En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Malicavus
7 değerlendirmeler
Takip Et!
1,5
22 Ocak 2023 tarihinde eklendi
İftira ve ya yanlış anlaşılmalara dolu, temize çıkana kadar kahramanının sürüm sürüm süründüğü Türk filmlerinden tek farkı filmin sonunda kimsenin ölmemesi ve filmin Danimarka yapımı olması. Ajitasyon her zaman prim yapmıştır.
2 saat boyunca filmin içinde yaşadım kendimi ana karakterin yerine koydum ve acayip sinirlendim. İzleyiciyi bu denli filmin içine çeken yönetmene teşekkür ederim.
film güzel birde bu olayların türkiyede yaşanmasını düşünemiyorum bile gerçekten tam anlamıyla örnek bir film bu olaylar emin olun hepimizin başına gelebilir ve belkide hala işlemdiği suç yüzünden öldürülen veya hapiste yatan insanlarda vardır filmde beni en etkileyen şey adamın çaresizliği oldu düşünsenize onurunuz şerefiniz kırılmış etrafınızdaki herkes size 3 sınıf muamelesi ile bakıyor çok zor bir durum... film çok iyi
Danimarkalı yönetmen Thomas Vinterberg‘in kamera arkasına geçtiği filmin başrolünde, yeri geldiğinde komedi, yeri geldiğinde dram, yeri geldiğinde aşk, yeri geldiğinde de savaş filminde yer alıp, sadece yer almayla kalmayıp döktürmeyi bilen Mads Mikkelsen ön plana çıkıyor.Masumane gibi duran bir yalandan sonra başına gelmedik kalmayan Lucas’ı anlatan film, aslında insan evladının ne kadar insan evladı olduğunu gözler önüne seriyor. Medeniyet, uygarlık dedin mi şaha kalkan, yaşam biçimi, gelirler dedin mi en önde koşan ülkelerden biri olan bu kuzey avrupa yerleşkesinde bile önyargının dünyanın her tarafındakinden zerre farksız olduğunu suratımıza suratımıza çarpıyor.Böylesine sağlam bir aktörü arkasına alan filmin kadraja takılan diğer elemanları da tebrik edilesi. Klara diye bir kız var mesela. Annika Wedderkopp‘un canlandırdığı ve filmin bu kadar etkileyici olmasında oyunculuğu ile büyük katkı sağlayan bu ufacık kız bile görülmeye değer. O yaşta o rol kesmeler inanılacak gibi değil. Keza filmin gidişatına göre kılık değiştiren ahali de yine sırıtmıyor, toplu performansa güzel bir artı ekliyorlar.The Hunt çok hassas bir konuya sahip. Dokunsanız ağlayacak, dokunsanız patlayacak bir konu. Çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması çok zor bir konu. Bir yandan “çocuklar yalan söylemez” kalıbını eleştirirken diğer taraftan önyargı dediğimiz önüne geçilmeyen budala olguyu bir kez daha kurcalıyor. Kabul edelim, öyle ahım şahım özgün bir hikaye, şimdiye kadar duymadığımız bir olayla karşı karşıya değiliz. Ancak bana kalırsa yönetmen seyirciye işleme konusunda çok başarılı olup sağlam performanslar ve çekimlerle uzun süreler unutulmayacak bir işin altına imzasını atmış. Bazı sahnelerde deliriyor, Lucas’ın yerinde olsam ben ne yapardım diye düşünmeden edemiyorsunuz. Sancılar giriyor midenize. Oturduğunuz yerde çakılıp kalıyorsunuz.Cannes’dan 3 ödülle dönmesini bilen bu 115 dakikalık eseri izlemek için tereddüt etmeyin benden söylemesi..10 / 9.0
Final olmamış kız büyüdükten sonra yalanını iftira edecekti ve Lucas ona inanmayan herkesin suratına tükürecekti. Filmin bittiğini görünce benim içime dert oldu :(
İftira at izi kalsın. Bir insanın hayatını nasıl alt üst edersin, sağlam bir iftira at ortaya inandıracak birilerini bul sonrası zaten çorap söküğü gibi gelir. Ve bir daha kimseye laf anlatamaz, insan içine çıkamazsın. Çok zor durumlar bunlar. Hele ki söz konusu durum bir çocuğa cinsel taciz adı altındaysa bunun derecesi katlanarak artar. O adamla bırakın konuşmayı kimse aynı şehirde yaşamak istemez. Ölsün de kurtulunsun istenir. Bu kadar ağır bir iftira altında kalan kişi için ise tam bir eziyet. İnsan ne yapacağını bilemez. Kimse anlamaz, dinlemez gerçekten çok zor bir durum. Aslında herkes için çok zor. Çocuğun ailesi olsanız vereceğiniz tepki çok sert olacaktır. Her ne kadar eski dostunuz da olsa böyle bir durum karşısında kimse laf dinlemez. İftiraya maruz kalanın yakınları için yine ayrı bir dert. Çocuk olayın bu boyutlara gelebileceğini hiç tahmin etmemişti tabiki de. Ama olayonun kontrolünün çok dışında gerçekleşiyor. Böyle konularda herkes çok net tavır takınır. Bu yüzden de en yakınınız bile size acaba gözüyle bakabilir. Gerçekten çok çok zor bir durum. Üstünden yıllar geçse bile adamın üstüne yapışıyor. Ve belkide bir hayat boyu onla birlikte yaşayacak.
