikayenin bir parçası haline getirir.

    Hikaye ve Şehrin Dokusu
    İstanbul Kırmızısı, Orhan Şahin’in yıllar sonra İstanbul’a dönüşüyle başlar. Ancak bu dönüş, yalnızca bir iş ya da ziyaret değil, geçmişin gölgeleriyle yüzleşme yolculuğudur. Özpetek, hikayesini anlatırken İstanbul’u adeta bir zaman kapsülü gibi kullanır. Sokaklar, binalar ve Boğaz’ın suları, karakterlerin anılarını ve iç dünyalarını yansıtır. Filmde sıkça karşımıza çıkan eski mahalle evleri, taş sokaklar ve vapur sesleri, geçmişin izlerini taşırken, modern İstanbul’un hareketli temposu, geleceğe dair belirsizliği simgeler.
    Bu noktada, İstanbul yalnızca bir mekan değil, hikayenin bir anlam taşıyıcısı haline gelir. Orhan’ın Deniz’in kayboluşunu araştırırken içine düştüğü belirsizlik, şehrin karmaşıklığıyla paralel ilerler. Özpetek, İstanbul’un hem huzurlu hem de kaotik yanlarını bir arada göstererek, karakterlerin içsel karmaşasını daha da derinleştirir.

    Karakterlerin Derinliği ve Temsil Ettikleri Dünyalar
    Ferzan Özpetek’in usta yönetmenliğinde, İstanbul Kırmızısı yalnızca bir hikaye değil, aynı zamanda bir karakter portresi olarak dikkat çeker. Her karakter, hem bireysel hem de İstanbul’un katmanlı kimliğini yansıtan birer semboldür.
    Orhan Şahin, hikayenin ana odağıdır ve geçmişle bağını koparmaya çalışırken aslında geçmişin onu şekillendirdiği gerçeğiyle yüzleşir. Halit Ergenç’in derinlikli oyunculuğu sayesinde, Orhan’ın sessizlikleri bile bir anlam taşır. Karakterin içine kapanık yapısı, İstanbul’un melankolik atmosferiyle birleşerek, kayıp anıların peşinden giden bir adamın içsel çatışmasını yansıtır. Orhan, bir yandan Deniz’in kayboluşunun gizemini çözmeye çalışırken, bir yandan da kendi hayatındaki eksiklikleri fark eder.

    Deniz Soysal karakteri, filmde yalnızca bir kaybolan figür değil, aynı zamanda özgürlük ve belirsizliğin simgesidir. Nejat İşler’in doğal ve etkileyici performansı, Deniz’in hem çekici hem de ulaşılmaz bir karakter olarak seyirciyi kendine çekmesini sağlar. Deniz, modern İstanbul’un hızla değişen ve kaybolan yüzünü temsil eder. Onun kayboluşu, hem fiziksel hem de metaforik bir boşluğu işaret eder. İzleyici, Deniz’in varlığı ve yokluğu arasında bir denge arar.
    Neval, hikayeye gizem ve sofistike bir derinlik katan bir diğer önemli karakterdir. Tuba Büyüküstün’ün zarif ve etkileyici oyunculuğu, Neval’i büyüleyici bir figür haline getirir. Neval, İstanbul’un kültürel ve tarihi dokusunu temsil eder; bir yandan geçmişe bağlı, diğer yandan değişime açık bir portre çizer. Onun hikayedeki rolü, hem karakterlerin birbirleriyle olan bağlantılarını güçlendiren hem de hikayeye duygusal bir yoğunluk katan bir yapıdadır.

    Yan karakterler de filmde derin bir anlam taşır. İstanbul’un sakinleri, günlük yaşamın koşuşturmasında görünüşte sıradan ama aslında şehrin ruhunu oluşturan bireyler olarak karşımıza çıkar. Özellikle Orhan’ın karşılaştığı insanlar, İstanbul’un farklı yüzlerini, sosyokültürel çeşitliliğini ve karmaşıklığını gözler önüne serer.
    Bu karakterler, Özpetek’in ustalığı sayesinde yalnızca birer hikaye unsuru değil, aynı zamanda İstanbul’un farklı temalarını ve ruh hallerini temsil eden semboller olarak filme hizmet eder. Bu nedenle, İstanbul Kırmızısı karakterler üzerinden yalnızca bireysel hikayeler değil, aynı zamanda şehrin değişen doğası ve ruhuna dair bir portre çizer.

    Görsel Estetik ve İstanbul’un Şiirsel Yansımaları
    Ferzan Özpetek’in sinematik dili, İstanbul’un görsel estetiğini bir sanat eserine dönüştürür. Her karede, şehrin dokusu karakterlerin ruh hallerini yansıtır. Sararmış gün batımları, karakterlerin geçmişe özlemini simgelerken; Boğaz’ın sisli sabahları, geleceğin belirsizliğine işaret eder. Yönetmen, dar sokakları ve tarihi yapıların gölgelerini kullanarak, bir zamanlar yaşanmış olanların izlerini hissettirir. Özellikle Boğaz sahnelerinde kamera hareketleri, karakterlerin içsel dalgalanmalarını dış dünyaya yansıtır.

    Filmde kullanılan ışık ve renk tonları, hikayenin dramatik yapısını güçlendirir. İstanbul’un mavi ve gri tonları, hüznü ve melankoliyi simgelerken; kırmızının aniden ortaya çıktığı anlar, karakterlerin yoğun duygusal patlamalar yaşadığı sahnelerde belirir. Bu kırmızı ton, hem bir uyarı hem de bir tutkunun sembolü olarak film boyunca tekrar tekrar karşımıza çıkar.
    Özellikle şehir manzaralarının şiirsel bir şekilde ele alındığı sahneler, seyirciye İstanbul’un çok katmanlı doğasını gösterir. Gündelik hayatın telaşı, geçmişin hayaleti ve modern dünyanın izleri, bir sanat eserinde birleşen unsurlar gibi bir araya gelir.

    Müzik ve Ritmin Duygusal Katkısı
    Filmde müzik, hikayenin duygu yükünü daha da artıran bir öğe olarak karşımıza çıkar. Özpetek, müziği yalnızca bir fon olarak değil, karakterlerin duygusal derinliklerini yansıtan bir araç olarak kullanır. Klarnet ve piyano ağırlıklı müzikler, İstanbul’un melankolisini ve zarafetini yansıtarak seyirciye adeta bir rüya atmosferi sunar. Bu ezgiler, şehrin geçmişini çağrıştırırken, aynı zamanda modern İstanbul’un ritmini de hissettirir.

    Film boyunca, müzikler karakterlerin duygu dünyalarını tamamlar. Orhan’ın içsel huzursuzluğunu vurgulayan melodiler, Deniz’in kayboluşunun yarattığı boşluğu hissettiren sessiz ritimler ve Neval’in gizemini pekiştiren ezgiler, seyirciyi hikayenin bir parçası haline getirir. Özellikle Boğaz sahnelerinde duyulan ince klarnet sesleri, İstanbul’un nostaljik ruhunu adeta bir fısıltı gibi hissettirir.

    Müziğin zaman zaman arka planda sessizleşip karakterlerin nefes alışlarını ön plana çıkardığı anlar, filmin ritmini belirler. Bu teknik, izleyiciyi karakterlerin duygularına daha yakın hissettirirken, onların yalnızlıklarını ve içsel çatışmalarını da derinden hissettirir.

    Kapanış
    İstanbul Kırmızısı, Ferzan Özpetek’in en kişisel ve en etkileyici filmlerinden biri olarak öne çıkar. Şehir, bir mekan olmaktan öte, bir hafıza alanı, bir karakter ve bir metafor olarak hikayenin tam merkezindedir. Film, yalnızca bir kayboluş hikayesi değil, aynı zamanda bireylerin kendi içlerindeki kaybolmuş parçaları arayışlarının bir anlatısıdır. İstanbul, tüm görkemi, kaosu ve melankolisiyle bir baş karakter gibi filme yön verir.