Film bu ortamı resmen yaşattırıyor. Kendinizi o adamın yerine koyuyorsunuz. Ve nasıl çaresiz bir durum olduğunu anlıyorsunuz. Adamı mahkeme önünde haklı bulsalar bile toplum öyle kolay kolay affedemiyor. Eskiye dönmek bir daha pek mümkün olmuyor açıkçası. Özellikle son sahnesi her şeyi çok net anlatıyor.
Lucas rolündeki Mads Mikkelsen ve ufak kız Klara rolündeki Annika Wedderkopp oyunculukları ile ön plana çıkmışlar. Hafif tempolu ve mükemmel sürükleyiciliği ile çok kaliteli bir film. İyi seyirler... 8.1/10
Danimarka' nın 2012 yapımı, 2014 yılı yabancı dilde en iyi oscar adayı, Thomas Vinterberg imzalı "Jagten (The Hunt - Onur Savaşı)", hikayesiyle bir çok zor konuya el atarken, altından kalkmasını da iyi biliyor.
Küçük bir kız aşık olursa ? Bazen çok vahim durumda bırakabilen bir güce sahip olabilir. Bu konuda mağdur olmak , çok kötü. Filmde hukuk savaşı yada avukat savunmaları yok. Bu film için bu mağduriyetin bu açısından bakmak istemiş senarist. Ben filmi beğendim. Mads Mikkelsen çok beğendiğim bir oyuncu ve duyguları burda çok güzel yansıtmış. Hayatta olabilecek bir vâkâ. Benim içim acıdı , düşünü doktor raporluk olmayan bir durumdan haklı olduğunuz halde kendinizi sıyıramamanız !
Bugün beyazperde nin haberiyle en kıdemli ödüllerden birini daha kaptığını okludum bu filmin, ve ne kadarda beğendiğim aklıma geldi. Avrupadan sinema keyifli oluyor, bence daha güzel duygu veriyorlar yönetmenler ve oyuncular. Zatebn sinema/film/dizi dünyasına girince ABD/HollyWood dışındaki büyük bir gerçeğin kendisiyle tanışınca daha bir güzelleşiyor. Durağanlıkta size duyguları yansıtan bir senaryo, kuvvetli bir yönetim, başarılı sıcak oyunculuk. Sıcak içten bir yansımayla yalın bir anlatım. Bir görsel şölen yok ama "his"setmenizi sağlayan bir sadelik var. Kesinlikle izlenmesi gereken filmlerden. Yaşasın Avrupa sineması.
Çok kaliteli, harika bir film. Farklı bakış açıları, farklı yorumlar. Her dakikaya sirayet etmiş bir oturaklılık. Hem gerilimli, hem sakin ve sade sahnelerin iç içe başarılı bir biçimde yedirilmesi. Her biri üzerine konuşulabilecek karakterler. Ve kusursuz bir atmosfer. Akademi adaylığını sonuna kadar hak etmiş. Senenin önemli filmlerinden. İzlenmesi gereken, tam bir "Avrupa filmi". Bittikten sonra etrafınızdakilerle yorumlayın, daha bir özümseyecek ve hayran kalacaksınız.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.