    Görsel estetiği, karakter derinliği ve duygusal müzikleriyle İstanbul Kırmızısı, izleyiciyi yalnızca bir hikaye izlemeye değil, şehri ve kendi geçmişlerini yeniden düşünmeye davet eder. Ferzan Özpetek, bu filmle hem İstanbul’un hem de insan ruhunun çok katmanlı doğasını ustalıkla resmeder. Film, şehrin kendisi kadar büyüleyici, karmaşık ve dokunaklı bir deneyim sunar. İstanbul Kırmızısı, iz bırakan bir sinema eseri olarak hafızalarda yer edinir.
    sakincali sahis
    sakincali sahis

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,5
    13 Ocak 2021 tarihinde eklendi
    Recep Ivedik izleyenler icin katiyyen tavsiye etmiyorum! Kültür seviyeniz artar.
    Nuri Bilge Ceylanin Filmleri kadar olmasada bu filmin onu hatirlatmasi nekadar kaliteli oldugunun göstergesidir.
    K-POP DELİSİ
    K-POP DELİSİ

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    25 Aralık 2020 tarihinde eklendi
    Madem anlıyorsunuz, NEDEN AÇIKLAMIYORSUNUZ?!
    Beyza GÜMRÜK
    Beyza GÜMRÜK

    1 değerlendirme Takip Et!

    3,0
    25 Temmuz 2020 tarihinde eklendi
    Filmin ne kadar güzel olduğunu söyleyip filmi beğenmeyen diğer izleyicilere hakarette bulunan "recep ivedik " izleyicisi diye yeren yorum yazmış insanlara *herkes her filmi beğenmek zorunda değil, herkes için her film stili uygun olmak zorunda değil, sizlerin de beğenmediği filmler illaki olmuştur ve iyilik güzellik kavramının göreceli olduğunu ayrıca belirtmek isterim.* demek istiyorum. Madem filmi beğenmeyenler bir şey bilmiyor anlamıyor ve sanat konusunda cahıl neden uzun uzun bu kişilere laf etmek yerine çok beğendiğiniz filmdeki anlaşılmayanları anlatarak onları aydınlatmadınız? Kaldı ki sizin filmi izleyerek anlayıp da başkalarının anlamadığı şeyleri anladıktan sonra dahi filmi beğenmeyebilirler. Bu film çoğunluğun tarzı olmayabilir. Bu söylediğim tarzda yorum yapıp pek akıllı sanatsal yönleri gelişmiş kişiliklerin bu "cahil" insanları aydınlatsaydınız bari keşke. Çünkü sizin zevkinize uyup beğendiğiniz filmi beğenmemişler. Bu tarzdaki yorumların yalnızca yorum yapmak için yapılmış yorumlar olduğunu düşünüyorum. Bir şey bildiğini sanıp da kendini belli etmeye çalışılmış yorumlar.
    Film hakkındaki düşüncelerim çekimin ve karakterlerin iyi olduğunu düşünüyorum. Hayattaki bir çok kesimi bir arada anlatmış. Geçmişe takılan insanlar, eşcinseller, çok geç aşkı bulan insanlar,,,,, Buraya bir sürü virgül bıraktım çünkü film bana göre bir çok yaşamı birarada anlatmış ve merak uyandırarak bitmiş. Daha iyi açıklamaları olanların yorumlarını okumak ve daha değişik bir bakış açısından da bakmak isterim. Evet insanlara sorular sordurmak istemiş direk konuyu ve sonucu hazır tepside sunmamış düşünmemizi istemiş. Düşündürmesi güzel fakat filmin içeriğinde eksikler olduğunu düşünüyorum. Senaryonun ana konusu düşündürmek ama bunu biraz havada bıraktığını düşünüyorum. Bu net bir finalin olmamasından kaynaklı değil.
    Benim düşüncelerim bu kadar. Farklı bakış açıları için yorumları okudum ama çok iyi anlayıp da diğerlerini yemekten başka bir şey yapılmamış. Kaliteli yorumları görmek isterdim. Bilmişliği değil.
    Cinemain
    Cinemain

    Takipçi 32 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    4 Haziran 2020 tarihinde eklendi
    Türkiye'deki Beşinci Kol Faaliyetlerinin başka biri de bu film işte. Ne acı, ne acı... Ama yüksek olmayan izlenme oranları vs. filmin başarısızlığını açık bir şekilde ortaya koyuyor ya bir şey demesek de olurdu. Yine de insanın bağırası geliyor: Bir şeyler anlatırken illa edep sınırlarını parçalamak mı gerekiyor? Bu aslında yetersizliğin açık bir itirafı değil de nedir? Yeteneği olan böyle şeyler olmadan da film ve diziler çekip başarılı olabilir. Marifet bunu başarmakta.

    Bir de eklemeliyim ki yapacağı tahribattan sıyrılmak günümüz insanı için oldukça zor. Ancak bir Hızır Çeşmesi bulup oradan âb-ı hayat suyunu yudumlarsa yeniden dirilmek mümkün olur. Amma günümüzde Hızır Çeşmesinin Zehir Çeşmesi diye yutturulup üstüne bir de "zift"in "SU" diye içirildiği bir dönemde Hızır Çeşmesini bulabilmek oldukça zor maalesef.

    Apaçık bir şekilde "Beşinci Kol Faaliyetleri"ne hizmet eden başka bir film de bu işte.

    Sanat maskesi altında hiç durmadan çekilen ve şehevanî duyguları tasvir eden bu filmler, AHLAKIN GÜNÜMÜZDE NE DERECE SÜKÛT ETTİĞİNİ AÇIK BİR ŞEKİLDE GÖSTERMEKTEDİR. "Edeb bir tâc imiş nûr-ı Hûdâ’dan/ Giy o tâcı emîn ol her belâdan." der şair. Tavsiyem EDEB TÂCInı giyip BU TÜRLÜ BELALARdan uzak durmanızdır.

    Kadın/erkek fitnesi, pek çok geçmiş milletlerin çöküşüne sebep olmuştur. Evet, geçmişte yaşamış pekçok topluluk ve milletler kadın/erkek fitnesi yüzünden mahv u perişan olmuştur. Roma ve Bizans şehvet ve şehevanî duygular altında kalarak ezildi. O güzelim Endülüs de öyle..
    Sevim A. Açikgöz
    Sevim A. Açikgöz

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    29 Mayıs 2020 tarihinde eklendi
    Bence film harika benim filmden çıkarmış olduğum anlam doğrultusunda. Yani doğru anladığımı düşünerekten bu kanıya vardım.
    Filmde Orhan diye biri yok. Orhan Denizin kendini anlatmak için kullandığı hayali bir karakter. Otobiyografisini başkasının gözünden bakarak yazıyor. Zaten filmin sonunda Denizin hayali karakteri Orhan Yusufa bir mektup yazıyor ve Deniz diye bitiriyor mektubunu. Gasilhanede Yusufun yıkanmasını izliyor ordan da Orhanın Denizin ta kendisi olduğunu anlıyoruz zaten. Çünkü kitabında Yusufun gasilhanedeki yıkanmasını anlatan Deniz ve Hayali Karakteri Orhanla yani bizzat kendi ile bu konuyu konuşuyor. (içsel bir konuşma yapıyor aslında).Bence harika bir film emeğe geçen herkese teşekkürler.
    E spoiler:
    n sonunda köpeğin kabına su koyması ve bogazı yüzerek geçmesi de doğru bir kanıya vardığımı filmi doğru anladığımı düşündürüyor. spoiler:
    Arshia Falahnia
    Arshia Falahnia

    1 değerlendirme Takip Et!

    3,0
    29 Mayıs 2020 tarihinde eklendi
    Çoğunluk filmi anlamamış ve filmi beğenmemiş, bazılarıda filmi anlamış gibi davranıyor ama yorumlarında hiç bir şey anlatamıyorlar. ben şahsen bir şey anlamadım, seyrederken sıkıldım, üç kez ara verdim ve aralarda filmi durdurmayı lüzum görmedim.
    Ferahi B
    Ferahi B

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    11 Ekim 2019 tarihinde eklendi
    Filmin her karesi yaşamın çarpıklığını,adaletsizliğini,acimasızlığını oldukca sade ve yalın bir anlatımla oylesine güzel aktarıyor ki.Evliliklerin eskimesi,kağıt toplayıcısının kaza sahnesi muhyeşem örneğin,Dünya gerceklerini gormezden gelerek yoz yaşayan grup,Oglunu disiplin adı altında sevgisiz büyüten baba,hazirlopcu kardeş,Suriyeliler dtamı,dostluk ,başkasının acılarinı hissedebilme,Dunya daki acı çekenleri fark etmek.Deniz in bu acilar uzerinden refah ama mutsuz yaşamı.Uaz yaz bitmezz.Askın gücü.Acılar icindeki Orhan ın aşkla yeniden doğuşu.Velhasıl başta senaryo yazarı,yönetmen,oyuncular,tum emeği gecenleri kutluyor ve ayakta alkışlıyorum.Teşekkürler...
    Abdullah D
    Abdullah D

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    5 Eylül 2019 tarihinde eklendi
    Şu filmi beğenip anlayan arkadaşlar lütfen anlatın da biz anlamayanlar da anlayalım. Sırf yorumları filmin konusunu ve sonunu anlamak için okudum. Hani diyorsunuz ya Recep İvedik filmi izleyenler diye, hiç alakası yok ben bu filmi izledim bitikten sonra ifadem aynen anlamadığım dilde bir film izlemişim gibi. Siz beğenenleri kaliteli bulanları eleştirmiyorum siz beğenenler gibi. Tek istediğim bana tercüman olun ve biriniz bu filmin özetini yazsın buraya ama anlaşılır şekilde hepsi bu...
    Maryam Sahafzadeh
    Maryam Sahafzadeh

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    24 Şubat 2018 tarihinde eklendi
    bu film bir sanat dir. insana dusunmeye davet ediyor, cevapsiz sorulara kultur icinde bulabilirsiniz diyor, sok, evet sanat sok dur
    Sedat M.
    Sedat M.

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    31 Ağustos 2017 tarihinde eklendi
    Film, havası ve ince detayları ile müthiş... İstanbul ve insanlar çok iyi harmanlanmış. Halit ergenç yine müthiş.
    fatih y.
    fatih y.

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,5
    1 Ağustos 2017 tarihinde eklendi
    Öncelikle çekimler mühteşem, oyunculuklar muhteşem, Tuba Büyüküstün'e alerjim olmasına rağmen çok iyidi. Filme eğlenmek, kafa dağıtmak, kolay algılamak gibi beklentilerle gittiyseniz ya da giderseniz çok büyük boşluğa düşersiniz. Herneyse birçok yorum var filmle ilgili, bazıları beğeniyor bazıları ise fena halde yeriyor. Ama bence asıl soru şurada "Film neyi anlatmak istiyor? " kimse ne anladığını yazmamış. Ben yazayım. Bence film tamamı ile İstanbulu anlatıyor. Insanların ve şehrin çarpıklığını, çok kültürlüleri, eski ıstanbulluları, suriyelileri, sokakta yaşayan Insanların, eşcinselleri, hayalperestleri ve belkide benim kaçirdigim bir-çok detay var filmde. ARKADAŞLAR FILM ÇOK GÜZEL EMEĞE LÜTFEN SAYGI. Hicbir şey anlamasanız bile yarim yıldızla yorum yapılacak kadar kötü bir film degil. Bu arada filmi tekrar izleyeceğim mutlaka kaçırılan yerler olduğunu düşünüyorum.
    Kerem K.
    Kerem K.

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    7 Temmuz 2017 tarihinde eklendi
    Film kendini soluksuz izletiyor çünkü soluk aldığınız an her şeyi kaçıracağını daha 10 dk geçmeden belli ediyor.Filmin sonunda elinizde, biriyle gittiyseniz kendi kendinize yaptığınız yorumlar kalıyor .Ve sonunda beyninizin acıdığını hissediyorsunuz spoiler:
    ve Orhan galiba herkes.
    Gizem İ.
    Gizem İ.

    Takipçi 3 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    27 Mart 2017 tarihinde eklendi
    Oyuncularını cok beğendiğim için gittim ama ben begenmedim filmde herşey yarım bırakılmıs genelde filmlerde giriş gelişme sonuç ararız her gösterilen bi sonuçlansın isteriz film bittiğinde herşey havadaydı birsürü sorular amacsız film gibi geldi ... tabiki böyle filmleri seven varsa şiddetle tavsiye ediyorum
    ASLI M.
    ASLI M.

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    24 Mart 2017 tarihinde eklendi
    Yüksek bir beklentiyle gittiğim ama çok dikkatli izlememe rağmen hiç bir şekilde konuyu vardığı sonucu çözemediğim bir film olmus gerçekten olmamış gerçekten çok kötü istanbul güzel gösterilmiş olsa da İstanbul un güzelliği bile bastiramamis filmin olmayan konusunu
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top